23 Eylül 2015 Çarşamba

KCK Eğitim Komitesi: Okul boykotlarına güçlü katılalım

KCK Eğitim Komitesi, Demokratik Toplum Kongresi’nin 2015-2016 eğitim ve öğretim yılı başlangıcında ilan ettiği sömürgeci eğitim kurumlarını boykot etme kararı ve çağrısını desteklediklerini belirtti. KCK, tüm Kürdistanlıları boykot eylemine katılmaya, güç ve destek vermeye çağırdı.


KCK Eğitim Komitesi, 2015-2016 eğitim ve öğretim yılı başlangıcında vesilesiyle yazılı bir açıklama yaptı. Eğitim Komitesi, “Merkezinde ülkemiz Kürdistan’ın bulunduğu Ortadoğu Kaosu, ülkemizde gelişen demokratik ulus çözümü ile yeni bir aşamaya girmiş bulunmaktadır. Rojava Devrimi, bölge topluluklarının farklılıkları temelinde eşit, özgür ve gönüllü birlikte yaşamsının modeli olarak hayat bulmaktadır. Rojava’da geliştirilen kontonal sistem, yerelden demokrasi ve özyönetimin nasıl olması gerektiğini çarpıcı bir biçimde ortaya koymuştur. Rojava Devrimi özsavunma temelinde yaşamı geliştirirken, Rojava halklarının anadillerinde eğitim ve otantik kültürlerinin yaşatılması konularında da örnek demokratik çözüm olanaklarını ortaya çıkarmıştır” dedi.

‘SÖMÜRGECİ TC REJİMİ HALKIMIZA SOYKIRIMI REVA GÖRMÜŞTÜR’
KCK açıklamasında devamla, “Başta Kürt halkı olmak üzere Kürdistan ve Anadolu halklarının başına bela olan ve faşizmin her türlüsünü uygulayan sömürgeci TC rejimi, yüzyıldır asimülasyon, tehcir, katliam, fiziksel ve kültürel soykırımı halklarımıza reva görmektedir. Buna karşı direnen tüm kültürel, dilsel, dinsel, etnik vb. toplulukları katliamlardan geçirerek bastırmak için elinden geleni yapmıştır, yapmaya devam etmektedir. Bunların en tehlikelisi ise beyaz katliam olarak tanımlanan toplumların beyinleri üzerinde geliştirilen kültürel sömürgeciliktir. BM belgelerinde bu aynı zamanda kültürel soykırım olarak da kabul edilmektedir.
Osmanlıdan başlayarak TC’de de devam eden tüm asimülasyonist, katliamcı, talancı, inkar ve imha politika ve uygulamalarının bir sentezini Erdoğan ve AKP yeşil faşizmi, Kürt halkı üzerinde en gözü kara biçimde uygulamaya devam etmektedir. Kürtlerin Şehitliklerine, kutsal mekânlarına, büyük bedeller ödeyerek açtıkları ana dilde eğitim veren ilkokullarına saldıracak kadar tüm inançsal ve insani değerlerden kopmuş bir özel savaş güruhuyla karşı karşıyayız. İktidarlarını kaybederek halklarımıza karşı işledikleri tüm insanlık suçlarının bedelini ödeme korkusuyla yapamayacakları çılgınlığın olmadığını son saldırılarla kanıtlamış bulunmaktadırlar.
Kürdistan halklarının tüm maddi ve manevi değerlerini Türk uluslaşmasının hammaddesi olarak kullanan faşist TC sömürgeciliği, özellikle de kuruluş aşamasında Kürdistan’ın en ücra köşelerine kadar yaydığı Yatılı Bölge Okulları aracılığıyla Kürt çocuklarını, kışla kültürüyle “iyi birer Türk askeri” olarak yetiştirmeye özen göstermiştir. Bunun için de özel olarak seçilmiş ve eğitilmiş, askeri disiplin ve komuta ile donanmış “öğretmen” görünümlü özel savaş elemanlarını görevlendirmiştir. Kürtlere uygulanan beyaz katliam, bugün de çocuklarını anne-babasından utanır, kimlik ve kültüründen kaçar hale getirerek, iyi birer Türk devleti ajanı olarak yetiştirmek biçiminde sürüdürlmektedir. Günümüzde yöntemde kimi farklılıklar geliştirilmiş olsa da TC eğitim sisteminin amaç ve hedefleri değişmemiştir” diye belirtildi.

‘HALKIMIZIN DİRENMEKTEN VE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAĞLAMAKTAN BAŞKA SEÇENEĞİ KALMAMIŞTIR’
KCK Eğitim Komitesi şu hususlara da dikkat çekti:
“Halkımızın varlığını hedefleyen bu topyekün inkar ve imha sistemine karşı, halklarımızın direnmekten, direnerek varlığını korumak ve özgürlüğünü sağlamaktan başka seçenekleri kalmamıştır. Bakurê Kurdistan’da halkımızın geliştirdiği özsavunmaya dayalı özyönetim ilanları meşru ve kutsal varolma hakkının kullanılmasıdır. Kürdistani tüm toplulukların öz irade ve istemleriyle özyönetimlerini geliştirmeleri, özgüçleriyle bunu savunmaları ve birlikte varoluşu gerçekleştirmeleri faşizmin zulmünden kurtuluşun tek yoludur.
Başta Kürt dili olmak üzere tüm ulusal-kültürel değerlerin korunarak günümüze kadar getirilmesinde Kürt analarının rolü belirleyici olmuştur. Günümüzde geliştirilen özyönetimlerin inşasında da Kürt kadını öncülük göreviyle karşı karşıyadır. Toplumsal eğitim esasta ananın, kadının asli görevidir. Kadının demokratik ulus eğitim sisteminin geliştirilmesinde de başat rolü oynaması beklenen ve olması gerekendir.
“Eğitim toplumun kendini varetme biçimidir. Kendi varlığını sürdürme sorunudur. Hiçbir toplum varoluş hakkını ve bunun için gençlerini eğitme görevini başka bir güçle paylaşamaz, bu görevi başka bir güce devredemez. Söz konusu güç devlet veya çeşitli iktidar aygıtları olsa bile, bu hak ve görevini devredemez. Aksi halde kendini egemenlik tekellerine teslim etmiş sayılacaktır.”
Özyönetimlerin en temel görevlerinden biri, hatta başlıcası kendi çocuklarını ve gençlerini anadilinde, kendi toplumsal gelenek ve mücadele değerlerine göre eğitme hakkını ve ödevini kimseye havale etmeden, ertelemeden yerine getirmesidir. Bu hak hiçbir koşul altında vazgeçilemeyecek varoluşsal haklardan biridir. Bakurê Kurdistan’ın genelinde anadil ve lehçelerinde eğitim ve öğretimin geliştirilmesi mücadelesi, demokratik özerklik inşasının en temel çalışmasıdır. Demokratik ulus eğitim sistemi geliştirilmeden, demokratik ulusun zihniyeti ve inşası geliştirilemez.

‘OKUL BOYKOTU EYLEMİNE KATILALIM’
Bu temelde, Demokratik Toplum Kongresinin 2015-2016 eğitim ve öğretim yılı başlangıcında ilan ettiği sömürgeci eğitim kurumlarını boykot etme kararı ve çağrısını yerinde buluyor ve destekliyoruz. Yurtsever halkımızı, tüm devrimci, demokratik, sosyalist kişi, kurum ve çevreleri Sömürgeci faşist TC rejiminin en temel inkar ve imha aracı olarak geliştirdiği her türlü asimülasyon ve otoasimülasyon sistemini red etmeye, kendi eğitim sistemini geliştirmeye ve DTK’nin çağrısını yaptığı boykot eylemine katılmaya, güç ve destek vermeye davet ediyoruz.“

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder