8 Eylül 2015 Salı

Başaran: Cizre’de tank ve toplar halkın kararlılığı karşısında aciz durumda!

Cizre’de ilan edilen öz yönetim karına karşı binlerce asker, polis ve özel tim tarafından kent 5 gündür kuşatma altında. Kentte halka yönelik saldırıların başladığı günden buyana Cizre’de bulunan HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, AKP hükümetinin saldırılarına karşı Cizre halkı büyük irade direnişiyle ayakta kaldığını söyledi.


Şırnak’ın Cizre ilçesinde Halk Meclisleri tarafından ilan edilen öz yönetim modeline karşı İçişleri Bakanlığı talimatıyla Cizre asker, polis ve özel hareket timleri tarafından kuşatma altına alındı. Asker ve özel hareket timlerinin ağır silahlarla yaptığı saldırı sonucu çok sayıda sivil, çocuk ve yaşlı yaşamını yitirirken, onlarca kişinin de yaralandığı bilgisi geliyor. Cizre’de 5 gündür yaşanan saldırıları yerinde inceleyen HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, Cizre halkının direnişi ve maruz kaldığı uygulamaları ANF’ye anlattı.
Başaran, “Cizre’de halka yönelik asker-polis saldırıları gerçekleştiği ikinci gün Cizre’ye gelmek için 2. heyet olarak yola çıktık. Geldiğimiz günden beri sürekli asker engellemesi ile karşılaştık. Cizre’ye kadar 3 kontrol noktasından geçtik. İlçe merkezine ulaştığımız anda ilk olarak hastaneye gittik. Orada bir doktor vardı. Özel harekatçılar hastaneye doldurmuştu. Resmen silahlı unsurlar tarafından hastane abluka içerisindeydi. Hastanede kalan sağlık personeli dışarıya çıkamadıklarını bize iletti. Sokağa çıkma yasağı nedeniyle 5 gündür hastanenin dışına çıkmış değiller. Ayrıca diyaliz hastası olan 75 kişinin tedavisi yapılamıyor. Hastaneden ayrıldıktan sonra polisi aradık şehir merkezine gittiğimizi bildirdik. Ancak belediye güzergahında gittiğimiz yerde önümüze biber gazı altına attılar, daha sonra üstümüze silah sıktılar. Çok ilginç bir gaz bombasıymış. Bu gaz bombanın ismi bomba atar olarak biliniyor, Nur mahallesinde bu bomba çok kullanıldı. Bir sivil bu bombadan ağır yaralandı. Ambulansların gidişine hala izin verilmiyor. Kan kaybından çoğu insan göz göre göre ölüme terk ediliyor. Cizre kaymakamı ve Şırnak Valisi zaten hiçbir şekilde telefonlarımıza çıkmıyor, bakan üzerinden duruma müdahale ettik” dedi.
Çocuk, yaşlı demeden dışarıya çıkan herkesin katletmek için üzerine kurşun yağdırıldığını dile getiren Başaran, kalbinden vurularak katledilen 10 yaşındaki Cemile’nin annesinin dirayetli bir duruş sergilediğini ifade ederek, gömülemeyen cenazelerin hangi koşullarda tutulduğunu şöyle dile getirdi: “Dün 10 yaşındaki Cemile Çağırga adlı kız çocuğu kalbinden vuruldu. Kızın annesi sabaha kadar cansız bedeninin başında duruyordu. 90’lı yıllarda bu aileden 7 kişi roketatarla katledilmiş. Ama annesi çok dirayetliydi, çok şaşırdım. Bu durumda olmasına rağmen sadece sisteme, devlete isyanlarını haykırıyorlardı. Kızının cenazesini buzluğa koymak zorunda kaldı. Ama mahallede ayrı 2 cenaze buzluğa dahi konulmamıştı. Bu cenazeleri bir araya getirdiğimizde halkın üzerine ateş etmeye başladılar. Zırhlı araçlarla vekilleri dahi sokakta ezmeye çalıştılar. Polisler, ‘cenazeleri kitlenin olmadığı bir yere götürün aksi takdirde vekil dinlemeyiz ve tararız’ dediler. Ama halk, yine kitlesel bir şekilde cenazeleri sahiplendi ve sivil araçlarla morga ulaştırmayı başardı.”
Cizre’de temizlik operasyonu adını verdiği müdahalenin 150 bin insanın ölmesi ile ancak amacına ulaşabileceğini dile getiren Başaran, Cizre halkının kararlı duruşu karşısında tank ve topların artık anlamını yitirdiğini altını çizdi.
Cizre’de devletin halkın üzerine tankıyla, topuyla gediğini, ama Cizrelilerin çok inançlı ve kararlı olduğunu söyleyen Başaran şunları belirtti: “Hiçbir şekilde kararlılığından geri adım atmıyor. Şimdi de devletin ağır silahlarına rağmen halk sokakta meşru savunma pozisyonunda kapılarının önündeler. Evet, belki çok kısıtlı ortama rağmen tüm mahalle komin içerisinde ekmeği olmayan birbiriyle paylaşıyor. Suyu olmayan birbirine su veriyor. Belli saatlerde halk ses çıkartma eylemini devletin sokak çıkmasına bir irade beyanında bulunuyor. Cizre halkı irade beyanında bulunmuş, devletin bu tutumunu artık kabul etmediğini açık ve net bir şekilde dile getirmişti. Bakınız 5 gündür tank ve toplarla bu halka saldırı yapılıyor. Bu halk tek bir adım geri attığı görüldü mü? Buradan bu katliam girişimi kararı alan devleti yöneten kişi ve kişilere sesleniyorum: Cizre halkı size teslim olmayacak, ya bu halkı tank ve toplarla yok edersiniz, ya da bu halkı bu saatten sonra bu şekilde ikna edemezsiniz. Burada sadece elinde silah bulunan gençlerin direnişi söz konusu değil, burada bir halkın irade beyanı söz konusudur. Cizre halkını çocuklarını öldürerek bu sorun çözülmeyi düşünmüyoruz. Hatta biz başta arabulucu olmaya çalıştık, ama elinde silah bulunan asker- özel timler adeta şu mesajı bize verdiler; ‘biz devletiz, bizi tanımayanı bizde tanımayız’ izlemini ön plana çıktı.”
Cizre’de mahallelere zırhlı araçlarla girmesiyle kente geldiği anda kendisinin çok tedirgin olduğu kaydeden Başaran, “İlk Cizre’ye geldiğimizde çok büyük bir tedirginlik içerisindeydik ancak gördüğümüz manzara karşısında kesinlikle evet bu iradeyi hiçbir silah baş edemeyeceğini ve bu iradeyi kıramayacağına inanç getirdim. Mahalleye çıktığımda sokağa çıkma yasağına karşı bir anda yüzlerce kişi birden ortaya çıkıyordu. Bu anlamda moral ve motivasyon çok yüksek. İnsanlar şunu söylüyor; ya her gün çocuklarımızı katleden elinde silahla başımızda duran devletin zulmüne karşı boyun eğeceğiz, ya da bu sistemin inkarından kurtulacağız” diye konuştu.
Hastanede kalan bir doktorun da kenti terk ettiğini dile getiren Başaran uluslararası, demokratik kamuoyuna da şu çağrıyı yaptı: “Uluslararası hukukta yeri olmayan, kendi yurttaşları üzerine tank ve toplarla saldıran bu vahşi zihniyete karşı Türkiye demokrasi güçleri, Cizre’ye sahip çıkmalıdır. Aksi takdirde 150 bin nüfuslu bu kente yapılan zulmü halk artık kabul etmiyor. Başbakan ve Cumhurbaşkanının ‘indir vur’ emrine karşı tüm halklar buna sessiz kalırsa yarın aynısı başına gelecektir. Herkesin gözü önünde 35 günlük bebeği öldüren bu zihniyet, akla gelmeyen vahşi uygulamaları devreye koyuyor. Şimdi halk, elektrik, su ve gıda ihtiyacını karşılayamıyor. Bu halk ne zamana kadar evinde durmayı kabul edecek? İnsanların açlıktan ölmesini mi bekliyorlar? Halk büyük katliama rağmen kendisini devletin tankı ve topunun önüne atacak. Son olarak hastanede kalan bir doktorun da hastaneyi bir şekilde terk ederek gittiği bilgisi elimize ulaştı. Devletin yaraladığı insanları tedavi edebilecek bir hekim dahi bırakılmadı.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder