Diktatörlük ve yarı diktatörlüklerin hakim olduğu Ortadoğu’da Rojava’daki sistemin bir başka sistemin kurulmasının mümkün olduğunu gösterdiğini belirten İsveç Rojava Komitesi Üyesi Edvin Marklund, Rojava’daki sistemin durgunluk içinde bulunan İsveç soluna da umut ve mücadele azmi verdiğini söyledi.
DAİŞ çetelerinin Kobanê’ye yönelik saldırıları sırasında bazı İsveçli sol gruplar bir araya gelerek kuşatma altındaki Kobanê ile dayanışmak amacıyla bir komite kurdular. Daha sonra Rojava Komitesi adını alan oluşum, Kobanê başta olmak üzere Rojava’yla dayanışmak amacıyla bir dizi etkinlik gerçekleştirdi.
Rojava Komitesi’nin kurucularından Edvin Marlund, komitenin uluslararası dayanışmanın gerekliliğinin bir sonucu ortaya çıktığını belirttikten sonra, “Kobanê kuşatma altındayken Rojava’da nasıl bir sistemin olduğunu araştırdık. Sistemin ilginç ve olumlu olduğunu gördük. Oradaki siyasi yapıyla dayanışmak amacıyla bir komite kurduk” diyerek Rojava Komitesi’nin kuruluş sürecini özetliyor.
“Biz çalışmalarımızı oraya sadece maddi destek vermekle sınırlı tutumadık. Rojava’ya giderek sistemi, kültürü yerinde görme ve inşasına katkıda bulunma anlayışıyla hareket ettik” şeklinde konuşan Marlund, ilk aşamada Rojava’ya göndermek amacıyla giysi toplama kampanyası başlattıklarını ve topladıkları 10 ton giysiyi Rojava’ya gönderdiklerini söylüyor.
Bunun ardından birkaç gece yaptıklarını ve gecelerden elde ettikleri gelirlerin tamamını DAİŞ çetelerine karşı savaşan YPG ve YPJ’ye ulaştırdıklarını söyleyen Marklund, hem gelir elde etmek hem de YPG ve YPJ’nin daha fazla tanınmasını sağlamak için üzerinde YPG ve YPJ’nin amblemlerinin yer aldığı t-shirtleri bastırıp satışa çıkardıklarını ifade ediyor.
KOBANÊ’NİN İNŞASINA AKTİF OLARAK KATILIYORUZ
Marlund, Kobanê’nin inşasına aktif olarak katılmak ve görüş alışverişinde bulunmak için bu güne kadar komitenin 6 üyesinin Rojava’ya gittiğini, 2 hafta ile 1 ay süreyle pratik çalışmalara katıldıklarını belirttikten sonra, bundan bir kaç hafta önce Rojava’ya yolladıkları sağlıkçı üyelerinin sürekli olarak orada görev yapacağını belirtiyor.
Kendisinin komitenin bir üyesi ile birlikte bir müzik stüdyosu kurmak amacıyla Rojava’ya geçmek istediğini söyleyen Marklund, Türk devletinin Rojava’ya yönelik ablukasına şu ifadelerle dikkat çekiyor:
“Ağustos’ta Türkiye’ye gittik. Oradan Rojava’ya geçmemiz Türk devleti tarafından engellendi. Geçmeyi başaramadık. Ama beraber götürdüğümüz aletleri Rojava’ya yollayabildik. Daha sonra da onu nasıl kuracaklarını telefon ve internet aracılığıyla oradakilere aktardık. Dün stüdyoyu kurdular ve çaldıkları iki şarkıyı yayınladılar. Biz orada çalınan bu şarkıları CD’lere aktarıp buralarda satacak ve elde ettiğimiz geliri Rojava’ya yollayacağız.”
“1 KASIM KOBANÊ GÜNÜ”NDE BAĞIŞ KAMPANYASI VE GÖSTERİ
Marklund, Rojava Komitesi’nin yıkılan bir okulun tamir edilmesi için topladığı 100 bin kronu Rojava’ya gönderdiklerini belirtiyor ve “Bu yılın ‘1 Kasım Kobanê Günü’nde Stockholm’de bir bağış kampanyası, konferanslar ve Stockholm’de büyük bir gösteri örgütleyeceğiz ve topladığımız paralarla da bir okul inşa edeceğiz” diyor.
Diktatörlük ve yarı diktatörlüklerin hakim olduğu Ortadoğu’da Rojava’daki sistemin bir başka sistemin kurulmasının mümkün olduğunu, değişik etnik köken ve inançlardan halkların bir arada kardeşce yaşayabileceklerini gösterdiği için Rojava ile dayanışmanın özel bir önem taşıdığını söylüyor.
ROJAVA KURSLARI BAŞLATACAĞIZ
Rojava’daki sistemin durgunluk içinde bulunan İsveç soluna da umut ve mücadele azmi verdiğini ve Rojava’daki sistemin daha iyi anlaşılması için önümüzdeki haftalarda kurslar başlatacaklarını ve ilk olarak demokratik konfederalizm anlayışını ele alacaklarını belirtiyor.
Öcalan’ın demokratik konfederalizm teorisinin halklara karar verme hakkını verdiğini ve bunu çok olumlu bulduklarını belirten Marklund, kurslarla bu anlayışın İsveçliler tarafından bilinmesini ve yaygınlaşmasını amaçladıklarını söylüyor.
Komitenin İsveç hükümetini doğrudan etkileme anlayışının olmadığını onun yerine sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini ve sıradan insanları etkilemeye çalıştıklarını söyleyen Marklund, “Biz Türk Hükümeti’nin PKK ve PYD’ye yönelik tutumunun değişmesi gerektiğini, PKK’nin terör örgütleri listesinden çıkarılmasını, Rojava’daki kantonların Batılı ülkeler tarafından resmen tanınmasını talep ediyoyoruz” şeklinde konuştuktan sonra ABD’ye yaklaşımlarını şu cümlelerle özetliyor:
“Biz ABD’nin Ortadoğu’da kendi çıkarlarını esas alan bir politika uyguladığını görüyoruz. Kürtler umurunda değil. Karada IŞİD’e karşı en başarılı ve etkili savaşı Kürtler yürütüyor. ABD bundan faydalanmak istiyor.”
ROJAVA’DAKİ SİSTEMİN BURADA DA OLMASINI İSTERİZ
Roava’da kadın-erkek eşitliğinin olduğu, çok kültürlülüğü esas alan bir düzenin var olduğunu söyleyen Marklund, “Bu sadece Kürtler için değil, bölgede yaşayan tüm halklar ve hatta İsveç’te yaşayan bizler için oldukça önemli. Aynı sistemin burada da olmasını isteriz. Bu sistem gerçek anlamda demokrasi ve insan haklarını esas alıyor. Yukardan yönetilmiyor. Halk kendi kendini yönetiyor. Tüm bunlardan dolayı oradaki sistemin yaşamasının önemli görüyoruz” diyor.
Kobanê ve Rojava’nın DAİŞ çetelerine karşı büyük bir direniş gösterdiklerini hatırlatan Marklund, komite olarak Rojava halkına hangi mesajları göndermek istedikleri sorumuzu “Direnişe devam etsinler. Tüm gücümüzle onlara destek olmaya devam edeceğiz. Bize Rojava’da çok iyi davrandılar. Bu tutumlarını sürdürmelerini istiyoruz” diyerek yanıtlıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder