Gazeteci Baysal, 90’lara benzer bir dönemden geçildiğine işaret ederken, “Tekrar Kürtlerin coğrafyası talan ediliyor, şu an şehirleri ile birlikte, bombalar yağıyor, mahalle mahalle çatışmalar yaşanıyor, Kürtlerin 90 doğumlu, 2000 doğumlu nesli bu sefer ölüyor” diyerek tüm bunlara rağmen barışa kenetlenmekten başka bir çarenin de olmadığını söyledi.
ANF’ye konuşan gazeteci, yazar Nurcan Baysal, çözüm sürecini buzdolabına koyan AKP hükümetinin topyekun bir savaş ilan ettiğini ifade ederek, sürecin baştan beri sağlıklı gitmediğini ve 2013 Mart’ından sonra bölgede yeni korucu alımları yapılması, yeni karakol ve kalekolların inşa edilmesinin, halkta çözüm sürecine ilişkin bir güvensizlik doğurduğunu belirtti.
‘KÜRT SORUNUNU ÇÖZME KONUSUNU İYİ DEĞERLENDİREMEDİ’
“Devlet barışmak istediği vatandaşına neden jandarma polis karakol kalekol ile gitmeyi tercih ediyor” sorusunun kafaları kurcaladığını söyleyen Baysal “Yine süreç boyunca Kürt sorununun neredeyse hiçbir boyutunda anadilde eğitimden, faili meçhuller, geçmişle yüzleşme, sosyo-ekonomik mesele gibi bir adım atılmadı. AKP 2013-2015 yılını Kürt sorununu çözme konusunda iyi değerlendirmedi. Tüm bunlara hükümetin Kobanê’deki tutumu da eklenince, Kürtler açısından hükümetin bu süreci götürebileceğine dair bir güven kalmadı” diye konuştu.
‘ÖZ YÖNETİM KÜRTLERİN HAKKIDIR’
Öz yönetim Kürtlerin hakkıdır, Kürt sorunu zaten aynı zamanda kendi kendini yönetme sorunudur diyen Baysal şunları vurguladı: “Devlet şiddeti ve dayanışmanın bu kadar az olduğu bir dönemde, Kürtlerin bu öz yönetim ilanlarını anlamakla birlikte, bu savaş ortamında yapılan öz-yönetim ilanını doğru bulmuyorum. Kürt sorununun çözümü sürecinde ileride ele alınması gereken konulardan biri olarak görüyorum.
‘BENİM İSTEDİĞİM GİBİ KÜRT OL’
90’lara benzer bir dönemden geçiliyor. Tekrar Kürtlerin coğrafyası talan ediliyor, şu an şehirleri ile birlikte, bombalar yağıyor, mahalle mahalle çatışmalar yaşanıyor, Kürtlerin 90 doğumlu, 2000 doğumlu nesli bu sefer ölüyor. İnsanlar ekmek alırken, damda uyurken keskin nişancılar tarafından öldürülüyor ve failler her zamanki gibi ‘meçhul’. Devlet Kürdü bir kez daha ‘öldürülebilir, kaybedilebilir’ kılıyor. Bombalar burada Kürtlerin hayatına düşüyor. Devlet Kürde bir kez daha ‘benim istediğim gibi Kürt ol’, ‘benim verdiğim kadarı ile yetin’ diyor. Oysa Kürt meselesi, Kürtlük meselesidir, on binlerce kayıp, bu kadar acı hatıra ve yaşanmışlıktan sonra Kürtlük artık onur meselesidir. Ve her onur meselesi gibi özenli dikkatli bir yaklaşımla ele alınması gerekir.”
‘BATIDAKİ BARIŞ SESİ YETERLİ DEĞİL’
Ülkenin batısındaki “barış” sesinin yeterli olmadığını söyleyen Baysal, daha geniş çaplı sivil itaatsizlik eylemlerinin yapılması gerektiğini belirterek, 1 Kasım’da yapılmayı planlanan genel seçimlere ilişkin de “Seçim güvenliğine ilişkin ciddi endişelerim var, zaten 140’tan fazla yerleşim bölgesi ‘güvenlik bölgesi’ adı altında OHAL günleri yaşıyor. Böyle bir ortamda sağlıklı bir seçim gerçekleşeceğini düşünmüyorum. Tüm bunlara rağmen barışa kenetlenmekten başka bir çare de göremiyorum” diye konuştu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder