Aralarında Oya Baydar, Perihan Mağden ve Ayşe Kulin'in de olduğu Barış İçin Kadın Dayanışma Grubu, Cizre'deki izleme ve incelemenin ardından gözlemlerini anlattı. Cizre'de sivil halka yönelik parça tesirli bombaların kullanıldığına dikkat çeken heyet üyeleri, "Devlet adeta burada sivil katliam girişiminde bulunmuş. Burada yaşayan halk devletin güvenlik güçlerinin kendilerini koruyan kolluk gücü olarak görmüyor, çünkü halkın üzerine bombalarla saldırı gerçekleşmiş" dedi.
Cizre'nin Nur, Yaser ve Cudi mahallelerini gezen akademisyen ve yazar kadınlar izlenimlerini şöyle anlattı.
Hande Karakülün: İstanbul’dan Cizre’yi görünce de içimiz yandı ve buraya gelince gördüğümüz manzara karşısında kahrolduk. Buradan bir çağrı yapmak istiyoruz; artık yeter Cizre’nin sesini tüm Türkiye duymalı ve bir an önce barışın gelmesi için çaba harcanmalıdır.
Av. Mebuse Tekay: Ben buradan bir şey söylemek istiyorum. Çocuklar korkudan ölmüşlerdir bombardıman sırasında. Cizre inanılmaz saldırıya uğramış görünüyor ve burada oturan insanların yaşamını tamamen hiçe sayarak mümkün olduğu kadarıyla tahrip edilmiş. Parça tesirli bombalar kullanıldığı anlaşılıyor. Çok daha büyük can kaybı olmaması büyük bir mucizedir. İnsanlar bodrumlara saklanmışlar. Düşman üzerine ancak böyle gidilir. Bir devlet halkının üzerine nasıl bu şekilde gidebilir? Bu yaralar nasıl sarılır? Böyle bir niyet var mıdır? İlk önce iki taraflı silahları susturması gerekiyor ki bu tahribat tamir edilebilir. Benim kastettiğim sokaklar, binalar değil, insanların barış içerisinde yaşamasıdır. İnsanların kendisini güvenmesi için silahların susması gerekiyor.
Nil Mutker: Cizre’de aslında tutulamayan birikmiş yaslar var. Kürdistan’ın tümünde de aynı durum söz konusu Cizre’de gözlemim sadece duygusal tahribat değil. Bu tahribatın karşısında güçlü duran insanlar var ama onarılması gereken barışın, güvenin, umudun hissiyatı önemli. Çünkü sokakta yürürken bir anda önümüze çıkan birisi iki şey söyledi. Bir barış diyorum ama bize dayatılan savaş. Burada bulunan güvenlik güçleri bizim güvenliğimiz için burada değildir. Hakikaten burada karar vericilerin burada net, istikrarlı yürümesi lazım. İkincisi maddi olarak çok ciddi zararlar var. Tabi can kayıpları hepimizin içini yakıyor fakat baktığımızda yaralanan insanlar onların hayatlarına devam etmiyor olması, diğer yandan bu şehrin tekrardan normalleşmesidir. Gidip gördük burada insanların evleri çok ciddi hasarlar almış durumda. Biz biliyoruz ki bu sadece Cizre’de olmadı. Bir noktada savaş politikalarına karşı en çok kadınların sesi yükseliyor. Onun için biran önce barış ortamının sağlanması gerekiyor.
Perihan Mağden: Bizde bir umut yeşermişti, bir daire çizdik ve korkunç zamanlara geri döndük. Halbuki içimizde bir umut yeşermişti. Burada hayat normale dönmüştü, ama şuan Cizre’de gördüğüm manzara karşısında sanki bileklerim kesilmiş gibi hissediyorum, tek kelimeyle korkunç ve zulüm. Bu manzara karşısında ben çok büyük bir umutsuzluğa kapıldım ama umutsuzluğa kapılmaya da hakkımız yok. Son olarak burası bizim yaşadığımız topraklar, bizim gerçekliğimiz, Kürtlerin, Türklerin hepimizin gerçekliği bir şekilde yüzleşip halledeceğiz ama şuan gördüğüm manzara beni müthiş bir umutsuzluğa yitti. Ben şu an iyi bir şey söylemek durumunda hissetmiyorum kendimi. Burada resmen sivil halka dönük sivil bir katliam gerçekleştirilmiş. Her şey delilleriyle dolu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder