10 Eylül 2015 Perşembe

Ok: Türk ordu güçleri kara harekatı yapamaz

KCK Yürütme Komitesi Üyesi Sabri Ok, “Psikolojik, ruhsal, siyasi ve hata askeri inisiyatif HPG’dedir. Onun içinde Türk ordusu kara herekatı yapamaz” dedi. Kürt halkının da bütün bedelleri göze aldığını ve kahramanca direndiğini söyledi.


Sterk Tv’de yayınlanan ‘Rojeva Welat’ programına konuşan KCK Yürütme Komitesi Üyesi Sabri Ok, psikolojik, ruhsal, siyasi ve hata askeri inisiyatifin tamamı HPG’nin elinde olduğunu belirtti.
“Birçok alanda yoların güvenliği gerillaların elindedir. Türk ordusu da karadan operasyon yapamaz” diyen Ok, Kürt halkının direnişi ve buna karşı devletin uyguladığı teröre ilişkin şunları söyledi: “Halkımız bütün riskleri göz önüne almış, fedakarca ve kahraman bir şekilde ayaktadır. Bu mücadele ve direniş onurludur kutsaldır. Bu yalnızca Serhat ve Botan ile kalmamalıdır. Amed, Dersim, Kürdistan’ın dört parçası, Kürtlerin olduğu her yerde ve özelikle Bakure Kürdistan’daki bütün halkımız ayağa kalkmalıdır. Cizre ve Botan’daki demokratik özerkliği kendi özerklik ilanları olarak kabullenmeliler. Cizre ve Botan’daki direnişi kendi direnişleri gibi sahiplenmeliler. Bu halkımız üzerine yapılan bu baskılar ve operasyonları, kendilerine yapılmış gibi his etmeliler ve cevabını vermelidirler. Kendi seslerini, direnişlerini ve mücadelelerini duyurmak için çabalamalıdırlar.”
Gerillanın biraz hareketlenmesi ile Türk devletinin içine düştüğü durumun gözler önünde olduğuna dikkat çeken Ok, “Ordusu ve polis gücü ile ne hale düştüler zaten gözler önünde. Gerilla güçleri esas performanslarını devreye koyarsa o zaman onlar düşünsün artık. Eğer saldırılar devam eder ise daha kapsamlı ve daha güçlü bir şekilde devreye girecektir” dedi.
Demokratik özerklik düşüncesinin yeni olmadığını belirten Ok, 21. yüzyılda Kürt halkından başka kimliksiz bir halk olmadığını söyledi. Kürt halkının demokratik özerklik ilanına zamanında başladığını da belirten Ok, Kürt halkının kendi kaderini, özgürlük ve hakları üzerinden tayin etmesinin ve yaşamını buna göre örgütlemesi gerektiğini de vurguladı.
“Eğer Kürt halkı bundan yüzyıllar önce bir örgütlülüğe sahip olsaydı, dünya halkları gibi bağımsızlığını ilan etseydi, hak etiği özgürlüğü yaşayabilirdi. Sömürgecilik Kürdistan’ı dört paçada istila etiği için, Kürt halkının haklarını ve varlığını, kimliğini ve Kürdistanı kabul etmedi, onun içinde vahşi bir şekilde sömürgeci bir zihniyet ile Kürt halkının üzerine gitti” diyen Ok, PKK’nin 40 yıldır bir mücadele, zihinsel ve ruhsal bir devrim içinde olduğunu da kaydetti.
Özelikle kadın devrimi ile Kürt halkının uyandığını, bilgilendiğini, kendisini örgütlediğini, kendisine güvendiğini ve özerkliğin hakkı olduğunu bildiğini de sözlerine ekledi.
Şu anda çözüm için iki yöntem olduğunu da kaydeden Ok, birinci yolun Türk devleti ile kardeşçe konuşarak, müzakere ikinci yolun da Kürt halkının kendi iradesi ile mücadelesi ile özerkliğini ilan etmesi olduğunu da belirtti. Bunun meşru bir durum olduğunu ve Kürt halkının hakkı olduğunu da vurgulayan Ok, “Önderliğimiz ve hareketimiz şimdiye kadar Türk devletine şans tanıdı. Çok makul projeler ve yol haritaları önerdiler. Her kes makul buldu esasında doğruydu da. Esasında PKK, yani hareketimizin ve Önderliğimizin yaklaşımları Türkiye halkı, Türk devleti için ve dünya halkları için bir şanstır. Fakat Türk devleti özelikle AKP ve Erdoğan Öndeliğimizin ve hareketimizin yaklaşımlarını anlamlı bulmadı ve anlam veremedi. Hiç bir zaman bunlara yaklaşmadı. Her zaman bunların aklında yok etme planları, tasfiye etme, reddetme vardı ve ne zaman koşular oluştu savaşı başlatmak istediler ve hareketimizi yok etmek istediler” dedi.

‘ASKER VE POLİSLERİN ÖLÜMÜ ONLARIN UMURUNDA DEĞİL’
Her gün onlarca polis ve askerin öldürüldüğünü, ama devletin umurunda olmadığını da kaydeden Ok, şunları ifade etti: “Onların beyinlerinde ve zihniyetlerinde sadece iktidarları var. Her şey onların iktidarı ve Erdoğan’ın Türkiye başkanı olması içindir. Her şey ona hizmet ediyor, eğer bunun için daha çok asker ve polisin ölmesi gerekiyorsa, bunları da göze alır, açık şekilde söylüyor zaten. Erdoğan geçtiğimiz günlerde, ‘biz şimdiye şehit verdik ve biz bugünlerde de şehit vereceğiz” diyordu. Milletin aklı ile oynuyor. İyi de, Erdoğan veya akrabalarından, bakanlarının çocuklarında hiç kimse bu savaşta kan döküyor mu? Yaşamını yitiriyor mu? Kimdir yaşamını veren? Anadolu’nun fakir ve yoksul halkını çocuklarıdır. Erdoğan da iktidarını sağlama almak için bunu üzerinden oynuyor.”

‘KÜRT HALKI HER YERDE AYAKTA’
Botan, Gever, Colemerg, Farqin ve Cizre’de yaşanan direnişin onurlu ve anlamlı olduğunu da sözlerine ekleyen Ok, kadın, genç, çocuk ve yaşlı Kürt halkının ayağa kalktığına da dikkat çekerek, “Son bir kaç gündür onlarca çocuğu şehit etiler. Erdoğan bütün bunları göze alıyor. Cizre 5 gündür bir abluka altında ve halkın sokaklara çıkmasını istemiyorlar. Fakat halk da inat ediyor, özelikle bazı mahalleler kadın, genç, çocuk ve yaşlı demeden hepsi ayakta. Göğüs göğüse bir savaş yürütülüyor. Onun için de bütün bölgelerdeki halkımız Cizre’deki ve Botan’daki özerkliği kendi özerlikleri gibi sahiplenmelidir. Bu baskı, katliam ve halkımız üzerinde yapılan operasyonları her kes kendisine yapılmış gibi ele almalı ve direnişe geçmelidir. Seslerini, mücadelelerini, direnişlerini yükseltmeli ve ilerletmelidir” dedi.
Şu anda psikolojik ve askeri olarak inisiyatifin HPG’de olduğuna da dikkat çeken Ok şunu belirtti: “Biz kendimizi örgütlemişiz ve hazırız. Haklı olan biz ve haksız olan onlardır. Ahlaksız ve kuralsız savaşı onlar yürütüyor. Bunun için Türk ordusu felç olmuş durumda, uyuşmuş” dedi.
Türkiye toplumunda ilk kez savaşa karşı bir sorgulama olduğunu da vurgulayan Ok, “Neden sürekli biz bedel ödüyoruz başkaları rahat ve yaşamlarını sürdürüyorlar” şeklinde sorular sorulduğunu da belirtti. Bunun önemli bir şey olduğunu, eskiden klişeleşmiş içi boş bir slogan olduğunu da vurguladı.

‘ÇÖZÜM ANCAK ÖNDERLİK ELİYLE VE HAREKETİMİZLE MÜMKÜNDÜR’
Türk devletinin, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde baskı kurmak istediğini, psikolojik baskı oluşturmaya çalıştığını belirten Ok şunları vurguladı: “Ya eğer gerçekten saygı gösterecekler, direkt olarak müzakere heyetleri oluşturulacak, sekretarya örgütlenecek ki bunlar Önderliğimize müzakere imkanları sunabilsinler. İki taraflı olacak olan bu müzakerelerde yönetimimiz Önderliğimizle görüşebilmeli ki ona göre kararlar verebilsin. Şimdiye kadar Önderliğimiz oradayken örgütümüz ve hareketimize sormadan karar vermemiş, vermez de. Şimdiye kadar da hep hareketimize sormuştur. Biz Önderliğimiz dışındaki görüşmelerimiz hariç hiç bir kararı uygulamayacağız.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder