16 Mart 2015 Pazartesi

PKK Halepçe'ye de yanıttır

TAMARA ASMİN
ANF/BEHDİNAN
Halepçe Katliamı'nın 27. yıldönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan YJA-STAR Komutanlarından Jîndar Çayan, "Halepçe Katliamı, sadece Kürt halkı şahsında geliştirilen bir katliam değildir. Çünkü nerede özgürlüğü için başkaldıran bir halk varsa orada bir soykırım baş göstermiştir" dedi.



İran-Irak Savaşı sırasında Saddam Hüseyin yönetimi tarafından 16 Mart 1988'de zehirli gaz taşıyan sekiz MİG-23 uçağıyla Halepçe kasabasına bombardıman düzenlendi. Halepçe sakinleri, İran askerleri ve Pêşmergelerle birlikte beş binden fazla insan öldü, yedi binden fazla insan yaralandı. Katliamın 27. yıldönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan YJA-STAR komutanlarından Jîndar Çayan, Halepçe şehitlerini anarak sözlerine başladı. Çayan, bu katliamların soykırım düzeyinde gerçekleştiğini ve unutulmayacak katliamlar olduğunu söyledi. Çayan, "Halepçe ne başlangıç, ne de bir sondu. Şayet eril aklın sahip olduğu bu tehlikeli zihniyete karşı mücadele verilmezse halklar, hep bu tür katliamlardan geçecekler" diye konuştu.
SOYKIRIM DÜZEYİNDE BİR KATLİAM
"Bu katliam soykırım düzeyinde gerçekleşen bir katliamdır" diyen Çayan, binlerce insanın yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Halepçe Katliamı'nın, unutulmayacak bir katliam olduğunu dile getiren Çayan, devamla şunları ifade etti: "Halepçe Katliamı'nın bazı fotoğraf kareleri var, o kareleri hiç unutmamak lazım. O fotoğraf karelerinden insan sadece bir tanesini bile belleğinde bulundurursa, özellikle halkların geliştirmiş oldukları mücadelelere karşı vicdani olarak yaklaşım, çok yoğun bir şekilde devam eder. Yaşanmış acıları hiçbir zaman unutmamak gerekir. Zira bu tür katliamlar unutulmaz."
Halepçe Katliamı'nın sadece Kürt halkına yönelik olmadığını, nerede özgürlüğü için başkaldıran bir halk varsa orada bir soykırımın baş gösterdiğini belirten Çayan, katliamlardan Yahudiler, Ermeniler, Süryaniler ve diğer birçok halkın da geçtiğini dile getirdi. Çayan, bu katliamların seri biçimde gerçekleştirildiğini, Halepçe, Maraş, Dêrsim, Sivas'ın sadece birkaç örnek olduğunu belirtti.
DEVLET VE İKTİDAR ZİHNİYETLİDİR
Halepçe Katliamı'nın sadece bir halka karşı değil insanlığa ve doğaya karşı acımasızca yapıldığına dikkat çeken Çayan, günümüz Halepçe'sinde doğada bir canlılığın kalmadığını, yıllardan beri bu topraklar üzerinde yaşamını sürdüren halkın artık verim alamadığını belirtti. Çayan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Halepçe, geride kalan hiçbir canlıya bir verim sunamayan yanmış bir kara parçasıdır. Geleceğin umudu olan çocuklar, henüz hiçbir durumun farkında değillerken bakışları havada asılı kalıyor, cansız bedenleri geleceğin trajik bir gerçekliği olarak üst üste isimsizce toprağa diziliyor. Onun için ben sadece Kürt halkına yönelik bir saldırı olarak değerlendirmiyorum. Sadece 1988 yılında gerçekleşen bir kırım da değildir. Günümüzde bile o süreçten dolayı sakat kalan insanlar var. Hala o doğa üzerinde büyüyen birçok insanda katliamın etkileri çok yoğun bir şekilde görülüyor. Bu ve benzeri katliamları gerçekleştiren zihniyet lanetlenmeli, buna karşı güçlü bir savaş verilmelidir. Devlet ve iktidar olgusunu çok iyi çözümlemek gerekir. Çünkü katliamlar, hep bu zihniyetin ürünüdür. İktidar olgusu devlete ne kadar güçlü hizmet ederse birçok halka karşı katliamlar gerçekleştirilir. Yani Halepçe ne başlangıçtı, ne de sondu. Şayet eril aklın sahip olduğu bu tehlikeli zihniyete karşı mücadele verilmezse halklar hep bu tür katliamlardan geçecekler."
Katliamların en güçlü bastırma yöntemleri olduğunu ifade eden Çayan, aynı dönemde Körfez Savaşı'nın yaşandığını, El-Enfal Harekatı'nın şiddetlendirildiğini ve Ortadoğu'da yoğun bir karmaşanın yaşandığını söyledi.
PKK hareketinin gelişmesiyle birlikte Kuzey ve Güney sahalarında Kürtlerin yoğun bir şekilde örgütlenmeye başladıklarını da hatırlatan Çayan, "Karmaşanın yoğun olarak yaşandığı böylesi bir süreçte, Kürtler en örgütlü güçtür. Bunun için Kürtlere yönelik bir saldırı söz konusuydu. Halepçe Katliamı tesadüfen gerçekleşmedi. Kürtlerin geliştirdikleri mücadeleleri ile alternatif bir sistem olma durumunu göz önünde bulundurdular ve gittikçe büyüyen örgütlülüğü ortadan kaldırmak için bastırma yöntemini kullandılar. PKK, Halepçe'deki katliama da, bütün katliamlara da yanıttır" dedi.
ŞENGAL HALEPÇE’NİN DEVAMI
Yakın dönemde gerçekleşen katliamlara da değinen Çayan, Şengal Katliamı'nı Halepçe'den kopuk ele almadığını, daha öncesinde de Êzîdî Kürtlerin hedef olarak seçildiğini söyledi.  Şengal'in Halepçe'nin devamı olduğunu belirten Çayan, iktidar güçlerinin Ortadoğu üzerindeki amaçlarını Büyük Ortadoğu Projesi'yle gerçekleştirmek, bunda da DAİŞ desteğiyle sonuç almak istediklerine vurgu yaptı. Şengal'in hedef seçilme sebebinin Êzîdîlerin doğallığında sistem karşıtı olmaları, yani devlet sistemini kabullenmemeleri ve coğrafi olarak Güney ve Rojava arasında kalan bir bölgede yaşamalarından kaynaklı olduğunu söyleyen Çayan, Şengal'in kendi özgünlüklerinin olduğunu belirtti.
ŞENGAL DİRENİŞİ İNSANLIK DİRENİŞİDİR
Kürt halkının direnişini halkların direnişi olarak değerlendirdiğini, Şengal ve Kobanê'de açığa çıkan direnişin sistem karşıtı kesimlerin örgütlenme zeminini daha fazla yoğunlaştırdığını dile getiren Çayan, insanlık karşıtı bir örgütlenme olan DAİŞ'e karşı büyük bir insanlık direnişi veren PKK'nin müdahalesiyle Şengal halkının politik bir düzeye kavuştuğunu, bunun da bir uyanış anlamını taşıdığını belirtti. Çayan, gerçekleşen direnişin sadece Êzîdî halkında olmadığını, bütün kamuoyunda bir uyanışın gerçekleştiğini ifade etti.
KOBANÊ DİRENİŞİ EVRENSELLEŞTİ
Çayan, son dönemlerde gelişen katılımların direnişlerin meyvesi olduğunu, insanlık direnişine yönelik büyük bir uyanışın olduğunu belirtti. Çayan, aynı zamanda bunun da devlet sistemine karşı bir örgütlenme biçimi olduğuna vurgu yaptı. Çayan devamla şunları dile getirdi: "Örneğin Kobanê Direnişi'ni sahiplenmek için hemen hemen her yerde eylemler oldu. Bu çok olumlu bir gelişmedir. Özellikle kadın boyutunda feminist örgütlenmelerden tutalım, egemen sisteme karşı rahatsızlığı olan bütün kesimlerde çok yoğun bir örgütlenme gelişti. Kadın katliamlarına karşı geliştirilen eylemler de örgütlü gücünü bu direnişten alıyor."
Kadın özgürlük hareketi olarak her halkın kendi gerçekliği ve kültürü ile iç içe yaşaması gerektiğini göz ardı etmeden bunun örgütlülüğünü çok yoğun bir şekilde geliştirdiklerine vurgu yapan Çayan, son olarak bu katliamlara karşı verebilecekleri en iyi cevabın örgütlenme gücünü oluşturmak olduğunu söyledi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder