16 Mart 2015 Pazartesi

Soykırım Asuri-Süryanileri 100'ncü yılda Habur'da yakaladı

ALİ GÜLER/BRÜKSEL
DAİŞ çetelerinin Irak ve Suriye'deAsuri-Süryanilere yönelik saldırı ve katliamlarla tekrardan soykırımı gündeme getirdi. Seyfo Center Başkanı Sabri Atman, halklarının üzerinde yapılan soykırımın 100'ncü yılında aynı tehlike devam ettiğini belirterek, uluslararası güçleri sessiz kalmakla eleştirdi.



Mezopotamya ve Bethnahrin'in en eski ve kadim halkı Asuri-Süryaniler, 21'nci yüz yılda yok olmayla karşı karşıya. Tarihte imparatorluklara ve uygarlıklara ev sahipliği yapmış bu kadim halk, bugün sınırlı bir sayıyla dünyanın dört bir yanında varlık yaşamı sürdürüyor. "Irak'ta,400 bin, Suriye'de 100 bin, Türkiye'de 20 bin Lübnan'da 50 bin yaşıyor." Bu sözler, Seyfo Center Başkanı Sabri Atman'a ait. Bu Asuri-Süryanilerin içerisinde bulunduğu durumu çok net bir şekilde gösteriyor. DAİŞ'in Habur'daki Asuri köylerine yönelik saldırıyı Sabri Atman, Asuri-Süryani halkına yönelik 1915 yılında yapılan soykırımının üzerinden 100 geçmesine rağmen hala aynı tehlike devam ettiğinin işareti olduğunu vurguladı. DAİŞ saldırılarının arkasında Türkiye olduğunu belirten Atman," Habur'daki Asuriler, 1915 yılındaki soykırımında kaçan insanlardır. Bu çeteler bütün gücünü AKP yönetimi ve politikalarından alıyor"dedi. Sabri Atman, Türkiye'nin 1915 yılı soykırımı kabul etmek zorunda kalacağını belirterek, bunun mücadelesini vereceklerini söyledi. Seyfo Center Başkanı Sabri Atman ile 1915 soykırımı ve günümüzde Asuri-Süryani halkının içerisinde bulunduğu durumunu konuştuk.  
'SOYKIRIM DEVAM EDİYOR'
Seyfo Soykırımı 100 yılında. Ancak Asuri-Süryanilere yönelik hala soykırım tehlikesi sürüyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?
Bundan 100 yıl önce Türkiye'de, Asuri-Süryani, Ermeni ve Êzîdîlere yönelik yapılan soykırımı konuşuyorduk. Fakat bugünde  farklı biçimlerle halkımıza yönelik soykırım devam ediyor.  Irak'ta Saddam Hüseyin'in çöküşünden sonra Asuri ve Êzîdîlere yönelik etnik temizlik soykırımı başladı. Büyük ölçüde Asuriler-Süryani, Irak'ın dışına kaçtı. Burada sadece insanlar, ölmedi. 5-6 bin yıl öncesine dayanan kültürel değerlerde yok edildi. DAİŞ denen karanlık ve insanlık dışı çeteler, sadece insanları değil, onların bütün kültürel değerlerine de saldırıyor. Kültürel bir soykırımda yaşanıyor. En son Habur nehiri çevresinde bulunan Asuri-Süryani köylerine saldırdılar. 400 civarında insanı kaçırdılar. Çok sayıda kişiyi de katlettiler. Bu bir etnik temizlik hareketidir. Bir soykırımdır, devamıdır. Eğer Habur nehiri çevresinde yaşayan Asuri-Süryanilerin tarihine baktığımızda bunun neden tarihi soykırım olduğunu çok rahatlıkla görebiliriz.
Nasıl?
Habur nehri çevresinde yaşayan Asuri-Süryaniler,1915 yılında yapılan soykırımdan dolayı Hakkari bölgesinden kaçarak, Irak'ın Simele kentine yerleştiler. Burada 7 Ağustos 1933 yılında, bir katliamla karşı karşıya kaldılar. Bu katliamda da  7 bin Asuri-Süryani, katledildi. Kurtulanlarda oradan da kaçıp Habur nehiri civarındaki köylere yerleşti. İşte bugün burada yaşayan Asuriler-Süryaniler, bu her iki katliamdan kaçanlardır. Halkımız gittiği her yerde soykırımla karşılaşıyor. Soykırım adeta peşlerini bırakmıyor. En son Habur nehiri çevresindeki köylerde yakaladı. Hala yüzlercesi DAİŞ'in elinde. Halkımız tedirgin.
'ASURİ-SÜRYANİLER İÇİN YAŞAM KOŞULLARI KALMAMIŞTIR'
Şu anda Ortadoğu'da ne kadar Asuri-Süryani yaşıyor?
Irak'ta 400 bin, Suriye'de 100'nin üzerinde, Türkiye'de 20 bin ve Lübnan'da ise 50 bin Asuri-Süryani yaşıyor.
Bunlar hangi koşullarda yaşıyor?
Hıristiyanlar için Ortadoğu'nda yaşam koşulları kalmamıştır. Bugün büyük güçler Ortadoğu'da çatışıyor. Sayıları az olan halklarda katlediliyor. Bir insanlık kültürü yok ediliyor. Ninova ve Musul'da olan bunlar. Tarihi değerler, kültürler baltalanarak, yok edildi. Asuri-Süryaniler için de yaşam koşulları kalmamıştır. Bundan dolayı şuanda yüz binlerce Asuri-Süryani, Ürdün'deki mülteci kamplarında zor koşullarda yaşıyor.
Peki buradaki amaç ne?  
Bu büyük güçlerin pay savaşıdır. Amerika'nın Irak'taki politikası şudur; Sünni, Şii ve Kürtler için statü kazanılmasıdır. Ama bu fotoğrafta diğer gruplara yer görünmüyor. Hıristiyanlar ve Asuri-Süryaniler çıkarlarına hizmet edemediği için bu fotoğrafta yer alamıyorlar. Buda Asuri-Süryanilerin işini zorlaştırıyor. Kendilerini farklı bir şekilde kabul etmeleri gerekiyor. Bunun içinde, Kürtler, Şii ve uygar Sünnilerle hareket etmeleri çok önemli. Bu yolla varlıkları da garanti altın almış olurlar. Yoksa aksi taktirde halkımıza kaçmak kalıyor.
'ROJAVA BİR ÖRNEKTİR'
Şu anda Rojava'nın Cizire Kantonunda Asuri-Süryaniler yönetimde yar alıyor. Süryanice belki dünyada ilk kez resmi bir dil olarak kullanıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Rojava'da Asuri-Süryani varlığının kabul edilmesi çok önemlidir. Oradaki  ezilen halklarla birlikte hareket etmeleri güven içerisinde orada kalmalarını sağlıyor. Aksi taktirde oradan kaçmak zorunda kalacaklardı. Bence sayın Abdullah Öcalan'ın Ortadoğu için önerdiği demokratik konfederalizm geliştirme mücadelesi hızlandırılmalı. Bölgede bütün dinler,  diller ve kültürler kendilerini ifade etmeliler. Rojava bunun için önemli bir örnektir.
'DAİŞ'İN ARKASINDA TÜRKİYE VAR'
Sizce DAİŞ'in arkasında güçler var mı?
Eğer arkasında bazı güçler olmasaydı, bu kadar rahat hereket etmez ve büyümezlerdi. Bana göre arkasındaki güçlerden bir tanesi de Türkiye'yedir. Eğer Türkiye, destek sunmasaydı bence bu boyutta katliam yapamazlardı. AKP yönetimi bunu açık açık destekliyor. Bundan dolayı da Asuri-Süryaniler, Türk devletine karşı öfkeliler.
Türkiye'den söz açılmışken bu yıl Seyfo Soykırımı'nın 100'ncü yılıdır...
Üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen Türkiye, hala  Ermeni, Asuri-Süryani, Êzîdî ve Rumlara yönelik yaptığı soykırımı, inkar ediyor. Soykırımcı zihniyet ve mentalite devam var. Bu zihniyet Kürtleri'de inkar ediyor. Ama bütün halklar ve kamuoyu her gün Ermeni ve Asuri-Süryani katliamını dillendiriyor. Bu olumlu bir gelişme.
Asuri-Süryaniler 100'ncü yılında Soykırımın kabul edilmesi için neler yapacak?
Süryani Ortodoks patriği bütün kiliselere bir genelge gönderdi. Bu genelgede, dünya genelinde başta lobi çalışması olmak üzere eylem, anma etkinliklerinin her tarafa yapılması çağrısı var. Bizde Seyfo Center olarak dünyanın bir çok ülkesinde bulunan Asuri-Süryani kurumlarına, Soykırımın 100'ncü yılında etkinlik, yürüyüş ve konferansların yapılması çağrısını yineliyoruz. Şuanda bir çok yerde bu hazırlıklar devam ediyor. Diğer taraftanda bir çok ülkede Seyfo Anıtı'nı dikmeye devam ediyoruz. 24 Nisan'da başta Ermeni ve Asuri-Süryaniler olmak üzere Paris'te 200 bin kişinin katılımıyla bir yürüyüş gerçekleşecek. Türkiye soykırımı kabul edene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
'SESSİZ KALINMAMALI'
Asuri-Süryanilerin içerisinde bulunduğu bu durumda diyasporadaki kurumlarınızın payı yok mu?
Anavatanlarından dünyanın birçok ülkesine sürgün edilmiş, bir halk gerçekliği var. Geldikleri ülkelerde ise benzer sorunlarla karşılaşmışlar. Asimilasyon, kültürlerinden uzaklaşma ve benzeri uygulamalar, bunların başından geliyor. Fakat buna rağmen 120 bin civarında Asuri- Süryani'nin yaşadığı İsveç'te kurumlarımız oldukça aktif. Parlamentoda milletvekillerimiz, belediyelerde temsilcilerimiz var. Kurumlarımız eylemler içerisinde. Yine Almanya'da benzer protesto ve gösteriler söz konusu. Bu son zamanlarda Asuri-Süryaniler, ciddi hareketlilik içerisinde. Ama bütün bunlara buna rağmen büyük eksiklikler var. Daha çok örgütlenmeli, lobi çalışması yapmalıyız.  
Uluslarası devlet ve güçlerden beklentileriniz nedir?
Suriye ve Irak'ta yapılan soykırım sadece Asuri-Süryanileri ilgilendirmiyor. Çünkü soykırım bir insanlık suçudur. Dolayısıyla dünyadaki büyük güçler seyirci kalmamalı. Avrupa ve Amerika yetkilileri, güzel sözler sarf edeceğine bir an önce harekete geçmeli. Ellerini çabuk tutmalılar. Orada insanlık katlediliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder