4 Eylül 2015 Cuma

‘Güney Kürdistan’daki partiler yargı üzerindeki vesayete son vermeli’

Güney Kürdistanlı Avukat, Mehmet Sait, Güney Kürdistan'da mevcut yasaların kâğıt üzerinde demokratik olduğunu fakat uygulamada bunun tam olarak böyle olmadığını belirterek, “Yargının bağımsız olması ve mahkemelerin bağımsız karar organları olması açısından iktidarı elinde bulunduran partilerin bu kurum üzerindeki etkisine son vermesi gerekir” dedi. Sait, özellikle yargının hakim partilerin etkisinde olduğuna dikkat çekti.


Bir devletin demokratik olup olmadığı incelenirken genel kabul gören durum yasama, yürütme ve yargının bağımsız olduğuna bakılır. Yani temel ölçü olarak demokrasilerde bu üçlünün bağımsız olması kabul edilir. Bir avukat olarak yargının federal Kürdistan bölgesinde bağımsız olduğunu söyleyebilir misiniz?
Mahkemelerimiz özgür karar alma konusunda eskiye oranla daha iyidir. Fakat bunun mutlak olduğunu söylemek zordur. Halen yetersizlikler devam ediyor. Özellikle iki başlı yönetimin olduğu bir yapıdan söz ederken bunun tam demokratik olduğundan söylemek de mümkün değil. Dolayısıyla gerçekten özgür ve demokratik karar organları olmaları açısından özellikle partilerin yargı üzerindeki etkilerinin tümden ortadan kalkması gerekir.

Bu durumda savcılar özgürce iş yapabiliyorlar mı?
Açıkçası savcıların da çok özgür bir şekilde iş yapabildiklerini, etkilerinin güçlü olduğunu söylemek oldukça zor. Kanunların doğru uygulanması, adaletin ve hakkaniyetin hakim olması için savcıların da özgürce çalışması, rollerini daha etkin oynamaları gerekir. Hakim olan iki parti (burada kastedilen KDP-YNK’dir) savcıların kanunlar çerçevesinde sağlıklı bir şekilde iş yapmalarına izin vermelidirler. Savcılar partilerin müdahalesine maruz kalmamalılar.

Avukatlar olarak anti demokratik uygulama ve hak ihlallerine karşı örgütlendiğiniz bir kurum var mı? Örneğin başka ülkelerdeki barolar birliği benzeri örgütlenmelerden söz etmek mümkün mü?
Evet, avukatlar olarak bir sendika örgütlenmesine sahibiz. Merkezi Hewler’dedir, Süleymaniye’de şubesi var. Bu tam istediğimiz gibi olmazsa da yine de örgütlenmiş olmak açısından iyidir.

Güney Kürdistan’daki avukatlar olarak daha çok ne tür suçlarla karşı karşıya kalıyorsunuz?
Tabi kuşkusuz değişik suçlarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu sadece bizim toplumumuz açısından değil. Her toplumda yasalara göre suç sayılan vakalar ortaya çıkıyor, bu bizde de öyle oluyor. Ancak maalesef son zamanlarda özellikle hırsızlık ve dolandırıcılık gibi suçlarla karşı karşıya kalıyoruz.

Bu suçlarda artış olmasının nedenleri ne sizce?
Irak’ta, Suriye’de yaşanan kaostan kaynaklı bölgeye ciddi bir göç yaşanıyor. Tabi bu kendisiyle birlikte bir ekonomik kriz yaratıyor. Burada göç etmek zorunda kalan insanları kötülemek maksadıyla bunu belirtmiyorum. Ama her kaotik ortamın kendisiyle getirdiği olumsuz sonuçlar var. İşte ekonomik kriz yaşanıyor, bu da insanları başka yollara sevk ediyor.

Gözaltı süresi kaç gündür?
Bu durum işlenmiş suça bağımlı olarak değişiyor. Misal cinayet işlemiş birisi ile kavgaya karışmış, hırsızlık yapmış birisinin gözaltı süreleri değişebiliyor. Bir de suçun karmaşıklığına göre de bu değişkenlik gösterebiliyor. Bazıları 24 saat gözaltında kalırken kimileri de örneğin bir aya kadar gözaltında tutulabiliyor.

Gözaltı süresi nasıl işliyor?
Tabi, burada suç atfedilen kişinin de hakları var. Örneğin suçlanan kişi suçu ispat edilmediği sürece masumdur. Dolayısıyla gözaltına alındığında konuşmama hakkını kullanabilir, avukatını çağırabilir. Bu tür durumlarda yasa suçlu şüphesiyle gözaltına alınan kişiye kendisini savunma hakkı veriyor.

Peki, gerçekten yasada belirtilen bu kurala tam bir riayetten söz etmek mümkün mü? Yasa dışına çıkma durumları yaşanıyor mu?
Yani yasanın işlendiğini söyleyebilirim. Ama bu mutlak surette böyledir diyemem. Zaman zaman yasanın ihlal edildiği, suç atfedilenin baskıya, yer yer şiddete maruz kaldığını da biliyoruz. Yani yasa ihlalinin de yaşandığını söyleyebiliriz. Tabi burada ilgili muhataplara da şunu da söylemek isterim. Hükümet bu hak ihlallerinin önüne geçmelidir. Keyfi durumlar, işkenceler, yasadışı muamele olmamalıdır.

Peki, siz avukatlar olarak işinizi yaparken ne tür zorluklarla karşı karşıya kalıyorsunuz?
Tabi zaman zaman karşılaştığımız zorluklar oluyor. Bir kere halkın önce yasaları iyi bilmesi gerekir. İnsanlar yasal haklarını bilmiyorlar. Bunun getirdiği bir zorlanma oluyor. Örneğin bazen girdiğimiz davaları kaybeden sanıklar bunu avukatların yetersizliği olarak görüyorlar. Oysa yasalar var ve yasalara çok hakim olmadığından sanki her şey avukatların eksikliğinden kaynaklanıyormuş gibi değerlendiriyor ve bu avukatlarda ciddi bir baskı yaratıyor. Bu halktan kaynaklı karşılaştığımız zorlukların başında geliyor.
Bir de siyasi engeller var. Örneğin sizin siyasi kimliğiniz, duruşunuz sorun olabiliyor. Farz edelim ki, bir demokratik eyleme katıldınız. Bu sizin için siyasi iktidar açısından olumsuz puan olarak geri dönebiliyor. Çeşitli engellerle karşılaşabiliyorsunuz.

Güney Kürdistan anayasasında idam var mı?
Evet, yasada idam cezası var. Fakat ancak bu tür suçlar müebbet cezaya çevriliyor. Yani idam cezası almış birisi idam edilmiyor.

Siz yerelde sadece federal bölgenin anayasasını mı esas alıyorsunuz, yoksa ırak anayasası da burada geçerli mi?
Çoğunlukla bölgenin anayasası esas alınır. Ama kimi durumlarda da Irak devlet anayasası dikkate alınır. Yasa bunu da içeriyor. Tabi bu cezanın kapsamı ve mahiyetine göre değişir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder