17 Eylül 2015 Perşembe

Saray’ın şiddet politikası Avrupa’da devrede

AKP şiddet politikasını Avrupa’da da devreye sokmaya çalışıyor. Sarayın savaşında hayatını kaybeden asker ve polis cenazelerinden ülke içerisinde nemalanan AKP ve Erdoğan, aynı politikayı şiddet üzerinden Avrupa’ya taşımak istiyor. Avrupa’daki kendine yakın çevreler ve elçilikler üzerinden “teröre lanet mitingleri” adı altında provokasyon amaçlı eylemler gerçekleştirerek, Kürtleri ve demokrasi çevrelerini şiddet eylemlerinin içine çekmek isteyen AKP ve Erdoğan’ın amacı 1 Kasım erken seçimleri için Avrupa’da 8- 25 Ekim tarihleri arasında oy kullanacak HDP’li kitlenin sandık başına gitmesini engellemek.


HDP’nin 7 Haziran seçimlerinde elde ettiği başarının ardından tek başına iktidar olma şansını kaybeden AKP ve başkanlık hayalleri suya düşen Erdoğan’ın Türkiye kentlerinde ve Kürdistan’da yürüttüğü katliamcı politika, aylar öncesinden hazırlanan belirli bir konsept içinde Avrupa kentlerine de taşınmak isteniyor.
DAİŞ’e açıktan verilen destek bütün dünya kamuoyu tarafından bilinmesi ile birlikte dünya kamuoyunda yok olan imajını yeniden kazanmak isteyen AKP ve Erdoğan, sözde koalisyon arayışları yapıldığı bir dönemde DAİŞ’e karşı ‘mücadele’ kararı alarak, asıl savaşı 7 Haziran’da kaybettiği gücünü erken secim kararı almak amacıyla Kürtlere ve demokrasi çevrelerine karşı yürütmeye başladı.

‘ERDOĞAN ŞİDDET POLİTİKASINI AVRUPA’YA TAŞIMAK İSTİYOR’
O tarihten sonra ülkeyi çatışmalı bir ortamın içine sürükleyen Erdoğan, yaşanan bu çatışmalı süreçte hayatını kaybeden asker ve polis cenazelerden nemalanarak kaybettiği gücünü 1 Kasım erken seçimlerinde kazanmayı hedefliyor. Bu amaçla ülke içerisinde kendine bağlı güçleri HDP bürolarına saldırtarak yaşanan ölümlerin sorumlusu HDP imiş mantığı yaratmak isteyen Erdoğan ve AKP, ülkede devreye koyduğu bu politikayı Avrupa kentlerinde yaymaya çalışıyor.

‘SAVAŞ GLADYOSU AVRUPA’DA GÖREV BAŞINDA’
Erdoğan’ın “PKK’ye en büyük destek Avrupa’dan gidiyor ”, “Avrupa’da bu kadar PKK’li yaşıyor” diyerek Avrupa’daki Kürdistanlıları hedef haline getiren açıklamaları yaptığı dönemde Saray’a bağlı savaş gladyosu da Avrupa Demokratik Türk Birlikleri (UETD) gibi Avrupa’da kendilerine yakın çevreleri harekete geçirerek polis ve asker cenazeleri üzerinden provokasyon amaçlı eylemler yapmasına yönelik kararlar almasını sağladı.

KÜRTLER ŞİDDET EYLEMLERİNE ÇEKİLMEK İSTENİYOR
Provokasyon amaçlı yapılacak eylemler ile Kürdistan’da yaşanan katliamlara tepki göstermek amacıyla hemen hemen her gün Avrupa’nın birçok kentinde sokaklarda olan Kürdistanlıları ve demokrasi çevrelerini yaratmak istedikleri şiddet içerikli eylemlerin içine çekmek isteyen AKP ve Erdoğan, bu çevreleri bulundukları ülkelerin gözünde kriminilize etmeyi hedefliyor.
AMAÇ HDP’Lİ SEÇMENİN SANDIĞA GİTMESİNİ ENGELLEMEK
1 Kasım erken seçimleri için 8-25 Ekim tarihlerinde sandık başına gidecek olan Avrupa’da yaşayan Türkiyeli seçmenin oylarını da hesaplayan AKP ve Erdoğan, UETD üzerinden provokasyon amaçlı gerçekleştirdiği eylemler de Kürtler ve faşist ülkücü camia arasında gerginlik yaratarak özellikle HDP’li kitlenin sandık başına gitmesini engellemek istiyor.
Erdoğan ve AKP, Avrupa’da devreye sokmaya çalıştığı ve hatta birkaç yerde denemesini yaptığı bu provokasyon amaçlı eylemleri, genellikle Avrupa ülkelerinde bulunun büyükelçilik yetkilileri ve Avrupa Demokratik Türk Birlikleri (UETD) üzerinde yürütüyor.

ERDOĞAN YÖNETİYOR
Son olarak UETD İsviçre tarafından 12 Eylül Cumartesi günü İsviçre’nin Bern kentinde çok sayıda kişinin yararlanmasına neden olan eylemin ardından UETD tarafından yapılan toplantıya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı Binali Yıldırım’ın bağlanarak provokasyon yaratan faşist grubu yaptıkları eylemden kaynaklı selamlaması bu eylemlerin doğrudan Erdoğan tarafından yönetildiğini ortaya koydu.


PROVOKASYON AMAÇLI MİTİNG KARARI BERN BÜYÜKELÇİLİĞİNDE Mİ ALINDI?
Öte yandan yaptığımız araştırmalara ve edindiğimiz bilgilere göre UETD İsviçre Başkanı Murat Şahin Bern’de provokasyon amaçlı düzenlemek istenen mitingin kararını Bern Türkiye Büyükelçisi Mehmet Tuğrul Gücük ile birlikte almış. Tam olarak kendilerini öyle tanımlamasalar da AKP’nin Avrupa örgütlenmesi olarak bilinen UETD İsviçre başkanı Murat Şahin’in sık sık Büyükelçi Göcük’e ziyaretlerde bulanarak büyük bir temas içerisinde olunması aslında provokasyon amaçlı düzenlenen eylemin kararının birlikte alındığını ortaya koyuyor.
12 Eylül’de gerçekleşen ve çok sayıda kişinin yararlanmasına sebep olan provokasyon amaçlı eylemden bir gün önce Şahin ve Göcük’ün bir araya geldiği ve yapılacak mitinge yönelik planlamaların birlikte yapıldığını eylemden bir gün önce yani 11 Eylül’de Bern Büyükelçiliğinde Şahin ve Göcük’ün çektiği fotoğraf karesi ortaya koyuyor.

UETD ÜLKÜCÜLER VE KÜRTLERİ KARŞI KARŞIYA GETİRDİ
Günler öncesinden “Teröre lanet mitingi” adı altında provokasyon amaçlı düzenlenecek mitinge sosyal medya üzerinden katılım çağrısı yapan UETD İsviçre yetkilileri, aynı gün Kürdistanlıların ve dostlarının da Cizre’de yaşana katliamı protesto etmek amacıyla eylem yapacağını polisin kendilerine bildirmesine rağmen İsviçre’de bulunan Ülkü Ocaklarına mensup kitleyi de mitinge davet etmesi yapmak istedikleri eylemin amacını ortaya koyacak açıklıkta.
UETD’nin özellikle eylem günü kendi kitlelerine Kürtlerinde miting alanında bir eylem gerçekleştireceğinin bilgisini ulaştırırken, ülkücü camiaya aynı bilgiyi ulaştırmaması Kürtler ile ülkücüleri karşı karşıya getirmek planının en açık örneği.
Yine eylem günü binlerce Kürdistanlının ve dostlarının provokasyon amaçlı yapılacak miting alanında toplanma bilgisi Bern polisi tarafından Bern Büyükelçiliği yetkililerine bildirilmesine rağmen ellerinde Türk bayrakları ile sayıları yaklaşık 100 kişilik faşist gruba olaylar çıkacağı bilinmesine rağmen UETD yetkilileri tarafından ısrarla miting yaptırma isteği, Erdoğan’ın kendi iktidarı için şiddet politikasını ne pahasına olursa devreye sokma politikasını ortaya koyuyor.

NEDEN İSVİÇRE?
Erdoğan’ın ve AKP’nin Kürtleri Avrupa’da şiddet politikasının içerisine çekme politikasının ve özellikle bu politikayı İsviçre’de uygulanmasının iki önemli nedeni var. Birinci neden İsviçre’nin PKK’yi terörist bir örgüt olarak görmemesi ikincisi ise 7 Haziran seçimlerinde HDP’nin İsviçre’de kurulan sandıklardan büyük bir farkla birinci parti olarak çıkması. Bu nedenlerin yanı sıra yine aralarında İsviçreli milletvekillerinin de bulunduğu çok sayıda İsviçreli siyasetçinin sık sık Kürtlere yönelik yaptığı destek açıklamaları ve Kobanê direnişi ile İsviçre’de Kürtlere karşı gittikçe büyüyen sempati havasını yok etmek.
AKP ve Erdoğan’ın Avrupa’da geliştirmeye çalıştığı şiddet politikası sadece İsviçre’de yaşananlarla da sınırlı değil geçtiğimiz günlerde Almanya’nın Hannover kentinde yaşanan olaylarda da bir grup faşistin DAİŞ çetelerinin yöntemiyle bir Kürt gencinin boğazını keserek ağır yaralaması da bu şiddet politikasının bir parçası.
Rojava devrimi ile Kürtlere ve Kürt hareketlerine karşı Avrupa’da gelişen büyük bir sempatiyi ortadan kaldırmaya ve 1 Kasım Erken seçimlerinde HDP’li kitlenin sandık başına gitmesini engellemeye yönelik AKP ve Erdoğan’ın, Elçilikler ve UETD üzerinden geliştirmek istediği provokasyon amaçlı eylemlere yönelik Avrupa ülkelerinin ve Avrupa polisinin tutumunun bundan sonra nasıl olacağı merak konusu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder