27 Temmuz 2015 Pazartesi

KJK: ‘Faşizme geçit yok!’ sloganıyla alanlara

KJK Koordinasyonu, AKP Hükümeti’nin Kürt halkına yönelik topyekun savaş yürüttüğünü kaydetti. Kadınlar başta olmak üzere Kürt halkı ve demokrasi güçlerini direnişe çağıran KJK, “Bugün gerçek demokrasi, Kürt sorununun çözümü ve kalıcı barış için “Faşizme geçit yok!” sloganıyla alanlara dökülmeli, her alanda mücadeleyi yükseltip somut sonuçlar sağlanmalı” dedi.

Komalên Jinên Kurdistan (KJK) Koordinasyonu, AKP’nin başındaki Tayyip Erdoğan ile ekibinin Ekim 2014’te kararını aldığı, ancak seçimlere kadar gizlemeye çalıştığı topyekûn savaş kararını an itibariyle tümüyle uygulamaya koyduklarını belirterek, “Ne pahasına olursa olsun faşist diktatör rejim hayallerini hayata geçirmek isteyen ve bunun önünde temel engel teşkil eden özgürlük hareketimizi tasfiye edebileceğini sanan AKP bilmeli ki şu anda sadece kendi sonunu hızlandırıyor” dedi.

‘AKP SAVAŞI HİÇBİR ZAMAN DURDURMADI’

AKP’nin hiçbir zaman durdurmadığı savaş halinin, Pirsûs katliamı ve ardından Medya Savunma Alanları’na karşı düzenlenen hava saldırıları ile yeni bir aşamaya geldiğinin altını çizen KJK, “Önder Apo’nun başlatmış olduğu çözüm sürecini kendi çıkarları doğrultusunda araçlaştırarak algı operasyonu yürütmeyi hedefleyen Tayyip Erdoğan ve ekibinin bu planları Önderliğimiz ve hareketimizin bütün bileşenleri tarafından zamanında deşifre edilmişti. Çözüm sürecini ağzından düşürmeyen bu kesimin, Rojava’da DAİŞ eliyle yürüttüğü savaşa ek olarak Kuzey’de özgürlük hareketimizi ezmeye dönük somut planlamalar geliştirdiğini de hareketimiz defalarca kaydedip uyarılarda bulunmuştu.
Bütün uyarılara rağmen akıllanmayan AKP hükümeti ve devleti, ülkeyi ve bölgeyi kaosa sürükleme politikasını bir üst aşamaya taşırmıştır. Türkiye’de yaşayan halkların ve dünya kamuoyunun gözünde artık tamamen deşifre olmuş olan AKP, yaşadığı yenilgilerin beraberinde getirdiği öfkeyle sınırsız bir saldırganlığın içerisinde girmiş bulunmaktadır. Geçen yılları kat be kat aşan bu saldırganlığın kaynağında, yenilgi psikolojisi yatmaktadır.

‘AKP PİRSÛS KATLİAMINDAN BİRİNCİ DERECEDE SORUMLUDUR‘

Birinci derecede sorumlu olduğu Pirsûs katliamından sonra göstermelik de olsa ulusal yas ilan etmeyip yas ve öfke duyanlara hunharca saldıran, evlere girip insanları infaz eden, katlettiklerini günlerce cem evinin etrafında kuşatan, halkın inanç değerlerini ayaklar altına alıp saldıran AKP, eş zamanlı olarak yürüttüğü gözaltı ve askeri operasyonlarla ise bu savaş durumunu yeni bir aşamaya vardırmıştır. DAİŞ’e sunduğu desteği dünya âlemce bilinen AKP, Pirsûs katliamını da kendi emelleri doğrultusunda araçlaştırmaya çalışmıştır. Ancak bu planı da tutmayınca, ‘DAİŞ’e operasyon’ maskesi altında iki gün içinde bine yakın Kürt, sosyalist ve sendikacı gözaltına alınmıştır. Gözaltındaki DAİŞ destekçileri ile serbest bırakılmıştır.
Dikkat edilirse, hala gözaltında olan yüzlerce Kürt ve sosyalistin ortak paydası, HDP’nin temsil ettiği Demokratik Ulus zihniyetini ve pratiğini benimsemiş insanlar olmalarıdır. Pirsûs katliamından sonra, yaşamını yitirenlerin tümü HDP’li olmasına rağmen ‘neden orada HDP’li yoktu’ deyip üzüntülerini (!) dile getiren AKP, son gözaltı ve tutuklama operasyonları ile Önder Apo’nun perspektifleri doğrultusunda şekillenen HDP’nin temsil ettiği Demokratik Ulus gerçeğine yönelmektedir”  diye belirtti.

‘AKP HÜKÜMETİ  KÜRT HALKINA KARŞI TOPYEKUN SAVAŞ YÜRÜTÜYOR’ 

KJK Koordinasyonu açıklamasında devamla şu hususlar ifade edildi:
“Suriye’de IŞİD’ın bazı boş noktalarına göstermelik birkaç kazan atıp, Uluslararası Koalisyona sonunda katıldığını duyuran AKP, bu konuda da bayat Osmanlı oyunlarını sürdürüp, bunu Medya Savunma Alanları’na karşı hava saldırıları için fırsata dönüştürdü. 24 Temmuz gecesi başlayan ve hala devam eden hava saldırılarında istediği sonucu alamayan Erdoğan ve ekibi, 30 yıldır sonuç vermeyen imha ve inkar politikalarından bir türlü vazgeçmiyor. Hala bu şekilde özgürlük hareketimizi ve onun öncülük ettiği Demokratik Ulus projesini tasfiye edebileceğine inanıyorlar.
Medya Savunma Alanları’na yönelik havadan ve karadan saldırıları uluslararası kamuoyu tarafından da tepkiyle karşılanan AKP hükümeti, Kuzey’de de gerilla güçlerimize yönelik operasyonlar, Kürdistan doğasına karşı yıkım amaçlı saldırılar, Kürt halkının siyasi temsillerine yönelik komplolar ve halkın kendisine karşı da tam bir topyekûn savaş yürütmektedir. 

‘ÖCALAN’A TECRİT ÇÖZÜMÜ TECRİTTİR’

İmralı heyeti ile 4 aya yakın, avukatları ile ise günü gününe tam 4 yıldır görüştürülmeyen Önder Apo’ya uygulanan tecrit de, bu kirli savaş planlarının bir parçasıdır. Önderliğimizi tecrit altında tutarak aslında çözümü tecrit altında tutmayı amaçlıyorlar. Türkiye’de demokrasi sorununun çözümü ve kalıcı barışın bir numaralı muhatabı olan Önder Apo, bu tehlikeli gidişata dur dediği, AKP’nin kirli planlarına ve dayatmalarına karşı durduğu için tecrit ediliyor. O yüzden Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da kim ki bu tehlikeli gidişatın önüne geçmek istiyorsa, öncelikle Önder Apo üzerindeki tecridin kaldırılmasını ve acilen müzakere başlanması istemeli, bunun için eyleme geçmelidir. Müzakerelerin başlayabilmesi içinse Önder Apo’nun sadece tecrit değil, bir bütünen esaret durumuna son verilmesi gerekiyor. Kürt Kadın Özgürlük Hareketi olarak bu konuda özellikle Türkiye ve Kuzey Kürdistan yanı sıra bütün Ortadoğu kadınlarını seslerini Önder Apo’nun özgürlüğü için yükseltmeye çağırıyoruz. Çünkü Önder Apo’nun özgürlüğü sadece Türkiye ve Kuzey Kürdistan için değil, bütün Ortadoğu için barış, demokratik çözüm ve özgürlük demektir.”

‘SAVAŞI DURDURMANIN YOLU ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİ YÜKSELTMEKTEN GEÇER‘

KJK, AKP’nin bugün bütün Türkiye halklarına dayattığı topyekun savaş durumunu durdurmanın tek yolunun demokrasi ve özgürlük mücadelesini yükseltmekten geçtiğini vurguladı. KJK devamla, “Bu ise Tayyip Erdoğan’ın ve onun faşist ekibine karşı Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de yaşayan bütün demokrasi güçlerinin, aralarındaki farklara takılmadan tek bir ittifak altında birleşmesini gerektirir. Bugün Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı iki yol var; biri Erdoğan’ın ve çete güruhunun arzuladığı faşist ve tekçi diktatörlük, diğeri ise Demokratik Ulus. Öyleyse bugün herkes tercihini doğru yapıp pozisyonunu belirlemeli ve harekete geçmeli. Bugün gerçek demokrasi, Kürt sorununun çözümü ve kalıcı barış için “Faşizme geçit yok!” sloganıyla alanlara dökülmeli, her alanda mücadeleyi yükseltip somut sonuçlar sağlanmalı” dedi.

‘DİRENİŞİN ÖNCÜSÜ KADINLAR OLMALIDIR‘

“Ülkenin dört bir yanını saracak böylesi bir tarihi direnişin öncülük rolü ise kadınlara aittir” diyen KJK açıklaması, “Farklılıkları gözeterek birleştirme misyonunu geçmişte de güçlü bir şekilde yerine getiren kadınlar, bugün bu rolü daha güçlü oynamak durumundadır. Kadınların faşist diktatörlük rejimine karşı durmak için çok daha fazla gerekçesi var. Yeter ki bu potansiyeli harekete geçirip radikal bir mücadelenin öncüsü kılalım. Kürt Kadın Özgürlük Hareketi olarak başta örgütlü Kürt kadınları olmak üzere Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de yaşayan bütün kadınları Erdoğan’ın başında olduğu gerici erkek zihniyetin kirli dayatmalarına dur demeye çağırıyoruz.
Tarihi bir süreçten geçmekteyiz. Bugün yükselteceğimiz mücadele, tarihin akışını değiştirecek güçte olmak zorundadır. Tarihi iktidarların değil, halkların direnişleriyle belirlediğini göstermenin tam zamanıdır. O nedenle direnişimiz de tarihi, önceki direnişlerden katbekat daha farklı, büyük ve etkili olmak zorundadır. Kadınları bu direnişin öncülüğünü güçlü bir şekilde yürütmeye çağırıyoruz” ifadeleriyle son buldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder