Komalên Civan Koordinasyonu, “Şex Saidlerin ve Seyit Rızaların neslinden gelen Kürt Gençliği geçmişte nasıl olduysa bugünde direnecek, Kürdistan’da işgalciler yenilene ve sömürgecilik tükenene kadar direnişi yükseltecektir” dedi.
Yazılı bir açıklama yapan Komalên Civan Koordinasyonu 24 Temmuz 2015 tarihinden bu yana Kürdistan’da faşist Türk devletinin uluslararası sözleşmeleri ve savaş hukukunu sınırsız bir biçimde çiğneyerek başlatmış olduğu insanlık dışı saldırıların şiddetiyle devam ettiğini belirtti.
15 Şubat 1925’ten bu yana zaten sürekli bir biçimde farklı adlar altında Kuzey Kürdistan’da sıkıyönetim uygulayan sömürgeci Türk rejiminin Temmuz ayından bu yana Güney Kürdistan’ı da kapsayacak bir biçimde topyekün savaş konsepti çerçevesinde sıkıyönetim dönemleri de dahil olmak üzere, 1990’lı yılları da aşan bir boyutta Kürdistan’ın kent, köy ve kasabalarını da kapsayan, Kürdistan’da sömürgeciliği yeniden inşa etmek maksadı taşıyan saldırılarını tırmandırarak sürdürdüğünü kaydetti.
“Sömürgeci Türkiye rejimi günlerce sivil halkı evlerine hapsederek sokağa çıkma yasağı uygulamakta, bugüne kadar onlarca masum sivili katlederek gerçek niyet ve amacını açıkça ortaya koymuştur. Kürdistan halkı yıllardır barışçıl ve demokratik temelde Kürt sorununa çözüm talebini parlamenter sistem içerisinde dillendirmesine rağmen, Kürdistan’a barışın gelmesini özlemle bekleyen sivil halka dönük son iki aydır en vahşi ve insan onurunu ayaklar altına alan saldırılar içerisine girmiştir” diyen Komalên Civan Koordinasyonu Kürt halkının cenazelerine bile tahammül edilmediğini, Kürt gençlerinin cenazelerinin sınırlarda günlerce bekletildiği, devlet şiddeti var olduğu için Cizre’de çocukların cenazelerini günlerce sokaklarda saldıramadığını vurguladı.
Kürt halkının Türkiye anayasasına göre seçilmiş milletvekillerinin kendi şehirlerine bile giremediğini kaydeden Komalên Civan Koordinasyonu, “Kürdistan’da vûku bulan bu saldırıların yanında Türkiye metropollerinde ve şehirlerinde faşist çeteler ve özel savaş güçleri 7 Haziran’da açığa çıkan demokratik zaferin sonucuna olan tahammülsüzlüklerinin sonucu olarak Kürt halkının işyerlerine, evlerine, araçlarına saldırmakta, masum insanlar linç edilmektedir.
Bu saldırılar ile birlikte Önder Apo ile Nisan ayından bu yana hiçbir görüşme yapılamamakta, İmralı zindanından hiçbir haber alınamamaktadır. Önder Apo’nun İmralı koşuları uluslararası sözleşmelerle teminat altına alındığı halde 27 Temmuz 2011 den bu yana tek bir avukat görüşüne izin verilmemektedir.
Şüphesiz yurtsever ve devrimci Kürdistan gençliği de bu saldırılara karşı canlı bir varlığın göstereceği en tabii refleksi göstererek nerede sömürgeci saldırı varsa, can çekişen işgalcilik nerede halka zulmü reva görüyorsa o alanda, nefsi müdafaa hakkını kullanarak direnişini görkemli bir biçimde sürdürmektedir. Hiç kimse, Kürt gençliğinin en doğal hakkı olan Kürdistan toplumunun yaşamını ve varlığını korumak amacıyla başlattığı direniş tutumundan vazgeçmesini bekleyemez. Ve beklememelidir. Biz Kürdistan gençliği olarak asla savaşı sorunların çözümünde temel bir yöntem olarak görmedik her zaman müzakere ile sorunların çözülmesine katkıda bulunduk. Ancak sömürgeci ve faşist rejimin Kürdistan toplumuna ve gençliğine dayattığı ise her zaman teslimiyet ve boyun eğmeyi dayatmak olmuştur” dedi.
Kuşkusuz Ankara’da Saray’da kurulan yeni gladionun Kürdistan halkının teslim olmasını hevesleyebileceğini, ancak sonlarının hüsran olacağını belirtti. Şex Saidlerin ve Seyit Rızaların neslinden gelen Kürt gençliğinin geçmişte nasıl olduysa bugün de direneceğini kaydeden Komalên Civan Koordinasyonu şunları belirtti: “Kürdistan’da işgalciler yenilene ve sömürgecilik tükenene kadar direnişi yükseltecektir. Gün Kürdistan’da direnme, direniş saflarını büyüterek öz yönetim ilan edilen alanları savunma günüdür. Gün vakit kaybetmeksizin can çekişmekte olan sömürgeciliğe karşı direniş alanlarına akma günüdür. Bu temelde Kürdistan gençliği varlığını koruma ve özgürlüğünü kazanma amacıyla akın akın gerilla saflarına akmalıdır. Tek bir genç bile öz savunmasız kalmamalı ve öz savunma ekseninde direniş cephelerine gitmelidir.
Kürdistan’da yaşamak her zaman direnmek olmuştur. Kobanê’de direnerek kazanan mazlum Kürt halkı Cizre, Silopi, Gever ve Suriçi’den başlayarak Şehit Êriş ve Gelhat yoldaşlarımızın izinden giderek direnecek ve faşistleri Kürdistan topraklarından söküp atacaktır. Erişlerin ve Gelhatların kanını akıttığı sokaklarda öz yönetim ve öz savunma kazanacak ve Önderliğimizle birlikte Kürdistan halkıda sonsuza dek özgürleşecektir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder