22 Eylül 2015 Salı

Avrupa'da Öcalan'ın özgürlüğü için açlık grevi başlıyor

Öcalan'a Özgürlük İnisiyatifi üyeleri ve Avrupa'daki kurum temsilcileri, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için, 28 Eylül-2 Ekim günleri arasında 5 günlük uyarı açlık grevine başlayacak.
Avrupa Konseyi'nin önünde 28 Eylül günü saat 11.00'de basın açıklaması düzenleyecek olan
Açlık Grevi Eylemcileri tarafından 'İnsanlığa çağrı' başlığıyla yayımlanan açıklamada, eylemin amacına ilişkin ayrıntılara yer verildi.

Türkiye ve Ortadoğu'da demokrasi ve barıştan yana olan ile diktatörlük ve savaştan yana olanların mücadele yürüttüğüne dikkat çekilen açıklamada, "Daha yalın ve anlaşılır bir ifade ile söylemek gerekiyorsa, bugün Ortadoğu'yu cehenneme çevirenler ile onu gerçekten de özgürlük içinde yaşanılabilir bir coğrafya haline getirmek isteyen güçler arasında büyük bir savaş yaşanmaktadır. Bu savaş aynı zamanda iki blok ulusu ve demokrasi cephesini de oluşturmuştur" denildi.

'BARIŞ MÜCADELESİ VEREN BAŞKAN ÖCALAN ÖZGÜR OLMALI'
Kürtlerin demokrasi ve özgürlük cephesinde yer aldığının; savaşa, diktatörlüğe, teokratik ve her türlü baskıcı rejim ve zihniyete karşı olduğunun belirtildiği açıklamada, "Türk devleti ile barışmak ve yürüttüğü mücadeleyi demokratik siyaset ekseninde sürdürmek için Başkan Abdullah Öcalan'ın 1990'lı yıllardan bu yana çok büyük bir çaba içerisinde olduğunu gayet iyi biliyoruz. 17 yıldır İmralı Adası'nda tek bir hücrede barış mücadelesini veren Başkan Abdullah Öcalan'ın gelinen aşamada özgürleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Zira barışın da, çözümün de, Türkiye ve Kürt halklarının birlikte, bir arada yaşamanın da, hatta Ortadoğu'da Arap ve Farslar ile Kürtlerin barış ortamında bir arada yaşamasının da güvencesi, Başkan Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü olduğuna inanıyoruz. Eğer Başkan Abdullah Öcalan özgür olursa ancak Kürtler, Türk-Fars ve Arap devletleri ile birlikte, yaşayabilirler. Kürtler buna inanıyor ve bu nedenle tam 17 yıldır Başkan Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için mücadele ediyorlar" ifadeleri yer aldı.
"Kürt halkının onurlu mücadelesini hem destekliyor, hem de bu konuda verdiği mücadeleyi kendi mücadelemizi olarak görüyoruz" vurgusunda bulunulan açıklamada, şöyle devam edildi:
"Bizler daha önceki yıllarda gerçekleştirdiğimiz bazı demokratik eylemlerle Başkan Abdullah Öcalan'a özgürlük talebimizi Avrupa Konseyi'ne, yine Avrupa Parlamentosu'na ve CPT'i gibi kurumlara  iletmiştik. Cenevre-Strasbourg yürüyüşü ve 52 günlük açlık grevi eylemcileri olarak Başkan Abdullah Öcalan’a özgürlük istemimizi bu kurumlar tarafından makul ve anlamlı bulmuş, bizler de bu nedenle eylemlerimize ara vermiştik. Ancak Avrupa'nın ilgili kurumları bu konuda gerekli girişimlerde bulunmadıklarını, üzerlerine düşün görev ve sorumluluklarının gereklerini yeterince yerine getirmediklerini düşünerek aynı talebimizi bir kez daha gündemleştirmek ve verdikleri sözlerini hatırlatmak için 28 Eylül ile 2 Ekim 2015 tarihleri arasında 5 günlük açlık grevi eylemine başlıyoruz."

'EYLEMİMİZDE YANIMIZDA OLUN'
Açıklamada, AKP'nin Öcalan şahsında Kürtlere dönük uyguladığı tecride ve savaş politikasına da değinilerek, şunlar kaydedildi:
"Türk devletinin temsilcisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla önce müzakere görüşmesine son verilmiş, ardından 5 Nisan 2015 tarihinden itibaren Başkan Abdullah Öcalan ile görüşmeler yasaklanmıştır.
Türk devleti her zora girdiğinde ilk hedefi Başkan Abdullah Öcalan'a şantaj yapmak  olmuştur. 7 Haziran seçimlerinde HDP çatısı altında birleşen demokrasi ve özgürlük bloğunun elde ettiği politik zaferle birlikte, yine ilk hedefi Başkan Abdullah Öcalan'a önce tecriti uygulamak, ardından da müzakere sürecini askıya alıp Kürt halkına karşı savaş ilan etmek olmuştur.
Türk devletinin başlatmış olduğu fiili savaş değil, Başkan Abdullah Öcalan'a uygulanan tecrit politikası bile kendi başına  Kürt halkına dayattığı yeni bir savaş konseptidir. Elbette ki Kürt halkı da bu tecrit savaşına, Başkan Abdullah Öcalan'ın şahsında dayatılan bu kirli ve şantaja dayalı savaşa karşı dün olduğu gibi bugün de sessiz kalmayacaktır. Sadece tecridin kaldırılması, Başkan Abdullah Öcalan'ın avukatları ve müzakere heyetiyle yeniden görüştürülmesi değil, tamamen özgürlüğüne kavuşturulması için mücadele edecektir."
Açlık grevi eyleminin, "Öcalan'a Özgürlük" kampanyasının bir devamı olan uyarı amaçlı gerçekleşeceğinin bildirildiği açıklamada, şu çağrıya yer verildi: "Bugünden itibaren Avrupa'da yaşayan Kürt halkını, dostlarımızı,Türkiyeli müttefiklerimizi, demokrasi ve özgürlük bloğunuda faşizme karşı ortak mücadele ettiğimiz herkesi Başkan Abdullah Öcalan'a Özgürlük eyleminde bizimle birlikte olmaya çağırıyoruz."
Öcalan özgür olmadan Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu halklarının da özgür olmayacağını, kadınların, gençlerin, inançların ve halkların birlikte yaşama ortamının olamayacağını; demokrasi ve insanlık mücadelesinin de yeterince amacına ulaşamayacağını belirten eylemciler, açıklamalarının devamında şu ifadelere yer verdi:

'ÖCALAN'IN FELSEFESİ ÖNCÜLÜK EDİYOR'
"Bugün insanlığa karşı suç işlemeye devam eden IŞİD denilen çetelere karşı verilen mücadelede Başkan Abdullah Öcalan'ın yarattığı felsefe ve ideolojisi ile yoğrulan YPG-YPJ ordusu öncülük etmektedir. Kadınlara tecavüz eden, erkeklerin başlarını gövdelerinden koparan, çocukları açlık ve susuzluktan ölüme terk ettiren, gençlere karşı büyük bir nefretle suç işleyen vahşi çetelere ve onları besleyen uluslararası güçlere ve bazı yerel güçlere karşı radikal demokrasiyi savunanın Kürt Özgürlük Hareketi ve onun Önderi Başkan Başkan Abdullah Öcalan olduğu tartışılmazdır.

ULUSLARARASI KURULUŞLARA ÇAĞRI
Bu nedenle Başkan Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü aynı zamanda faşizme, IŞİD'e, diktatörlüğe ve emperyalizme karşı verilen mücadelede büyük bir mevzinin elde edilmesi anlamına geleceği gibi, Kürt halkı için ise, özgür bir yaşamın inşasını ifade etmektedir. Kürt halkı için Başkan Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü olmazsa olmaz olduğunu bir kez daha belirtmek istiyoruz. Bu nedenle Başkan Abdullah Öcalan'a uygulanan sadece tecridin kaldırılması değil, Başkan Abdullah Öcalan'ın bir bütün olarak özgürlüğüne kavuşması ve özgür bir ortamda siyaset yapması bizim esas talebimizdir. Bu isteğimizi burada bir kez daha yüksek sesle vurgularken' başta Fransa hükümeti olmak üzere tüm Avrupa ülkelerini, uluslararası kurumsal konumunda olan Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve CPT gibi merkezi kuruluşları duyarlı olmaya, Kürt halkının bu haklı ve yaşamsal istemini kabulü için gerekli girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder