16 Eylül 2015 Çarşamba

İsveç Sosyal Demokratları: Türkiye savaşa son vermeli ve yeniden masaya dönmeli

Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de incelemelerde bulunan İsveç heyeti, Türk hükümetine savaşa son vermesi ve yeniden müzakerelere dönme çağrısı yapıyor ve “Türkiye’nin saldırı ve bombalamaları Kürtlere değil, IŞİD’e yönelik olmalı” diyorlar.


Geçtiğimiz hafta İsveç’ten aralarında Sosyal Demokrat İşçi Partisi milletvekilleri ve Olof Palme Merkezi yöneticilerinin bulunduğu 9 kişiden oluşan bir heyet, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ı ziyaret ederek HDP, CHP, hükümet, belediyeler ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle görüşmeler yaptı.
Heyet, HDP yöneticilerinin yanı sıra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın da bulunduğu politikacılarla da Türkiye ve Kürdistan’daki son gelişmeleri konuştu.
Heyet içerisinde yer alan Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin Kürt Milletvekilleri Lawen Redar ve Serkan Köse Türkiye ve Kürdistan’da yaptıkları temeslar sırasında edindikleri izlenimleri bizlerle paylaştı.
Lawen Redar, kendilerinin Türkiye ve Kürdistan’da bulundukları zaman içinde durumun daha sakin olduğunu ancak durumun daha sonra giderek daha kötüleştiğini ve savaşın tırmandığını belirterek şunları söyledi.
“Eğer biz oradayken şimdiki gibi şiddet ve ölümler olmuş olsaydı savaşa karşı tutumumuzu daha net cümlelerle ortaya koyardık. Biz her zaman şiddetin azaltılması ve son bulmasını umut ve talep ettik. PKK ve Türk Hükümeti’nin yeniden masaya dönmesini ve barış müzakerelerini sürdürmelerini istedik. İlk önce Ankara’ya gittik ve olanları hükümet yetkililerinden ve siyasi partilerden öğrenmeye çalıştık. Daha sonra da Kürdistan’a giderek olanları yerinde görmeyi istedik.”
MÜZAKERELERİN BAŞLAMASI İÇİN İSVEÇ HÜKÜMETİ ARACILIK YAPABİLİR
Amed’de de HDP, belediye ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldiklerini söyleyen Redar, Sur Belediye yöneticileriyle tutuklandıkları için görüşme imkanları bulamadıklarını söyledi. Amed Belediyesi’nin sorumluluğunda olan Êzîdîlerin kaldığı bir kampı da ziyaret ettiklerini belirten Redar, Amed’deki izlenimlerini “Biz görüştüğümüz kişilere savaşın başlamasını nasıl karşıladıklarını sorduk ve savaş karşısındaki tutumumuzu çok net bir biçimde ortaya koyduk. Yeniden müzakerelere başlanması için İsveç Hükümeti’nin girişimde bulunabileceğini dile getirdik. CHP Genel Başkanı Kılıçtaroğlu ve Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu  savaşın yeniden başlamasının kendilerini kaygılandırdığını, anti-demokratik uygulamaların, medya ve sosyal medya üzerindeki baskıların arttığını, yolsuzlukların devam etmekte olduğunu söylediler” cümleleriyle dile getirdi.
CHP’nin Kürt sorununun barışcıl bir biçimde çözülmesi için parlamento bünyesinde bir komite kurulmasını istediğini ama bu isteğin AKP tarafından reddedildiğini söylediklerini belirten Redar, CHP yöneticilerinin HDP’ye yönelik olumlu tutumlarının kendilerini şaşırttığını söyledi.
İsveç’e döndükten sonra HDP ve Kürtlere yönelik yoğun ırkçı saldırılar olduğunu medyadan izlediklerini söyleyen Redar, “Olanlar çok ciddi ve hiç bir biçimde kabul edilemez. İnsanlar demokratik bir ülkede korkmadan ve insan onuruna yaraşır bir ücret alarak yaşamalı. Eğer bunlar olmuyorsa ve kimliğinden dolayı insanlar saldırıya uğruyorsa bu demokraside çok ciddi eksiklikler olduğunu gösterir. HDP demokratik ve çok başarılı seçim kampanyası yürüten reformist bir parti. Savaşın durdurulması ve demokratik hakların sağlanmesı için olağanüstü çaba gösteriyor. Her türlü şiddete karşı çıkıyor. HDP Ortadoğu’nun en ilerici partisidir. Eşbaşkanlık sistemi, kadın kotası, diğer azınlık ve eşcinsellerin haklarının savunulması  gibi uygulamaları diğer partilerde göremiyoruz. HDP sadece Kürtlerin değil Türkiye ve Kürdistan’da yaşayan tüm azınlıkların ve ezilenlerin haklarını savunuyor” diyor.
“Ülkenin kaynaklarının adil bir şekilde dağıtılması gerekir. Sadece batıda bulunan yerleşim birimlerine değil Kürdistan’a da ekonomik yatırım yapılmalı” diyen Redar, AKP iktidarının Kürdistan’daki olağanüstü hal uygulamaları ve sokağa çıkma yasaklarına şu cümlelerle eleştiriler yöneltiyor.
WALLSTRÖM, DEMİRTAŞ’LA SÜREKLİ İLİŞKİ HALİNDEYDİ
“Biz parti olarak bu uygulamalara karşı olduğumuzu açıkca dile getirdik. Dışişleri Bakanımız Margot Wallström, HDP Heyeti Cizre’ye yürüyüş yaparken sürekli olarak Selahattin Demirtaş ile ilişki halindeydi. Gelişmeleri yakından izledi. Türk Dışişleri Bakanına da olanların kabul edilemez olduğunu iletti ve be düşüncelerini medyayla da paylaştı. İsveç Cizre ve Sur’a yönelik ablukaları ve sokağa çıkma yasaklarını tamamen kabul edilmez olarak niteliyor. Wallström, savaşın durdurulması ve yeniden müzakerelere dönülmesi için her iki tarafa da çağrıda bulundu”
İsveç’in 1 Kasım’da yapılacak seçimlerde halkın can güvenliğinin sağlanmasından kaygılı olduğunu ve bu kaygılarını Türk yetkililerle paylaştığını dile getiriyor.
Türkiye ve Kürdistan’da Hükümet yetkilileri dışında görüştükleri herkesin savaşa karşı olduklarını ve yeniden müzakerelere dönülmesini istediklerini ve savaşın çıkmasından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sorumlu tuttuklarını ifade ediyor.
Serkan Köse, 7 Haziran’da yapılan seçimlerden sonra Hükümetin yeniden savaş politikasına yönelmesinin  Türkiye ve Kürdistan’da insanlarda hayal kırıklığına neden olduğunu ve insanların neden savaşın başladığı sorusunu sorduklarını söylüyor.
Numan Kurtulmuş’un bu sorularına inandırıcı bir yanıt veremediğini ancak HDP ve diğer muhalefet partilerinin Hükümeti savaşı çıkarmakla suçladıklarını dile getiriyor.
TÜRKİYE KÜRTLERİ DEĞİL IŞİD’I BOMBALAMALI
Türkiye’nin batısındaki yerleşim birimlerinde HDP ve Kürtlere yapılan saldırıları şiddetle kınadıklarını belirten Köse, “Demokratik ülkelerde partiler ve insanların özgürce siyaset yapması devletin güvencesi altındadır. Devlet HDP ve Kürtlere yönelik saldırıları engellemek zorunda. Aksi halde demokrasi ve insan haklarından söz edilemez. 1 Kasım öncesi devletin bu tür saldırıların olmaması için her türlü önlemi alması gerekir” diyor.
Kürdistan’da bazı yerleşim birimlerinde olağanüstü hal uygulanması ve sokağa çıkmanın yasaklanmasına “Yüzbinlerce insanı evlere hapsedemezsiniz. Bu hiç bir biçimde kabul edilemez. Türk devleti derhal bu ve benzeri uygulamalara son vermeli  ve savaşı durdurarak yeniden masaya dönmelidir “ ifadeleriyle karşı çıkıyor.
Redar ve Köse, henüz Türkiye ve Kürdistan’daki izlenimlerini bir rapor haline getirerek hükümet ve kamuoyuyla paylaşamadıklarını, önümüzdeki günlerde raporu hazırlayarak kamuoyuna açıklayacaklarını söylüyor. Türk hükümetine savaşa son vermesi ve yeniden müzakerelere dönme çağrısı yapıyor ve “Türkiye’nin saldırı ve bombalamaları Kürtlere değil, IŞİD’e yönelik olmalı” diyorlar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder