15 Eylül 2015 Salı

Cizre'de abluka altında günlük yaşam

Cizre'de halk ile özel hareket timleri arasında devam eden çatışmalar sonucu ortaya çıkan korkunç manzara, saldırının şiddetini ortaya seriyor. Birçok sivilin katledildiği mahallede yaşayanlar, halk direnişine karşı devletin tanklarla saldırısını 'işgal gücü' olarak yorumluyor. Yaşanan sivil katliamın sakladığını ifade eden mahalle halkı, 14 ayrı zırhlı aracının mahallede imha edildiğine işaret ediliyor. Buna rağmen hayatını kaybeden asker ve polis sayısının kamuoyu ile paylaşılmadığı iddia ediliyor.


Cizre'de 'Öz Yönetim' modeli ilanında bulunan Halk Meclisi, AKP'nin güdümünde olan tüm kurumlarını tanımama kararını aldı. Başta gençlerin tutuklanmasını önleyebilmek için mahallelere zırhlı araçların geçişini engellemek için hendekler açılarak nöbet tutan gençler ile özel hareket polisleri arasında yer yer çatışmalara sahne olmuştu. 11 gün önce Şırnak Valiliği tarafından ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından Cizre'nin 3 ayrı mahallesini abluka altına almak isteyen özel hareket timleri ile Cizreli gençler arasında günlerce silahlı çatışmalara sahne oldu. Onlarca kişinin ölümüne neden olan çatışmalara rağmen devletin güvenlik güçleri mahallelere girmelerine müsaade edilmedi.
Kobanê'de YPG ile DAIŞ arasında yaşanan savaşın ardından ortaya çıkan manzarayı Cizre sokaklarında da görmek mümkün. Sokak aralarına çekilen perde ve hendeklerle mahallelere girişler engellenirken, özel hareket timleri de buna karşılık, hendekleri yıkmak amacıyla bomba atarlarla günlerce ateş ettiği ortaya çıktı. Mahallede kurşun izi olmayan bir evle rastlanmak imkansız. Elektrik kabloların kopartıldığı ve su şebekelerin kesildiği mahallelerde, damlarda bulunan su depolarını da polislerin hedef aldığını söyleyen mahalle halkı, binlerce insanın aç ve susuzluktan geçirilme planlarının da devreye konulduğuna dikkat çekiyor. 
Sokağa çıkma yasağının başlatıldığı ilk günden itibaren ileri yaşlardaki özel hareket polislerinin yoğunlukta olduğunu ifade eden mahalleliler çoğunluğunun da Arap ve Kürtçe konuştuklarını söylüyor. 9 günlük ablukaya hazırlıksız yakalandıklarını belirten mahalle halkı, buna rağmen evlerde bulunan erzakların herkesle paylaşıldığını anlatıyor. 2 günde bir mahallede kadınların bir araya gelip yufka ekmeği pişirmesiyle stok yapıldığını belirtilirken tank atışlarına karşı kendilerini koruyabilecek tek zırhları iradelerinden başka bir şey olmadığını ifade ediliyor. Konuştuğumuz Cizreliler devletin baskısına boyun eğmedikleri için ortaya koydukları irade beyanına karşı tank ve toplarla saldırı gerçekleşmesine dünya kamuoyunun sessiz kalmasının, katliama göz yumma anlamına geldiği vurgusunu yapıyor. 
Abluka sırasında en çok can kaybının yaşandığı Nur Mahallesinde top atışları nedeniyle birçok sivil yurttaşın hafif yaralı olmasına rağmen kan kaybından yaşamını yitirdiğini belirtti. AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaklaşa düzenlenen saldırıların karşısında yediden yetmişe, zenginden, yoksul halka kadar 'seferberlik ruhu'nun da olduğunu söyleyen yurttaşlar, devletin şiddet ve imha politikasıyla Cizre'de halk ile bu saldırıları gerçekleştirenler arasında içi doldurulamaz bir uçurumun açıldığını ifade ediliyor. Devletin Cizre halkının gözlerinin içine bakacak yüzlerinin de artık kalmadığı kaydedilirken, 'ya hepimizi öldürürler, ya da bu halkın temel taleplerine saygı duyarlar' söylemi ön plana çıkıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sürekli beddua eden kadınlar; 'Bu katliamların kararını veren Erdoğan'dır" diyor.
Nur Mahallesinde 10 günlük ablukanın ardından ortaya çıkan estanteneler objektife böyle yansıdı.
...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder