28 Temmuz 2015 Salı

Yalan bombardımanı-Erdal Er

Türk savaş uçakları beş altı gündür aralıksız Medya Savunma Alanlarını bombalıyor. AKP hükümeti ve yandaşları televizyonlarda, gazetelerde bombardımanı öve öve bitiremiyorlar. ‘’Vurun vurun’’ tezahüratları arasında toplumu infialle sürüklüyorlar.


Ekranlarda bombardıman görüntüleri, Medya Savunma Alanları’nın haritalarını göstererek hayali zaferler ilan eden güruh, Kürtlerin parçalanmış ölülerine, yanan ormanlarına çılgınca alkış tutup seviniyorlar.
Oysa ortada sevinecek bir durum olmadığı gibi üzülecek ve utanç duyulacak olan; iktidar ve bir kaç kuruş için insanlıktan çıkmış olanların içine düştüğü kepazeliktir, alçaklıktır. Ölüm ve kan üzerinden nasıl bir gelecek inşa edilecek?
Akıl alır gibi değil. Dağa taşa, sivil yerleşim yerlerine, gerilla alanlarına yüzlerce uçaktan tonlarca bomba bırakmanın Türkiye’nin barışıyla nasıl bir ilişkisi var?
Kaldı ki bombardımanın bir çözüm olmadığı 1983 yılından bugüne kadar sürdürülen hava saldırılarından, düzenlenen yirminin üzerinden kara operasyonundan biliyoruz. Denenmiş ancak sonuç alınmamış politikalar da ısrar etmek manasız ve zaman kaybından başka bir şey değildir. İnsan öldürerek hangi mesele çözülmüştür.
Ayrıca bombardımanın bir fayda sağlamayacağı ancak Türkiye’ye zarar vereceğini aklı başında olan herkes kabul ediyor. Zira Medya Savunma Alanlarını  bombalamanın hükümet ve Erdoğan için ağır bir bedeli olacağı açıktır.
Medya Savunma Alanlarında konuştuğum KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, kendilerine yönelik saldırıları darbe ve savaş ilanı olarak gördüklerini söyledi. Sayın Karasu, ‘’Medya Savunma Alanlarına yapılan bombardıman, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da sürdürülen siyasi soykırım operasyonları, Rojava’ya yönelik artan saldırganlık Kürtlere karşı ilan edilmiş topyekün bir savaştır. DAİŞ bahane edilerek Kürtlere karşı savaş ilan edilmiştir’’ diye konuştu.
Kandil’de saldırılar DAİŞ’e destek olarak algılanıyor ve uluslararası güçlerin Türkiye’nin oyununa gelmemesi çağrısında bulunuluyor. Türkiye’nin DAİŞ ile olan stratejik ortaklığı, DAİŞ karşıtı koalisyon içinde takındığı tavır buna örnek gösteriliyor.
AKP HİÇBİR ZAMAN ÇÖZÜME GELMEDİ
Kürt sorununun çözümünü hatırlattığımda ise sayın Karasu şunları dile getirdi: ‘’AKP çözümden sadece ateşkesin sürmesini anlıyor. Hiçbir zaman çözüme gelmedi. Bizim amacımız AKP’yi çözüme çekmekti. Ancak onlar hep oyaladı. Gerçek çözüm 28 Şubat mutabakatıdır. Ona da Erdoğan ‘yok’ demiştir ve savaş ilan etmiştir.”
Tespit böyle olduğu zaman elbette bunun karşılığı da olacaktır. Erdoğan Türkiye’yi evini idare ettiği gibi yönetiyor. Ancak PKK’nin buna izin vermeyeceğini kulağına küpe yapması ve unutmaması kendisinin faydasınadır. PKK’yi yok saymak, gücünü küçümsemek AKP hükümeti ve Erdoğan için siyasi intihardır. Nasıl bir akıl tutulması ki tutuklamalar ve bombardımanlarla PKK’yi yeneceğini sanıyor. Sanki geçmişte ‘Entegre Strateji’ adı altında siyasi soykırım operasyonları, Sri Lanka modeli ile gerilla alanlarına saldırılar yapılmamış. Hepsi de fazlasıyla denenmiş ve sonuç alınmamıştır. Halen Kürt öldürerek sonuç almak isteyen bir kafanın Türkiye’yi yönetiyor olması bir felakettir.
MEDYANIN KOPARTTIĞI GÜRÜLTÜYE ALDANMAYIN
Bombardımanın Medya Savunma Alanlarına etkilerinin abartılı gibi olmadığını bildirmekte fayda var. Kendi adıma gözlemlerimi şöyle sıralayabilirim.
Kimsenin endişe etmesine gerek yok. KCK süreci kontrollü yönetiyor ve bombardımanın hiçbir etkisi yok. Üzücü olan sayıları azda olsa can kayıplarının yaşanıyor olmasıdır, sivillerin zarar görmesidir. Medyada kopartılan gürültüye kimsenin aldanmaması gerekiyor. TV ekranlarında söylenenler, gazete köşelerinde yazılanların tamamı yalandır. Bombardımanla birlikte özgür Kürt medyası dışında hiçbir gazeteci Medya Savunma Alanlarına gelmemiştir. MİT, AKP’nin psikolojik savaş karargâhlarında hazırlanan ve medyaya servis edilen haberler gerçek dışıdır. Medya Savunma Alanlarında hayat devam ediyor. Gerçekleri öğrenmek isteyen gazeteciler varsa buyursun gelsinler yaşananları yerinde görsünler. Vicdan da, ahlak da, basın yayın etiği de bunu gerektirir. Korkmasınlar, Kürt gerillaları, Kürt halkı gelenlerin can-mal güvenliği korur, misafir edeceklerine eminim.
‘AKP SAVAŞ İLANINI YENİLEMİŞTİR’
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Rıza Altun ise saldırıların seçim öncesi başladığına dikkat çekerek şunları söylüyor: ‘’Çözüm sürecini Önderliğimiz başlattı. Ancak karşı taraf hiçbir zaman samimi davranmadı. Sürekli süreci zehirleyecek adımlar attı. Seçim öncesi bizi savaşın içine çekecek saldırılarda bulundu. Ağrı, Ankara, Adana-Mersin saldırıları, son olarak Amed katliamı bunlardan sadece bazılarıydı. Aslında bize karşı savaşı seçim öncesi ilan etti. Seçim sonrası ise Önderliğimize tecrit uygulayarak, Rojava’ya saldırarak, Suruç katliamını yaparak, son olarak gerilla alanlarını bombalayarak savaş ilanını yenilemiştir.’’
Hükümet PKK’ye karşı neden savaş ilan etti sorusuna ise; “Birçok nedenin yanında asıl nedenin Erdoğan’ın 7 Haziran seçim sonuçlarını kabul etmemesi ve iktidarı bırakmak istememesi olarak açıklıyorlar. Erdoğan, Kürtlere savaş ilan ederek erken seçime gitmek ve tek başına AKP iktidarı çıkartmak istiyor. Kendi kişisel geleceği için ülkeyi felakete, ateşe atıyor” diye cevap veriyor.
‘DİRENECEĞİZ BOYUN EĞMEYECEĞİZ’
Peki ne yapacaksınız diye sorduğumda Sayın Karasu şunları söyledi:
‘’40 yılık mücadele deneğimi olan bir hareketiz. Bugüne kadar ne yaptığımız ortadadır. Direneceğiz ve boyun eğmeyeceğiz. Halkımıza çağrımız şudur: Saldırılar büyüktür. Saldırılar karşısında halkın serhildana kalması çağrısında bulunuyoruz. Yine demokrasi güçlerine mücadeleyi, direnişi büyütme çağrısı yapıyoruz.’’
Sayın Altun ise bombardımana değinerek ‘’beyhude çaba’’ diyor. 1983 yılında bugüne kadar Medya Savunma Alanları bombalanıyor. Peki ne oldu? her defasında ‘kökünü kazıdık’, sonlarını getirdik’, ‘bitirdik’ diyorlar. Bitenler kendileri oldu. Kenan Evren’in sonunu gördünüz, kepaze oldu. Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Necmettin Erbakan, Bülent Ecevit bunlarda sadece bazılarıdır. Kaç Genelkurmay Başkanı geldi gitti. Bu defada sonuç değişmeyecek biten Erdoğan ve temsil ettiği zihniyet olacak.
Sonuç olarak,  Kürtlere karşı ilan edilen savaş, Erdoğan ve çıkar çevrelerinin savaşıdır. Kürtler bu büyük saldırılar karşısında sert bir mücadele dönemine giriyor. KCK yetkilileri meşruiyeti olmayan AKP hükümetinin bu savaşı da kaybedeceğinden eminler. KCK’nin mücadeleyi büyüteceğiz, direnişi yükselteceğiz sözü neler yapacaklarını anlatmaya yetiyor. Mücadelenin, direnişin bundan sonra kentlerde kasabalarda, köylerde süreceğini söyleyebiliriz.
Peki savaşı önlemek için bir çıkış var mı?
Kandil’de edindiğim izlenime göre çıkış AKP’nin, Erdoğan’ın iktidardan düşmesi, saldırıların, tutuklamaların durdurulması, Sayın Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanması, Dolmabahçe mutabakatının hayata geçirilmesi ve demokrasinin inşa edilmesidir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder