11 Eylül 2015 Cuma

Demirtaş: Cizre'ye sessiz kalırsak, bu ateş her yeri yakar

Partisinin İdil'deki grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, Cizre'deki katliama sert tepki göstererek, "Cizre’nin başına gelenlere karşı yürümezsek inanın bu ateş herkesi yakar. Zannetmeyin ki, Bodrum Cizre’ye çok uzaktır" dedi. 

HDP, grup toplantısını Cizre'de yaşanan devlet katliamını protesto etmek ve halkın direnişine destek vermek için İdil ilçesinde gerçekleştirdi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın grup toplantısında yaptığı açıklamaların satır başları şöyle:
"Cizre’de nefes almanın mümkün olmadığı bu saatlerde toplantımızı gerçekleştiriyoruz. Her şeye rağmen onurlu bu yürüyüş devam ediyor. Cizre’de yaşanan insanlık dışı bir uygulama ile karşı karşıyayız. Biz normal bir şekilde yaşarken bu durum yaşanmaya başlanmadı. Yaklaşık 120 yıldır bu durum yaşanıyor. Cizre’nin ve Kürt halkının yaşadığı katliamlar son 9 gündür Cizre ile ortaya çıkmış değil. Osmanlı’nın son yıllarından başlayan Mir Bedirhan’dan bu yana bunlar yaşanıyor. Bugün Cizre’de 9 günlük yasak on yıllardır bu toprakların kaderi haline getirilmiştir. Bize yaşatılanları normal karşıyalamayacağımızı belirterek barış arayışı içinde olduk. Bütün çabalarımız demokratik çözüm çerçevesinde oldu. Bu barış ve özgürlük arayışı demokratik siyasete büyük bedellere neden olmasına rağmen vazgeçemeyeceğimiz ısrarlı ve ilkeli bir tutumdur. Yaşam arayışıdır. Barış bizim için bir slogandan çok daha öte bir şeydir.

'MİT VE DEVLET DESTEKLİ FAŞİZM'
*Bu topraklarda barışın ne kadar kıymetli olduğunun anlaşılması gerekiyor. Daha birkaç gün öncesine kadar halkımıza yönelik birçok saldırı gerçekleştirildi. Açık bir ırkçılık, MİT ve devlet destekli bir saldırı gerçekleştiriliyor. Türkiye’nin batısındaki otobüslere saldırdılar. Parti binamıza yapılanları söylemiyorum. Cana geleceğine mala gelsin. MİT organize etmiş olsun. Ama mesele bu değil. Antalya’da, Manavgat’ta komşu olanlar birbirine kırdırıldı. Mevsimlik işçi olanlar Kürt doğdukları için saldırıya uğradılar. Evleri, çadırları, minibüsleri ateşe verildi. İşte bu ırkçılıktır. Bu tüm dünyada 'faşizm' olarak nitelenir. İki gün boyunca Türkiye nufüsunun üçte ikisine hakaretler ve saldırılar gerçekleştirilirken, devlet bunu izledi. Ermenilere ve Rumlara yapılanlar gibi bu topraklarda devletin resmi ideleolojisinde yer aldığı gibi bu saldırılar gerçekleştirildi. Bu saldırılar bir diz çöktürme operasyonları olarak gerçekleştirildi. Partimizi protesto edenlerin hakkıdır ama parti binalarını yakmak diri diri yakmak protesto değil alçaklığın daniskasıdır. Tüm bu olanlardan sonra çok şükür bir kişiye soruşturma açıldı, o da kime? Bana açıldı. TCK’nın 125. Maddesini hatırlatmışım. Diyarbakır Savcılığı tarafından hakkımda soruşturma açıldı.
Size saldırı varsa sizin de orantılı olarak kendinizi koruma hakkınız var. Dün Tatvan’dan Tokat’a gidenlere lokum ve gül dağıtıldı. İki gün içinde 400 teşkillatı yakılmış ve saldırı olunmuş insanlar Tokat aracını durdurup gül ve lokum dağıttılar. Bu işte dünyanın en büyük silahlarından daha etkilidir. O yüzden barışın ne olduğunu ateşin düştüğü yerdeki insanlar daha iyi bilirler. Saldıranlara sorsanız inanın barışın ne olduğunu bilmezler. Hiçbirinin evleri basılmadı. Anne babaları alınıp kaybedilmediler. İşkenceleri yaşamadılar. Allah hiçbirine de yaşatmasın. Ama bu halk yaşadı.

'BU ATEŞ HERKESİ YAKAR'
*Barışın ne kadar önemli olduğunu bildiği için barış diyorlar. Halkımızın bu düşüncelerini söylediğimiz için barış diyoruz. Çaresizlikten dolayı değil, korkudan değil, inandığımız için barış diyoruz. Barış gelmezse insanların başına neler gelebileceğini bildiğimiz için barış diyoruz. Eğer bugün Cizre’nin başına gelenlere karşı yürümezsek inanın bu ateş herkesi yakar. Zannetmeyin ki, Bodrum Cizre’ye çok uzaktır. Cizre’de yaşanan trajediye susulursa barış nasıl gelecek... Bakın Suriye ve Irak bu nedenle bu hale geldi? Şimdi Türkiye bunun kıyısında işte. Sadece Cizre’deki halk için uğraşmıyoruz, felaketin eşiğine gelmiş Türkiye halkı için uğraşıyoruz. Biz tüm bunları yaparken, hala Ankara’dan tehdit ve hakaretler işitiyoruz. Türkiye bunu haketmiyor, cesaret dediğiniz şey barış araşıyında gösterdiğiniz cesarettir. Çözüm ve barış süreci için 'Baldıran zehri içmeye hazırım' diyenlerin bunu kanıtlama günüdür. Baldıran zehrinin içileceği günler işte bu günlerdir. Tam zamanı geldiğinde zehri içmeye kimse olmadı. Hani nerede o siyasetçiler? Ülkenin yüzde 90’ı barışı destekliyoruz, derken baldıran zehri içmek kolay ama ya bu günler. Asıl zehri içme günü bugündür. Barışı yaparsak, koltuk kaybedebiliriz ama insanın yaşam hakkını güvenceye almış oluruz. O yüzden Cumhurbaşkanı ve Başbakanı HDP’nin çözüm süreci döneminde durduğu yerde olduğunu ve siyasi duruşumuzu değiştirmediğimizi bilmelidirler. Bakın baldıran zehri içiyoruz. Bedenimizi bu taşların altına koyduk. İşte barış böyle aranır. Kolay günlerde barış demek samimi olmuyor. Sizler de samimiyseniz buyurun el ele verelim bu kanı durduralım.

'GENÇLER BU YÜZDEN DAĞA ÇIKIYOR'
*'Operasyonlar son terörist kalmayana dek' demek yerine halka verdiğiniz sözleri tutun. Ne değişti? Çiller’den daha sert bir güvenlik politikasına sarıldınız. Çözüm dediğimiz şey işte tam bu yoldan geçer. Silah ile barışa ulaşılır mı? Sonuç hep masada olmuştur. Türkiye’deki durum uzlaşma üzerine olmalıdır. Açık ve net söylüyorum. Yüz yılda sürse PKK orada PKK olarak orada kalır, devlet yine devlet olarak kalır. Olan gencecik bedenlere olur. Bu savaşı uzatmanın nasıl bir faydası olabilir? Eller mutlaka tetikten çekilmeli ki, masaya dönülebilsin. Ortada bir masa dururken, illa silah ile çözülecek demek büyük bir yanılgıdır. Ölen her insana yazıktır. Iğdır’da Dağlıca’da polise askere Malatya morgunda bekletilen cenazelere yazıktır. Cizre’de yaşanılan tesedüfen yaşanan şeyler değildir. Bu tartışılırken, siyasi tartışmalardan bağımsız ele alınamaz. Sokağa çıkma yasağı elbet bitecek ama bu sorun böyle çözülmüyor. Bizler gençlerimizin silah kullanmasını istemiyoruz. AKP’nin yaptığı şey gençlere dağın yolunu göstermektir. Yakında yazıp çizerler, onlarca genç dağa çıktı. Yok fakirdiler şuydu buydu. Hiç öyle araştırmanıza gerek yok. Gençler bu yüzden dağa çıkıyor. Cizre’de '90’larda yaşanılanlar yüzünden gençler dağa çıktı. Sizin 9 gündür özel hareketçilerin yaptığını propagandayı 30 yıldır PKK yapmadı. Ben savcı olsam bütün bunları PKK’nin propagandası yaptıkları için soruşturma açarım. Bizler Cizre’nin yanındayız derken tüm Türkiye’nin yanındayız diyoruz. Cizre yanıyorsa her yer yanıyor diyoruz. Batıda faşizmi besliyorlar. Yarın öbür gün barış sürecine dönelim dediğimizde şehitliklerde yatanlardan dolayı geriye bakamayacağız. Bizler 'silahlar sussun' derken en makul olanı söylüyoruz. İdil’den sesleniyoruz. Eğer sizler söylediğimiz şartlara olumlu yaklaşırsanız halkımız hazır olduğunu söylüyor. 

'KCK'DEN OLUMLU YANIT, ANKARA'DAN SAVAŞ YANITI GELİYOR'
Yaptığımız çağrılara KCK’den olumlu cevaplar geliyor. Bir taraf çağrılarımıza bu şekilde sesler gelirken Ankara’dan savaşın ısrarı gelmemelidir. Her an her yerden ölüm haberleri duyduğumuz zaman insanlığımızı yitirmiş oluyoruz. Burdaki varlığımız barışa vesile olmuyorsa varlığımızın hiçbir anlamı yoktur. Biz kanı izlemek için seçilmedik bunları durduramıyorsak varlığımızın hiçbir anlamı yoktur. Özellikle hükümüte açık ve aleni şekilde destek olan medyayı izleminize gerek yok vereceğiniz para ve giden elektrik israftır. Kamudan ihale alan her iş yerine zorunlu olarak bu gazeteler dağıtılıyor. Kendileri yazıp kendileri okuyorlar. Bazen insan üzülüyor bunların haline kendilerini zavalı hale getiryorlar. Bunlar samimi olsaydı bizde değer verirdik. İşleri bu süreci kolaylıştırmak değil. Hükümet yanlısı tüm gazeteler HDP’lilerin Cizre’nin huzurunu bozmaya çalıştığını söylüyor. Sanki orda huzur varmış gibi batıya bunları vermeye çalışırsan, o yüzden üzerinde Cizre yazan otobüsü yakarlar. Bunlar iktidarlarını korumak için yaptıkları hamlelelerdir. Cizre ile ilgili yaşatılanlar gün gelecek tüm çıplaklığı ile ortaya çıkacak. Vali kaymakam suç işlemekten korkmuyorlar. Şırnak Valisine sesleniyorum hangi maddeye dayanarak sokağa çıkma hakkını buluyorsun. Bunun için parlementonun karar alması gerekiyor. Bir kentin sokağa çıkamaması büyük bir insan hakkı ihlalidir. Suç işliyorlar. Ben Şırnak Valisinin yerinde olsam karar düşünürdüm 1 Kasım’dan sonra AKP giderse ben yargılanırım diye düşünmeye çalışırım. Normal’de sokağa çıkmanın cezası 100 TL ama Cizre’de sokaka çıkanlara idam veriliyor. Cezası 100 tl olan şey Kürtlere idam olarak veriliyor. (Cizre’de katledilen sivillerin isimleri okundu) İsimlerin okunduğu sırada “Katil Erdoğan” sloganları atıldı.

'CİZRE HALKININ ETRAFINDA BÜYÜK BİR DİRENİŞ ÖRGÜTLENİYOR'
*Elinde silah bulunana bile direkt ateş açılmaz. Cizre’de silahlı kişilerin bulunup bulunmadğını bile bilmiyoruz. Su yok diyoruz. Su götürmemize bile izin vermiyorlar. Geçmişte suç işleyenler bu gün cezalarını çekiyorlar. Geçmişe baksınlar. İnşallah Cizre halkı 9 gündür yaşadıklarını unutturmayacağız. 1 Kasım’a kadar umarım yerinde olursun senin yargılanmak için gerekeni yapacağız. İçişleri bakanlığına bakan Memur, burada iki bakana 'Sizi Cizre’ye sokturmayacağım' diyor. İnsanın aklı bu kadar kıt olur mu ? Biz Cizre’ye giremedik diye hepsi AKP’li oldu sanıyorlar. Cizre halkı teslim olmayı bekliyor sanıyorlar. Siz günlerinizi karartıyorsunuz. Bu anlayış bitmediği sürece ülkenin özgürlük yolu da açılmıyor. Cizre halkının etrafında büyük bir direniş örgütleniyor. Sokağa çıkma yasağı son bulsun istiyoruz. Bebekler mama bulamıyor. Bunu abartmak için söylemiyorum. 10 milletvekillimiz şu an Cizre’de onlar söylüyor. Bu gün artık bu hukuksuzluğun son bulmasını istiyoruz. Biz bunlar için yola çıktık. Ve barış gerçekleştirene kadar barış yürüyüşümüzden vazgeçmeyeceğiz. Halkımızın taleplerini dile getirmek için çabalıyoruz. Her yerde baskı ve zulümler var. Halkımız ile beraber olmak için il il, ilçe ilçe gezeceğiz. HDP İdil’de bir heyetimiz bulunacak. İdil halkı da alanlarda Cizre ile nasıl dayanışma gerçekleştirileceğini gösterdi. İdil halkına teşekkür etti. Bu birlikteliğimiz devam ediyor. Esnaflarımız kepenklerini açıp mücadele ve yaşamı bir arada yürütmelidir."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder