Son bir haftalık gelişmeleri değerlendiren önde gelen Alman, Fransız ve Belçikalı basın organları, AKP’nin hedefinin Kürtler olduğunda hemfikirken, erken seçimlere ilişkin planlarına da dikkat çekiyorlar.
Bazı gazete ve dergilerde yer alan haber ve yorumlarda şu noktalar öne çıktı :
Le Monde: Le Monde gazetesinin İstanbul temsilcisi Marie Jégo tarafından kaleme alınan haberde, Türk ordusunun Güney Kürdistan’daki HPG hedeflerine saldırısına eş zamanlı olarak Rojava’da Zor Maghar köyüne de saldırıldığı bilgisi paylaşıldı. Kürdistan’da tansiyonun yükseldiği kaydedilen haberde, yine 22 kentteki operasyonlarda bin kadar kişinin gözaltına alındığı hatırlatıldı.
Türkiye’nin DAİŞ’e karşı tutumunda ‘180 derecelik bir dönüş’ yaptığı savunulan haberde, Türkiye’nin ABD ile DAİŞ’e karşı mücadelede anlaştığı ve bunun da iki önemli nedeni olduğu belirtildi. Bu nedenler ise, çetelerin Türkiye’ye sızma girişimi riski ile nükleer anlaşma sayesinde İran’ın tekrar bölgede sahneye geri dönmesi perspektifi olarak sıralandı.
‘90’LARA DÖNME RİSKİNE RAĞMEN KÖPRÜLERİ YAKMAYA HAZIRLAR’
Le Monde gazetesindeki haberde yapılan yorumda, gelinen aşamada hem Türk Devleti’nin hem de PKK’nin köprüleri atmaya hazır oldukları ve bunun da 1990’lı yıllardaki çatışmalara dönme riskine rağmen olduğu dile getirildi. Yorumda, çatışmaların artmasının Türkiye’nin ekonomik büyüme ve yatırıma ihtiyacının olduğu bir dönemde siyasi ve ekonomik maliyetinin olacağının altı çizildi.
7 HAZİRAN’DA KAYBETTİĞİ OYLARI GERİ ALMA ÇABASI
Le Monde, Türkiye’deki birçok analistin AKP’nin erken seçimlerde 7 Haziran’da kaybettiği oyları geri kazanmak için DAİŞ ve PKK ile savaşa girdiği görüşünde olduğunu da hatırlattı. Gazete, “Seçimlerdeki bu ani popülarite kaybı, 2002 yılından bu yana tüm seçimleri kazanan parti (AKP) için bir tokat gibi geldi” yorumunu da yaptı.
Humanité: Fransız Humanité gazetesinde Pierre Barbancey imzalı yorumda ise, ‘DAİŞ kisvesi altında Kürtler Erdoğan’ın gerçek hedefi’ başlığı kullanıldı. Türkiye’nin Suruç’ta 32 sosyalist gencin yaşamını yitirdiği katliam sonrasında DAİŞ’i bombalamasının ‘muhteşem bir zamanlama’ olarak niteleyen Barbancey, Başbakan Davutoğlu’nun da ‘kurtarıcı’ havasına girdiğini hatırlattı.
‘DEMEK Kİ DURUM (DAİŞ) ÖNCEDEN KONTROLLERİNDEYDİ’
Pierre Barbancey, DAİŞ’e yönelik bombardımanlar sonrasında Tayyip Erdoğan’ın ‘son birkaç günde yaşananlar durumun artık kontrol altında olmadığını gösteriyor’ sözlerine de dikkat çekti.
Bu sözlerin, DAİŞ’in daha önce AKP’nin ve Erdoğan’ın kontrolünde olduğu gerçeğinin itirafı olduğunu vurgulayan Barbancey, şöyle devam etti: “Üstelik, bahsedilen durum şu şekilde idi: Kobane’ye yönelik her türlü destek bloke edilirken, ‘İslam Devleti’ne katılmak üzere gelen ve sınırı geçen binlerce militan adayı, neredeyse resmi silah, cephane ve ağır malzeme geçişleri, trenle yardımlar ve nihayet Türk ordusunun DAİŞ elemanlarıyla ittifak yapması... Bir tür ‘made in Erdoğan kontrolü’.
Suruç katliamının MİT’in gözünden kaçmasının imkansız gibi olduğuna vurgu yapan Humanité yazarı, Ebu Hanzala kod adlı DAİŞ emiri Halis Bayancuk’un tutuklanmasına da değindi. Bayancuk’un geçtiğimiz yıl da gözaltına alındığını kaydeden Pierre Barbancey, “garip bir şekilde o dönemde yetkililer (Bayancuk) hakkında yeterli delil bulamadılar ve serbest bırakıldı” dedi.
HEDEF YPG’NİN BATIYA DOĞRU İLERLEYİŞİNİ ENGELLEMEK
Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birden fazla ‘bantta oynadığını’ yazan Barbancey, ABD ile üzerinde uzlaşıldığı iddia edilen ‘DAİŞ’ten arındırılmış bölge’ fikrine değindi. Barbancey, bunun gerçek hedefinin ise Kobane ile Afrin arasını birleştimek amacıyla hareket edecek YPG’nin batıya doğru ilerleyişini durdurmak olduğunu belirtti.
La Libre Belgique : Belçika’da yayın yapan La Libre Belgique gazetesinde yer alan haberin başlığı ise ‘Ankara nihayet angaje olmak için gereken bahaneyi buldu’ oldu. Gazete, Uluslararası Kriz ve Çatışma Araştırmaları Merkezi (UCL) uzmanlarından Vincent Eiffling ile yaptığı görüşmede, Türkiye’nin DAİŞ’e karşı ‘tavır değişikliği’ üzerine duruldu.
ANKARA’YA YÖNELİK ÇATIŞMA UYARILARI
Frankfurter Rundschau: Almanya’da yayınlanan ve iktidardaki Sosyal Demokrat Parti (SPD)’ye yakınlığıyla bilinen Frankfurter Rundschau gazetesindeki haberde ise, Türkiye’nin PKK’ye yönelik saldırıları ile Alman hükümeti ve NATO Genel Sekreteri’nin tavrına yer verildi.
Alman hükümetinin DAİŞ’e karşı müdahalede Türkiye’nin NATO desteği aradığını hatırlatan Rundschau, hükümet sözcüsü Georg Streiter’in sözlerine dikkat çekildi. Streiter, üye ülkelerden birinin saldırıya uğraması halinde ortak müdahaleyi öngören ‘Casus foederis’ ilkesi için “çok uzak bir ihtimal” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Gazete ayrıca NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in Türk Başbakanı Davutoğlu’yla yaptığı görüşmede çözüm sürecinin tehlikeye atılmaması ve PKK’ye karşı saldırıların ‘orantılı’ olması gerektiğine yönelik sözlerini de satırlarına taşıdı.
Stern: Stern dergisinde yer alan kısa haberde de, NATO Genel Sekreteri’nin sözlerinin öne çıkarılması dikkat çekti. Haberde, “Türkiye’nin Kürt örgütü PKK üslerine yaptığı hava saldırılarından sonra Ankara’ya yönelik çatışmaların artması yönündeki uyarılar artıyor” denildi.
NATO Genel Sekreteri’nin Davutoğlu’na yönelik uyarılarını buna delil gösteren Stern, Türkiye tarafından PKK’ye karşı alınan önlemlerin orantılı olması gerektiğini söylediğini kaydetti.
OPERASYONLARDA DAİŞ’TEN ZİYADE KÜRTLER TUTUKLANIYOR
Neues Deutschland: Sosyalist çizgideki Alman gazetesi Neues Deutschland’da yayınlanan haberde ise, Türkiye’nin DAİŞ’e parallel olarak PKK’ye saldırdığı ve yüzlerce kişiyi gözaltına alacak şekilde operasyonlar düzenlediğini bildirdi. Gözaltına alınanların büyük bir kısmının DAİŞ’li olmadığının altının çizildiği haberde, Kürt güçlerin DAİŞ’e karşı savaşta en etkili ve angaje savaşçılar olduğu hatırlatıldı.
Haberde, Kürtlerin bu duruşuna karşılık, Ankara’daki hükümetin ise endirekt bile olsa DAİŞ teröristlerini desteklemesinden dolayı eleştirilerin hedefinde olduğu kaydedildi.
Neues Deutschland da, Türkiye’nin süreci bitirmemesi için Başbakan Angela Merkel ile Savunma Bakanı Ursula von der Leyen’in yaptığı uyarılara yer verdi.
‘ERDOĞAN ÇÖZÜMLE ARASINA MESAFE KOYDUĞU İÇİN DE...
FAZ: Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) gazetesinde Rainer Hermann imzalı haberde ise, son bir hafta yaşananlar sıralanırken, Kürtler ile Türkiye yönetimi arasındaki şiddet ve gerginliğin yükseldiğine dikkat çekildi. Kürt sorununun barışçıl çözümünün yeniden ‘ulaşılması zor’ olduğunu kaydeden Hermann, “bu da, Cumhurbaşkanı Erdoğan (çözümle) arasına mesafe koyduğu için oluyor” diye yazdı.
Ahmet Davutoğlu’nun PYD’ye yönelik tehditlerine değinilen FAZ haberinde, AKP liderinin sözlerinde Ankara’nın Kürtlerin sınırın öte yanındaki tüm koridoru (Afrin-Kobane arası) ele geçirmesinden duyduğu korkunun hissedildiği vurgulandı. Haberde, YPG’nin Sirrin kasabasını özgürleştirerek Afrin-Kobane arasını birleştirme hedefinde bir adım ileri gittiğinin de altı çizildi.
Rainer Hermann’ın kaleme aldığı yazıda PKK’nin demokratik özerklik çizgisinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından geliştirilmesi ve bu sistemin içeriğine geniş yer verilirken, bu sayede Türkiye ile 2005 yılından itibaren muhatap olunduğu belirtildi. Hermann, AKP hükümetinin son günlerdeki politikalarıyla bugüne kadar PKK ve Öcalan ile birlikte kat ettiği aşamaları kolayca riske ettiğine de parmak bastı.
ANKARA KÜRTLERE DAHA RAHAT VURMAK İÇİN DAİŞ’E MÜDAHALE ‘KARARI’ ALDI
Slate: Amerikan Slate dergisinin Fransızca versiyonunda yer alan haberde ise, Ankara’nın DAİŞ’e savaş açma kararıyla, ‘gerçek düşmanı’ olan ‘PKK Kürtlerine’ karşı daha rahat vurmayı hedeflediği vurgulandı.
Türkiye’nin daha önce takındığı rahat tutumun DAİŞ’in kendi topraklarında da yükselmesine imkan sunduğu belirtilen haberde, Fransız siyaset bilimcisi Jean Marcou’nun değerlendirmelerine yer verildi. Marcou, DAİŞ ve PKK’ye aynı anda saldırmanın bir yandan milliyetçi seçmeni, bir yandan da Suruç katliamı sonrası protestolar düzenleyen (Kürtler, Demokratlar vs.) kesimleri memnun etmeyi amaçladığını kaydetti.
Fransız siyaset bilimci, AKP hükümetinin saldırılarının uluslararası siyasetten ziyade iç siyasete dönük adımlar olduğunu ve hem milliyetçi hem de Kürt seçmeni geri kazanmayı hedeflediğine dikkat çekti.
AKP ERKEN SEÇİMLER İÇİN GÜVENLİK KARTI’NI OYNAYACAK
AKP’nin sürekli belirsiz ve kestirilemeyen bir siyaset izlediğini vurgulayan Marcou, Kobane’ye yönelik saldırı esnasında bir yandan YPG’ye karşı tavrı, diğer yandan da peşmergeye geçiş izni verdiğini hatırlattı. Marcou, bunun da yine ‘milliyetçi Türkleri ikna ile Kürt seçmeninin olduğunu da unutmama’ şeklindeki politikanın sonucu olduğunu hatırlattı.
Jean Marcou, AKP’nin hedefinin erken seçimlere giderek, aynı anda da kendisini ‘terörizme karşı ülke topraklarını koruyan güç’ olarak göstermek istediğinin de altını çizdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder