Haziran ayı boyunca Kobanê'ye büyük bir güç ile saldıran DAİŞ çeteleri doğuda Evdiko, güneyde Kunheftare, batıda Zor Mixare köylerinde yoğunlaşan destansı direnişler karşısında Kobanê'nin öyle sıradan saldırı ve stratejilerle alınamayacağını anlamıştı. Haziran ayı sonunda geri kaçan çeteler Temmuz ayı boyunca da YPG/YPJ’nin "Kobanê Şehitleri İntikam Hamlesi" kapsamında ağır darbeler aldı. Ağustos ayını görece sakin geçiren Kobanê, Eylül’ün ortasından itibaren, insanlık tarihi boyunca belki de yalnızca Pers ordusu ile 300 Spartalı direnişçi arasında yaşanan eşitsiz güç dengesi içerisinde bir saldırı ile karşı karşıya kaldı. DAİŞ çeteleri birkaç büyük kenti işgal etmeye yetecek kadar çete sayısı ve silah gücü ile Kobanê'ye saldırdı.
DAİŞ, SURİYE ORDUSUNA AİT DEVASA SİLAH GÜCÜNÜ ELE GEÇİRİYOR
DAİŞ çeteleri Ağustos ayı boyunca Suriye ordusuna ait merkezlere saldırılar gerçekleştirdi. İlk saldırı Ayn İsa kentinde bulunan rejime ait askeri merkeze yapıldı, binlerce askerin barındığı merkeze Ağustos ayı ortalarında akşam saat 20.00'de başlayan saldırı gece yarısına doğru Suriye ordusunun kaçışı ve büyük miktarda cephanenin DAİŞ çetelerinin eline geçmesi ile sonuçlandı. Ayn İsa’dan sonra Tabqa’da bulunan, rejime ait ağır silahların bulunduğu askeri havaalanına yönelen çeteler burayı da bir iki gün içerisinde alarak devasa bir ağır silah gücünü de elde etmiş oldu. Tabqa’dan en az 40 tank alındı. Ayn İsa ve Tabqa’dan sonra çeteler Deyr-e Zor’a saldırdı ve buradan da rejime ait büyük miktarda cephaneyi ele geçirdi. DAİŞ çetesi Ağustos ayı boyunca Suriye rejiminin adeta ikram ettiği, neredeyse onlarca kenti işgal etmeye yetecek miktarda silah ve cephane elde etti.
AĞUSTOS SONUNDA SİLAHLAR KOBANÊ ÇEVRESİNE KONUŞLANDIRILIYOR
Rejimin askeri merkezlerinden elde edilen silahlar parça parça Kobane’ye gönderiliyor. DAİŞ çeteleri Ağustos ayı sonunda artık rejim ordusundan elde edilen silahlarla birlikte Irak’tan getirdiği ağır silahların tamamını Kobane çevresine yığıyor.
REJİM İLE ÇATIŞMALAR DURUYOR
Eylül’ün ilk haftası ile birlikte Suriye ordusu ile tüm çatışmalar durduruldu ve Suriye’de bulunan tüm çete gücü Kobanê'ye doğru harekete geçirildi. Rejim güçleri de bu tarihten sonra çete gücüne yönelik ne karadan ne de havadan herhangi bir operasyon gerçekleştirmedi.
TÜRKİYE SINIR HATTINDA SİLAH HAREKETLİLİĞİ
Aynı günlerde Kobanê sınırından geçen Bağdat tren hattında Türk devletinin, trenleri çetelerin bulunduğu sınır noktalarında durdurarak silah indirdiği Kobanêli köylüler tarafından tespit ediliyordu. YPG/YPJ komutanları bu süreçte yaşanan hareketliliği takip ediyor ve Kobanê'nin üç cephesi ile birlikte Türkiye hattından gelen silahların Kobanê'ye diğer tüm saldırıları aşan çok büyük bir saldırı hazırlığı olduğunu paylaşıyor ve Türk devletinin rolüne işaret ediyordu.
O GÜNLERDE KOBANÊ'NİN DURUMU
Kobanê o güne kadar iki yılı aşkın bir kuşatma altındaydı, dış dünya ile bağlantısı kesilmişti ve tüm ihtiyaçlar öz kaynaklara dayalı olarak gideriliyordu. Kanton yönetimi kuşatma altında bulunan, ticaretin bitme noktasına geldiği, üretimin yapılamadığı kentte tarım hamlesi başlatarak gıda sıkıntısına karşı çözüm üretmeye çalışıyordu. Çetelerin kuşatma ile birlikte kestiği elektrik ve su sorununu çözmek için jeneratör ve su kuyuları devreye sokuluyordu. Ağustos ayı içerisinde kentin batısında açılan kuyulardan kente su verilmeye başlanırken, elektrik her mahalleye kurulan ortak jeneratörlerden sağlanıyordu.
BURKAN EL FIRAT İTTİFAKI
Yine bu günlerde kenti saldırılara karşı koruyacak yeterli herhangi bir silah gücü ve savaşçı sayısı Kobanê'de mevcut değildi. Kobanê ve Kuzey Kürdistan’dan seferberlik çağrısı üzerine YPG/YPJ saflarına katılan yeni savaşçı ağırlıklı bir askeri güç ve yetersiz silahlarla Haziran ve Temmuz aylarında DAİŞ çetelerini eşsiz bir irade ile bozguna uğratan YPG/YPJ savaşçıları her türlü saldırıya feda ruhu ile karşı koymaya hazırdı. Eylül ayının ilk haftasında, Arap halkını temsilcileri olan ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) içerisinden gelen Suwar El Raqqa, Şemsi Şimal gibi ilerici askeri gruplarla Burkan El Fırat adı altında askeri Kobanê'de ittifak yapıldı. Bu ittifak Kürt ve Arap halklarının tarih boyunca gerçekleştirdikleri ilk ittifak olma özelliğini taşıyordu.
Burkan El Fırat, ittifakın ilan edilmesinin hemen ardından DAİŞ çetelerine yönelik bir dizi eylem gerçekleştirdi. Bu eylemler içerisinde en çarpıcı olanı Eylül’ün ikinci haftasına girilirken çetelerin işgali altında bulunan Cerablus kent merkezinde gerçekleşen ve çok sayıda çetenin öldürüldüğü eylemdi.
Burkan El Fırat, ittifakın ilan edilmesinin hemen ardından DAİŞ çetelerine yönelik bir dizi eylem gerçekleştirdi. Bu eylemler içerisinde en çarpıcı olanı Eylül’ün ikinci haftasına girilirken çetelerin işgali altında bulunan Cerablus kent merkezinde gerçekleşen ve çok sayıda çetenin öldürüldüğü eylemdi.
BÜYÜK SALDIRI BAŞLADI
Saatler 14 Eylül’ü 15 Eylül’e bağlarken insanlık değerlerinin destansı bir fedailik ile savunulduğu, tarih sayfalarında adı Stalingrad savunması, Perslere karşı Thermapolia’da (Ateş geçitleri) Spartalıların direnişi ile yan yana yazılacak savaşı başlatacak, ilk saldırı gerçekleşiyordu. DAİŞ çeteleri Kobanê'nin batısında Tahlik ve Zerik köylerine füze, havan topları ve çok sayıda tank ile saldırıya geçti. YPG/YPJ komutanları bu alana doğru harekete geçtikleri sırada bu kez doğu cephesinde en az sekiz tank eşliğinde Serzori, Qizeli, Huriye, Leqleqo, Qorike köylerinde saldırı başladığı haberi geldi. 15 Eylül sabahı da güney cephesinden saldırı başladı. Kobanê'de daha önce üç cephe şeklinde saldırı gerçekleştiren DAİŞ çeteleri bu defa güneydoğu ve güneybatı hatlarını da iki cephe şeklinde silah ve çete ile doldurarak saldırılarını beş cepheden başlattı.
'BU SAVAŞI BİZ KAZANACAĞIZ!'
Kısa sürede bu saldırının boyutları anlaşıldı. YPG/YPJ komutanları ilk anda bunun artık herhangi bir saldırı ve işgal harekatı olmadığını anlamıştı, korkunç boyutlara varan bir teknik ve sayısal eşitsizlik vardı. DAİŞ çeteleri bu defa tüm Suriye gücü ve silahları ile saldırıya geçmişti. Artık amacın Kobanê'yi kısa sürede tümden ele geçirmek olduğu netleşmişti. YPJ Komutanı Meryem Kobane, bu anlarda şu tespiti yapıyordu: "Bu, sıradan bir savaş olmayacak, iktidarcı erkek egemen vahşetin ileri teknolojik silahları ile demokratik modernitenin manevi gücü ve iradesinin çarpışması olacaktır. Bu savaşı biz kazanacağız."
YARIN: Direniş destanının ilk sayfası: Serzori direnişi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder