Cizre’de sokağa çıkma yasağının 9 gün sonra kaldırılmasıyla yaşanan vahşet tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Çocukların, bebeklerin ve yaşlıların aralarında bulunduğu 23 sivilin katledildiği Cizre’de cadde ve sokaklarda boş mermi kovanlarından geçilmiyor. Özellikle en çok hedef alınan Nur Mahallesi, bombardıman sonrası savaş alanını andırıyor. Asker ve özel harekat timleri tarafından sıkılan mermiler, atılan havan toplarından sağlam kalan tek bir ev yok gibi. Sokak başı kazılan hendek ve örülen barikatların sizi karşıladığı Nur mahallesinde, halk Erdoğan rejimine lanet okuyor.
Cizre’de 9 günlük devlet ablukası sonrası direniş kadar katliamın da izleri var. 7 gün boyunca adeta Kerbela’yı yaşayan Cizre halkı yaralarını sarmaya çalışıyor. İlçe girişinde kurşunların hedefi olan iş yerlerinin kepenklerinin kapalı olduğu gözlemlenirken, fiili OHAL’in sonlanmasıyla halk ihtiyaçlarını almak için açılan marketlere akın ediyor. Özel Cizre Tıp Merkezi’nin çalışmadığı ilçede, Cizre Devlet Hastanesi’ne girişler polis tarafından engelleniyor. İki kobra tipi zırhlı aracın durduğu meydanda, caddeler ve sokaklar boyunca çeşitli silahlardan atılmış boş mermi kovanları, havan topu parçaları dikkat çekiyor. Devlet tarafından hedef alınan Nur, Cudi, Yafes mahallelerinde saldırıların ve bu saldırılara karşı direnişin izleri dururken, bunun en çok da Nur mahallesinde yaşandığı anlaşılıyor. Askerler tarafından kullanılan havan toplarının açtığı çukurların dikkat çektiği mahallede, her sokak başı bizi saldırılara karşı kazılan hendekler ve taşlardan örülen barikatlar karşılıyor. Evleri yakılıp havan toplarıyla yıkılan halk yaşamı yeniden normal seyrine sokmak için çabalıyor.
‘KERBELA’YI YAŞADIK’
Süleyman Bordoğan, “Her akşam top sesleriyle geliyordu. Sokağa çıkamıyorduk. Çıktığımız zaman keskin nişancıların hedefi oluyorduk” diyerek anlattı yaşanan vahşeti. Sabahlara kadar uyumadıklarını, çocukların çok korktuğunu belirten 27 yaşındaki Bordoğan “Gerçekten tam bir vahşet yaşadık” dedi. İddia edildiğinin aksine 9 gün boyunca tek bir ihtiyaçlarının karşılanmadığını aktaran Bordoğan, yasağın gelmesiyle önce elektriklerin kesildiğini, ardından telefon ve internet iletişiminin engellendiğini anlattı. Bordoğan, mahalle halkının hortumlarla araçların motorlarından benzin çıkartıp jeneratörleri çalıştırdıklarını söyledi. 7 gün sonra ancak bir belediye çalışanının hayatını riske atarak vanaları açtığını anlatan Bordoğan, “Sular geldiğinde yaşadığımız sevinci bir görecektiniz. Sanki hayatımızda suyu ilk kez görüyormuş gibiydik. Kerbela’yı yaşadık. Bize resmen kurşunlarla ölmezseniz susuzluktan ölün mesajını verdiler” dedi.
‘GENÇLER OLMASAYDI TEKER TEKER İNFAZ EDİLİRDİK’
Daha henüz sokağa çıkma yasağı gelmeden bombalarla sarsıldıklarını anlatan 5 çocuk annesi Remziye Oymaz, elektrikleri ve şebekeleri kestikleri için ilk etapta kimseye haber veremediklerini söyledi. Bombalardan ve havan toplarından kendilerini korumak için evlerinde barınak yaptıklarını belirten Oymaz, 9 gündür yaşadığı zulmü şöyle anlattı: “Günlerce perişan olduk. Her yer bombalanıyordu. Cenazelerimizi kaldırmamıza bile izin vermediler. Ne doğru dürüst su vardı, ne gıda. En çok çocuklarım için korktum. Ölüm haberleri geldikçe yıkıldım. Bize yaşamayı çok gördüler. Mahallede direnen mahalle gençleri olmasaydı, hepimizi teker teker infaz ederlerdi.” Savaşı bilenlerin ancak barışı haykırabileceğini vurgulayan Oymaz, Kürt halkı olarak bugüne kadar hep barışı haykırdıklarını ve haykırmaya da devam edeceklerini vurguladı.
Cizre’de 9 gün boyunca yapılan zulmün tarifi olmadığını ifade eden Kamuran Yıldız, Tayyip Erdoğan’ın Cizre’ye yaptığını İsrail’in Filistin’e reva görmediğinin altını çizdi. “Buraya yapılmayan kalmadı” diyen Yıldız, çocukların ve yaşlıların katledildiğini, mahalleyi kobra ve paletli zincirli panzerlerle kuşatan özel harekat timlerinin tanklarla, obüslerle, peş peşe ateşlenen havan toplarıyla insanları yok etmeye çalıştığına işaret etti. 9 gündür hiçbir ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını, susuzluklarını ancak kuyulardan çektikleri sularla giderebildiklerini aktaran Yıldız, “Bundan sonra kimse Filistin üzerinden siyaset yapıp ağlamasın” dedi.
‘HA DAİŞ, HA ERDOĞAN’
Cizre’de resmen göz göre göre sivil bir katliam yaşandığını ve çok insanın öldüğünü hatırlatan 57 yaşındaki Mehmet Aksoy, “İsrail bile yaraladığı Filistinlilere ambulans yolluyor, hastaneye kaldırıyor” dedi. Tayyip Erdoğan’ın sırf başkanlık uğruna Cizre başta olmak üzere tüm bölgeyi kana buladığını belirten Aksoy, “Bu saatten sonra ne yaparsa yapsın artık sıfıra indi. Bu son çırpınışları. Kürdistan’dan bir oy dahi alamayacak. Nasıl ki Saddam silindi, Erdoğan da silindi gitti” dedi. 1992 Cizre Newroz’u döneminde bile böyle bir keyfi baskının yaşanmadığına dikkat çeken Aksoy, “O zaman öyle ölüm emri yoktu. Şimdi, sivil olup olmadığına bakmadan rasgele ateş açıyorlar. Burada toplu bir katliam oldu. Keskin nişancılar evleri teker teker taradı. Sıkılan bir mermi ayağımın hemen yanı başına isabet etti. Bunlar böyle şuursuz, böyle barbar” diye konuştu. Havuz medyasını da eleştiren Aksoy, onlarda zırnık vicdan olmadığını, burada bir halk katledilirken kamuoyunu yalan yanlış bilgilendirdiklerini ve böylece bu katliama ortak olduklarını ifade etti. AKP ve Erdoğan’ın Müslümanlık ile alakasının olmadığını da vurgulayan Aksoy, “Ha DAİŞ, ha Erdoğan” dedi.
Cizre’deki saldırıdan en çok da çocuklar korkmuş. Yaşadıklarını anlatırken elleri titreyen 16 yaşındaki lise öğrencisi Seher, psikolojisinin bozulduğunu söyledi. Seher, “Gece top ve mermi seslerinden uyuyamıyorduk. Her sabah bugün kim ölecek tedirginliğiyle yaşıyorduk. Havan toplarının sesini duyduğumuzda hemen aşağı kaçıyorduk. 9 gün boyunca tam bir kabus yaşadık. Artık yere bir kaşık düştüğünde bile ürker duruma geldik” diye konuştu. Küçük çocukların gözlerinin önünde katledildiğini anlatan Seher, yardım etmek için kapı önüne çıktıklarında ise üzerlerine ateş açıldığına dikkat çekti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder