3 Eylül 2015 Perşembe

HDP, Yüksekova'daki devlet terörünü raporlaştırdı

HDP, Yüksekova'da yaşanan devlet terörünü raporlaştırdı. Raporda, devletin sivilleri hedef alan saldırılara başvurduğu, halkın direniş gösterdiği belirtilirken, bir an önce çatışmasızlığa geçilmesi istendi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Yüksekova Olaylarını Araştırma Heyeti, devlet terörüne ilişkin yaptığı incelemeler sonucunda rapor hazırladı.

Hakkari milletvekilleri Selma Irmak, Abdullah Zeydan, Nihat Akdoğan, Van milletvekilleri Adem Geveri, Tuğba Hezer, Ağrı Milletvekili Mehmet Emin İlhan, Parti Meclisi Üyesi Celalettin Can'ın yer aldığı heyet, 27-28 Ağustos ile 30 Ağustos arasında Hakkari ve Yüksekova'da gerçekleşen olaylarla ilgili inceleme gezisi yaparak, gözlemlerini raporlaştırdı.

'DEVLET SALDIRISI GENÇLERİ SAVUNMAYA İTTİ'
Raporda, "90'lı yılların kirli savaşının açtığı derin yaralar sağaltılmayı beklerken, Yüksekova'da kısa bir süre önce halka yaşatılanlar bugünleri hazırlıyordu. Türlü baskı, gözaltı, tutuklamalar, hele polisin bir şantiyede 'devlet ne yaptı size lan' söylemi eşliğinde Kürt işçilerin onur kırıcı bir şekilde yere yatırılması, işkenceden geçirilmesi, halkı, özellikle gençleri, kendilerini savunmaya itiyordu" denilerek, şu ifadelere yer verildi:
"Saldırıların yoğun yaşandığı Yüksekova ilçesi, Kışla, Orman, Mezarlık ve Cumhuriyet mahallelerine giderek hendek kazan gençlerle de konuştuk. Kendilerini 'öz savunma gücü' olarak adlandıran gençler, Yüksekova ilçesinde başta Orman, Kışla, Mezarlık mahalleleri olmak üzere bazı mahallelerde günler öncesinden onlarca hendek kazmışlar, mahallelerin giriş ve çıkışlarında nöbet tutmuşlar, amaçlarını ise 'AKP hükümetinin saldırı, tutuklama ve işkence uygulamalarına karşı korunmak' olarak açıklıyorlardı.
Erken seçime de değinen gençler, 'Önümüz seçim, eyleminiz ne zamana kadar sürecek" sorusuna ise, "Devletin baskıları sürdüğü sürece öz savunmamız devam edecek. Devlet bu halkın demokratik taleplerine saldırmadığı sürece bu tür eylemselliklere girmeyeceğiz' şeklinde cevap veriyorlardı.
26.08.2015 tarihinde Hakkari Valisi’nin Yüksekova’ya gelerek Yüksekova Kaymakamı, Yüksekova Tümen Komutanı ve Yüksekova Emniyet Müdürü ile yaptığı toplantıdan birkaç saat sonra akşam 23:30’da Hakkari Valiliğinin talimatıyla (hiçbir çatışma olmamasına rağmen) ilçe merkezinde sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor. Bundan tedirgin olan halkın bir kısmı sokağa çıkarak mahalle aralarında barikatlar kurarak öz savunma pozisyonuna geçiyor. Evlerinde kalanlar ise tencere/tava ile gürültü eylemleri yaparak devletin olası bir saldırı ya da katliam girişimine karşı önlem alıyorlar.
Aktardığım şekilde Yüksekova'da olayların başladığı 26 Ağustos gecesinde yaralananlar oluyor. 26 Ağustos'u 27 Ağustos'a bağlayan gece aradığımız Vali, Kaymakam ve diğer İdari Amirlerin hiçbirine ulaşılamadı. O gece hastane kaynakları ile yapılan görüşmede hastane kaynakları ''kendilerinin de idari amirlere ulaşamadıklarını ve yaralılar için gönderdikleri ambulanslara yaralıları almaları için polis tarafından izin verilmediğini'' ifade ettiler. Bu arada Kışla, Orman ve Mezarlık mahallelerine müdahale girişiminde bulununca şiddetli çatışmalar yaşanıyor."

'İLETİŞİM VE ELEKTRİK YOK'
Kışla, Orman ve Mezarlık mahallelerde karşılıklı çatışmalar devam ederken, Hakkari Valiliği’nin Yüksekova için sokağa çıkma yasağı ilan ettiğinin vurgulandığı raporda, "Ardından 28 Ağustos'u 29 Ağustos'a bağlayan gece zırhlı araçlar farklı yollardan hendeklerin bulunduğu mahallelere girince başlayan başlayan şiddetli çatışmalar sabahın erken saatlerine kadar aralıksız bir şekilde sürüyor. İlçede halkın tedirginliği sürerken, GSM operatörlerinde yaşanan şebeke ve internet kesinlileri iletişimi durma noktasına getiriyor, çatışmaların yaşandığı dört mahalleye ise elektrik verilmiyor. 27 Ağustos'u 28 Ağustos'a bağlayan gece akşamındaki çatışmalarda hayatını kaybeden 3 çocuk babası Fettah Es isimli vatandaşın cenazesi ertesi gün akşama doğru Orman Mahallesi’ndeki mezarlıkta toprağa veriliyor" diye kaydedildi.
Sabah saatlerine nispeten sessiz bir bekleyişin sürdüğü ilçede akşam saatlerinden itibaren de Şemdinli Yolu üzerinde tekrar yoğun silah sesleri duyulduğuna dikkat çekilen raporda, devamla şunlar kaydedildi:
'HALK DİRENDİ, POLİS GERİ ÇEKİLMEK ZORUNDA KALDI'
"Edindiğimiz bilgiye göre, İlçenin Cumhuriyet Mahallesi’nde açılan hendekleri kapatmak isteyen polisler ile hendek başında nöbet tutan gençler arasında çatışma yaşanıyor. Polisler çok sayıda zırhlı araçla hendek ve barikatların oluşturulduğu Kani Heyder Caddesi’ni kuşatırken, YDG-H üyeleri polislere karşılık veriyor. Silah seslerinin uzun süre yankılandığı çatışmada yer yer patlama sesleri de duyuluyor. Çatışma esnasında polisler gaz bombaları ile gençleri dağıtmaya çalışıyor. Polislerin barikatları kaldırma girişimine karşı, farklı mahallelerden binlerce kişi barikatlara yükleniyor, canlı kalkan oluyor. Polisler barikatları kaldırmadan geri çekilmek zorunda kalırken, binlerce kişi olası başka bir baskına karşı ateşler yakıp barikatların önünde nöbet tutuyor. Yüksekova'da Hakkari Valiliği tarafından saat 23.30'dan itibaren ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor.Yasağın ilan edilmesinin ardından Orman Mahallesi ve Eski Kışla Mahallesi zırhlı araçlarla kuşatılıyor. Kuşatılan mahallelere Yüksekova'nın Kuzey kısmında eski Kışla mahallesinde bulunan Efeler Tümeni'nden havan topu, Güneyinde bulunan Kamışlı Jandarma karakolundan doçkalarla top atışı yapılıyor. Akabinde Özel Harekat timleri hendek kazılan ve çatışmaların Eski Kışla, Orman, Mezarlık ve Cumhuriyet mahallelerine giriyor. İlçede gece boyunca patlama ve silah sesleri yükselmeye başlıyor. Ancak çatışmalar bu mahallelerde yoğunlaşıyor."
Raporda; Eski Kışla, Orman ve Mezarlık mahallelerinde dört kişinin yaşamını yitirmesine yol açan çatışmalar sırasında ilçenin diğer mahallelerinde bir araya gelen binlerce kişinin Valiliğin sokağa çıkma yasağına karşı çıkarak bir yandan tencere tavalar ile gürültü eylemi yaparken diğer taraftan da aralarında kadınların da bulunduğu çok sayıda kişi çatışmaları engellemek için ‘canlı kalkan’ olmak istediği belirtildi. Bu girişimin polisin gazlı saldırısı ile karşılaşınca halkın bu kez Cumhuriyet Mahallesi'nde bir araya gelerek burada da yollara barikat kurduğuna değinildi.
'HEYETLERİN İLÇEYE GİRİŞLERİ ENGELLENDİ'
Akşam saatlerinde başlayıp sabaha kadar devam eden şiddetli çatışmaların öğle saatlerinde yerini gergin bir bekleyişe bırakırken, üç cenazenin getirildiği Kani Heyder Mahallesi Halk Evi'nin önünde binlerce kişinin bir araya geldiğine değinilen raporda, "Polis burada toplanan halkı dağıtmak için zaman zaman uyarı ateşi açıyor. Çatışma seslerinin yükselmesi ile binlerce kişi sokağa çıkma yasağına rağmen canlı kalkan olmak için çatışma alanına gitmek isterken, polis canlı kalkan olmak isteyen halka biber gazı ile müdahale ediyor. Gece boyunca sokaklarda sloganların da yükseldiği ilçede, tencere/tava çalma gibi gürültülü eylemler ile operasyon protesto ediliyor" denildi.
Heyet, "Yüksekova’da bulunduğumuz anda (29.08.2015) üç gündür kepenkler kapalıydı ve DBP’nin bütün çağrılarına rağmen esnaf olası bir saldırıya karşı dükkânlarını hala açmamıştır. Bu arada ilçenin İpek Yolu üzerinde bulunan AKP İlçe Başkanlığı binasının ateşe verildiği bildiriliyor. İlçede yer yer şiddetli çatışmalar devam ediyor" dedi.
Raporda, 29 Ağustos'ta öğleden sonra KESK, İHD, Tabipler Birliği, DİSK, TMMOB başkan ve temsilcilerinden heyetin tüm çabalarına rağmen ilçeye bırakılmadığına vurgu yapılarak, çevre köylerden toplanan halkın ilçe merkezine girmesinin polis tarafından engellendiği; çok sayıda kişinin müdahaleye rağmen risk alarak değişik yol ve yöntemlerle ilçeye yaya olarak girdiği ifade edildi.

'POLİS RASTGELE ATEŞ ETTİ, SİVİLLERİ ÖLDÜRDÜ'
Raporun devamında, şu hususlara dikkat çekildi:
"29 Ağustos gecesi HDP heyetinin Yüksekova’ya girişi de Valiliğin aldığı keyfi kararla engelleniyor. Heyet Yüksekova'ya 30 km. mesafede bulunan Yeni köprü mevkiinde uzun süre bekletiliyor. Yeni köprü'de görevli askerlerin HDP'li vekillere, kontrol noktasını geçmeleri durumunda Valiliğin verdiği yetki ile silah kullanmak zorunda kalacaklarını bildiriyor. Askerler izin vermeyince HDP Heyeti köy yollarından Yüksekova ilçesine ulaşıyor.
Biz Heyet olarak çatışmaların bittiği günün ertesinde bu mahallelere gittik. Hasar gören evlerin bir kısmına girdik ve incelemelerde bulunduk. Eski Mezarlık Mahallesi'nde bulunan Abdullah Kaya'nın, Firoz Açıkel'ın, Ahmet Açıkel'ın, Aydın Aksu'nun, Hacı Mehmet Camii İmamı İbrahim Akdoğan'ın (Seyda Melo) Evlerinin ağır hasar gördüğünü, havan topu ateşi altında İbrahim Akdoğan'ın hayati derecede yaralandığını ve hastanede ameliyat altında olduğunu, özel harekat polislerinin başta bu evler olmak üzere evlere girip 'terörist arama' adı altında evlerin içine hallaç pamuğu gibi attığını, içeride rastgele ateş ettiğini ev sahiplerinin anlatımıyla müşahede ettik. Evlerin hasar görüş şekli ile anlatımların örtüştüğünü dinledik, gözlemledik. Bombalamalar, baskınlar ve çatışmalar sonucu Yakup Babat (çoban), Fettan Es (terzi) ve kimliği tam saptanamayan iki kişi daha hayatını kaybediyor, on kişiden fazla yurttaş ise yaralanıyor.
29 Ağustos'ta Yüksekova'da çatışmalarda öldürülen Yakup Babat'ın cenaze törenine katıldık. Halkın on binlerle yaşananlarla ilgili devlet güçleri ve hükümeti sorumlu tuttuğunu ve şiddetli bir duyguyla protesto ettiğine tanık olduk. Amaç genel bir sindirme, pasifize etme ise bu yönlü herhangi bir sonuç alınamadığına, tam aksi bir sonuç yaratılamadığına da tanık olduk.
Devlet ve hükümet güçleri yarattıkları sonuçtan tatmin olmamış olacaklar ki heyetimiz ayrıldıktan bir gün sonra Ali Kaval adlı 18 yaşında bir gencin ölümüne yol açıyorlar.
28 Ağustos'ta Hakkari'deydik. Hakkari'de Berçelan adlı bir mahallede halk ve gençlik özyönetim ilan etmiş, asker ve özel harekat polis timleri ağır silahlar, akrep ve panzerlerle mahalleyi kuşatmaya almış, yoğun çatışma ve gazlama sürüyordu. Katliam an meselesiydi. Amacımız çatışmaya bir gecelik ara verilmesi, bu zaman zarfında güvenlik ortamında gençlerle ilişki kurmak, çatışmayı sonlandırmak, katliamı engellemekti. Tüm çabalarımıza rağmen valiye ulaşamadık. Bize hep "bekleyin" dendi. Çatışmayı yöneten Emniyet amiri ile muhatap olabildik. Ne yapmak istediğimizi ona anlattık, ancak herhangi bir sonuç alamadık. Israrlarımıza rağmen gençlerle konuşmaya giderken ve konuşma süresince bize herhangi bir güvence vermiyordu. Katliamın yaratacağı sonucu ne insan olarak biz, ne memleket kaldırabilirdi. Türkiye'nin başka bir yola girmesi kaçınılmazdı. Bu duygularla her türlü riski göze alarak 30-40 kişilik bir grupla çatışma bölgesine gittik. Heyet olarak gruptan ayrılarak gençlerle konuşmaya gittik. Saatler süren uzun görüşmeler sonucu gençler geri çekildi. Bu arada iç ve dış kamuoyu ve çeşitli çevreler ve etkili olabilecekleri kanaatini taşıdığımız şahsiyetlerle ilişki kurduk, yardımlarını istedik. Görüşmeler sırasında gençler ateşi kestikleri halde, polis gazı ve ateşi sonlara doğru azalarak da olsa sürdü. Sonuç olarak, polis ve gençler karşılıklı olarak geri çekildi ve bir yaralı dışında herhangi bir can kaybı vermeden olay o gün ve tarih için son bulmuş oldu."
SONUÇ VE TALEPLER
Heyet, raporun sonuç bölümünde ise, bir an evvel karşılıklı olarak çatışmasızlık haline geçilmesi, diyalog ve çözüm sürecinin canlandırılması / başlamasının gerektiğine dikkat çekerek, şunları belirtti:
"Yüksekova ve Hakkari'de gözlemlediğimiz, Şemdinli, Silvan, Silopi, Hani, Kocaköy, Lice, Cizre, Varto ve Dersim ile ilgili tekrar tekrar test edilmiş bilgi, duyum ve gözlemlerimiz, memleketin bir kaosa sürüklenme eğilimini içinde olduğudur. Gazetelerde ve TV'lerde izlediğimiz bomba, ateş ve yıkım yüklü Beyrut, Bağdat hali yoluna giriyoruz biçiminde ifade edersek bu hali abartmış olmayız.
*Özel Harekat polisleri, Bolu ve kayseri komandoları ise derhal ve acilen geri çekilmelidir. Halkın gelenek ve göreneklerine, yaşam biçimlerine, değerlerine ve halka sorumsuz, sert, baskı ve işkence yöntemleriyle yaklaşan bu kuvvetlerin geri çekilmesi doğru ve hayırlı bir adım olacaktır.
*Olaylarla ilgili derhal bir soruşturma başlamalı, halkın yaralarının adalet duygusuyla sarılmasının bir yolu bulunmalıdır. Evleri yıkılan ve hasar gören ailelerin kayıpları tanzim edilmelidir. Polisler, Efeler Tümeni ve Kamışlı Jandarma karakolu ilgili komutanları hakkında soruşturma açılmalıdır.
*Özel Güvenlik bölgeleri olayların en az olduğu, hatta hiç olmadığı, ancak HDP'ye adeta "silme" denebilecek düzeyde HDP'ye oy akışının olduğu bölgelerdir. Özyönetim talebinin de güçlü olduğu bölgelerdir. Hükümet seçim veya başka hesapla olmalı bu bölgeleri "terör bölgesi" görüyor ve buna güvenlikçi politikalarla halkın üzerine gidiyor.
* Devlet ve hükümet güçleri son derece "orantısız güç" politikası uygulamakta.
*Şu anda Yüksekova ve Hakkari il merkezinde an itibarıyla olaylar durulmuş durumda. Fakat sorunlar çözülmediğinden ne zaman ne olacağına dair hiç kimse bir şey bilmiyor…
*Sonuç olarak, bütün bu yaşanmışlıklar gösteriyor ki özyönetim talebinin karşılanmaması, bunu talep eden halkın üzerine şiddetle gidilmesi çözüm olmuyor: Çözüm özyönetim talebinin kabul edilmesi, baskı ve şiddet yöntemlerinin, barış, demokrasi ve özgürlükle aşılmasıdır."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder