7 Eylül 2015 Pazartesi

Direnişin adıdır; Cizira Botan!

Cizre 1992’den bu yana direnişini sürdürüyor. 1992’de Kürdistan’da serhildanın başladığı Cizre bugün de büyük bir direniş sergiliyor. Öz yönetimin ilan edildiği ilk günden bu yana Cizre büyük bir direniş sergiliyor.


Cizre’de 1992 yılında devlet içerisinde örgütlenen Gladyo-JİTEM- Kontr-gerilla üçgenine karşı yakılan ‘serhildan’ ateşi kanla bastırıldı; Ağrı Dağı’ndaki ‘Kürdistan burada meftundur’ sözünü Botan’da tazelemek istediler. Serhildan ile uyanışa geçen ve Cizre sokaklarında Newroz ateşini yükselten, kitleselleşen kalabalık, yüzü maskeli sınırsız yetkisi olan JİTEM unsurlarının ateş yayılımına maruz kalıyordu. Taradıkları halk, fırsat buldukça yaktıkları ateş etrafında kalmakta geri adım atmıyordu. Halkın bu kararlılığı karşısında şaşıran JİTEM unsurları, bu kez panzerlerle kalabalık grupların üzerine devlet adına terör estirmeye başlıyordu. 1992 Cizre serhildanında bilanço ağırdı. Devlet, onlarca kişiyi katletmiş, yüzlerce kişiyi yaralamış ve gözaltına almıştı. Kürt halkına taraf olmaları konusunda dayatmalar yapan devlet yöneticileri, taraf olmayanlara karşı imha politikalarını devreye koydu, şiddet uyguladı. İnsanları birer birer veya topluca katletti. Teslimiyetçilik o dönemde devletin şiddet aygıtı olan JİTEM ile hayata geçiriliyordu. Tüm baskı ve katliamlara rağmen '90'lı yılların Cizre'si tam olarak serhildan ile anılan kent olarak tarihte ismini yazdırdı.
Cizre’de halk dirilişi ve buna karşı yaşanan sivil katliamı, kısıtlı imkanlar dahilinde Avrupa’dan gelen ve Kürdistan'da gazetecilik yapan muhabirlerin çektiği birkaç görüntüyle halkın bellediğinde yerini aldı.

'TOROS'LAR İNSAN AVINDA
Cizre serhildanıyla kitleselleşen mücadele, Cizre’nin başlattığı serhildan geleneği bölgenin hemen hemen her tarafına yayılırken, Kürtler, Demirci Kawa’nın zalim Dehaq’a karşı yaktığı Newroz ateşini tekrar harlattı. Botan’ın kalbi olan ve birçok medeniyet, imparatorluk ve beyliklere ev sahipliği yapan Cizre'nin, kendi kimliği ve kültürü ile yaşama talebi, Türk devletini yönetenleri tedirgin etmişti. Kölelik zincirlerini parçalamakta kararlı olan Cizre halkına karşı devlet, tarihte olduğu gibi tekrar on binleri hatta yüz binleri katletmeyi göze almıştı. JİTEM unsurları tarafından yurtsever ve direnişin öncülerine karşı suikast eylemleri günden güne çoğalıyordu. Serhildan sonrasında insan avına meşhur ‘Toros’ araçları ile çıkan, eşkalleri belli olan bu karanlık unsurlara gazetelerden ise “Aman sağduyu”, “Bayram değil İsyan”, “Bir polisimizi göstericiler linç etti” gibi başlıklarla destek çıkılıyordu. Devlet yetkililerinin olaylara karşı suçlayıcı ifadeler kullanan açıklamalarda bulunması adeta yaşanan katliama provokatif bir davetiye çıkartıyordu.

ÇOCUKLAR VE YAŞLILAR DA DAHİL 100'E YAKIN KİŞİ KATLEDİLDİ
1992 yılında Cizre’de gerçekleşen Newroz kutlamalarına tanıklık edenlerin anlatımlarına göre, kutlamalarının yapılacağı 21 Mart gününün bir gün öncesinde kent merkezine karanlık çöktükten hemen sonra, ilçede yoğun ve saatlerce süren silah sesleri duyuldu. Serhildan sabahında ise, Şırnak kent merkezi ve Cizre, Dargeçit, İdil ilçelerinde kutlanmaya başlanan Newroz, polis ve askerin saldırısı ile karşılaştı. Dargeçit ilçesinde serhildan yürüyüşüne katılmak isteyen kitleye açılan ateş sonucu Abdurrahim Çiçek isimli kişi göğsünden vurularak katledilmiş, Şırnak kent merkezi ve Cizre’de ise yapılan yürüyüş ve meydandaki kutlamalara katılan kitle otomatik silahlarla taranmıştı. Cizreliler ile özel harekat timleri ve polisler arasında ara sokaklara yayılan karşılıklı çatışmalar saatlerce sürdü. 23 Mart’a kadar süren olaylarda biri gazeteci 57 kişinin taranarak katledildiği bilgisini veren, devletin resmi verilerinin aksine bu sayının daha fazla olduğu biliniyor. Yine Şırnak kent merkezinde aralarında 5 yaşındaki Hatice Katar, 9 yaşındaki Mehdi Güngen, 65 yaşındaki Nebahat Kakuç ile 70 yaşındaki Ramazan Bayer ve Halil Babek'in de bulunduğu 100'e yakın kişi yine asker, özel tim ve polislerin silahlı saldırısı sonucu yaşamını yitirdi. İHD, Baro ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının olayları yerinde inceleyen heyetlerinin, hazırladıkları raporlarda, katledilen yüzlerce insanın yanı sıra, yüzlerce gözaltı, tutuklama ve soruşturmanın olduğuna işaret edilen verilerin yer aldığı ağır bir bilanço ortaya çıktı. Devlet yetkilileri ise yaptıkları açıklamalarda, yüzlerce sivil insanın katledilmesini “Ölenlerin çoğu PKK’li, aralarında PKK’liler vardı” şeklinde savundu ve katliam görmezden gelindi.

SIRADA NUSAYBİN VARDI
Aynı gün Mardin’in Nusaybin ilçesinde on binlerce kişi Cizre serhildanını selamlayarak, alanlara indi. Ancak Nusaybinliler akşam evlerinde televizyon ekranlarında ya da radyolardan, sonraki gün yaşanacak provokasyona kapı aralayan bir İçişleri Bakanı’nın açıklamasıyla karşılaştı. Dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Şırnak kent merkezinde ve Cizre’de yaşanan olayların aksine Newroz kutlamalarını olaysız sona erdirdikleri için Nusaybin halkına teşekkür etti. Nusaybinliler ise Şırnak ve Cizre’de yüzlerce kişi otomatik silahlarla taranarak katledilirken, İçişleri Bakanı’ndan kendilerine gelen teşekkür mesajına hiçbir anlam veremedi. 22 Mart sabahı ise Nusaybin’de yaşayan halk, sivil insanların katliamına yol açan polis, asker saldırısını ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin’in teşekkür açıklamasını protesto etmek amacıyla binlerce kişi ile yürüyüşe geçmişti.
Cizre serhildanında; polis ve özel timlerin saldırısı ile başlayan, ardından karşılıklı çatışmalara dönüşen ve 2 gün devam eden olaylarda resmi rakamlara göre, biri gazeteci 57 kişi otomatik silahlarla taranarak katledildi. Ancak resmi verilerin aksine bu sayının daha fazla olduğu belirtiliyor. Aynı gün Şırnak kent merkezinde ise katledilen insan sayısı 100'e yakındı. Hemen bir gün sonra Şırnak kent merkezi ve Cizre ilçesinde çıkan olaylarda katledilenleri anmak ve devlet terörünü protesto etmek amacıyla Nusaybin'de yürüyüşe geçen binlerce kişinin üzerine panzerlerin sürülmesi ve otomatik silahlarla tarama yapılması sonucu 16 kişi yaşamını yitirdi, 106 kişi ağır yaralandı. O yıllarda, ateş yakanın bile katledildiği 1992 yılında Cizre’de tüm baskılara rağmen Botan halkının artık kimliği ve kültürünün elinden alınmasına ikna olmayacağı görülmüştü.

KORUCULUĞU KABUL ETMEYENLER GÖÇE ZORLANDI
Binlerce yıllık yaşadığı coğrafyada inkar edilen bir halkın toplumsal taleplerine karşılık veren Kürdistan Özgürlük Hareketi, günden güne kitleselleşirken, buna karşı Türk devleti, her türlü kirli yöntem ve stratejilerle bu örgütlü yapıyı dağıtmaya çalıştı. Hukuk, yasa ve insani değerleri göz önünde bulundurmayan şiddet politikaları ile birlikte halka; ‘ya devlet ya da PKK’den taraf olun’ dayatması yapıldı. Kent merkezinde yurtsever kimliği ile ön plana çıkanlar için, savaş aygıtı olan JİTEM unsurları tarafından ölüm listeleri hazırlanırken, kırsal kesimde ise, koruculuk sistemini kabul edenler, devlete biat ettiriliyor, bu dayatmayı kabul etmeyenler de üstündeki giysiler dışında hatta yalın ayakla göçe zorlanıyordu.

DİRENİŞ CİZRELİ BERİVAN'DAN BUGÜNE SÜRÜYOR
'90'lı yıllarda Cizre'nin içerisinde uygulanan politikalar bugün ölümleri yasalarla meşrulaştırılarak yapılıyor. ‘Özel Güvenlik’ yasasını çıkartan AKP hükümeti, aslında aylar öncesinde katliamların yapılacağı sinyallerini vermişti. 1990’lı yıllarda Cizre’de hemen her evde bir ya da birden fazla katledilen aile fotoğrafları asılı bulunurken, duvarda asılı bu fotoğraflara bakan çocuklar babasının, ablasının, ağabeyinin, dayısı veya amcasının üzerine yakılan ağıtlarla büyüdü. 2000’li yılların yeni nesli ise, ‘toplumsal olaylarda’ yer aldığı gerekçesiyle, siyasi soykırım operasyonlarıyla tutuklanıyor. Devletin inkar politikasına karşı gerçekleşen demokratik eylemlere, polislerin gaz bombaları ile saldırması sonucu olay yerinde polise direnen-direnemeyen kamera kayıtlarına geçen tüm gençler ev baskını sonucu gözaltına alınıp cezaevine konuluyordu. Buna karşı cezaevleri önünde ömür tüketmeyi reddeden Cizreli kadınlar, öz yönetim ilanlarını en çok sahiplenen olarak ortaya çıktı. 1992 yılında Cizreli Berivan adlı serhildan öncüsü gibi şimdi de Cizreli kadınlar, mahallelere girmek isteyen panzerlere parmak sallıyor. 
Özcesi; Kürt halkının 'öz yönetim' ilan etme çalışmalarının etkisini kırmaya çalışma amacı taşıyan bu provokasyon girişimlerinde günlerdir Cizre'de cinayetler, katliamlar işleniyor. Savunmasız genç ve çocuklar öldürülüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder