12 Eylül 2015 Cumartesi

Ali Kerimi: Türk devleti özerk yönetimi tanımalıdır

Güney Kürdistanlı aydın ve eski siyasetçilerden Ali Kerimi, Türk devletinin ya Kürtlerin ilan ettiği özerk yapıları tanımayı ya da parçalanmayı tercih etmesi gerektiğini söyledi.


“Kuzey Kürdistan'da yaşananlar Erdoğan’ın padişah, sultan olma hevesinden kaynaklanmaktadır” diyen Kerimi, “Tüm Kürtler, halklar bu saldırılara karşı ortak mücadele etmelidir. Özellikle Güney Kürdistan ve Kürdistan’ın diğer parçaları bu dönemde Erdoğan’ın uyguladığı Kürt katliamına karşı güçlü mücadele etmelidir” dedi.
Kuzey Kürdistan'da yaşanan savaş ve katliamlara ilişkin sorularımızı yanıtlayan Ali Kerimi, Hewler yönetiminin, Rojava, DAİŞ saldırılarına maruz kalırken güney ile Rojava sınırına hendek kazdığını hatırlatarak, bugün aynı siyaseti kuzeye karşı uygulamaktan vaz geçmeye çağırdı.
Türk devleti seçimlerden sonra birçok yerde Kürtlere değişik gerekçelerle saldırmaya, katletmeye başladı. Sizce Türk devleti bu saldırıları neden başlattı? AKP, Erdoğan ne yapmak istiyorlar?
Açıkçası Erdoğan ve Türk devleti HDP’nin 7 Haziran seçimlerinde bu yüzdelikte bir oy alacağını beklemiyordu. Tabi HDP bu sonucu alınca Erdoğan’ın tüm planları alt üst oldu. Tek başına iktidar olamadığı gibi, diğer partilerle bir koalisyon da kuramadı. AKP’nin bu kaybedişi Erdoğan’ın hayallerini yıktı.
Neydi hayalleri?
Erdoğan’ın hayali tek başına tüm iktidarı elinde toplamaktı. İktidar sarhoşluğundan kendini kaybetmişti. İşte bu hayalleri yıkılınca saldırıya başladı. Diğer taraftan da Davutoğlu’nun muhalefet partileriyle koalisyon kurmasına da izin vermedi. Bundan yola çıkarak 1 Kasım seçimlerine giderken Türk milliyetçiliğini körükleyerek İslami bir parti olarak ki bu sorgulanmaya değerdir, yeniden tek başına iktidara gitmeyi hedefledi. Ama bence Türkiye halkı da artık barış istiyor. Tarihin tekrar savaş şeklinde tekerrür etsin istemiyorlar. Türk, Çerkes, Ermeniler, Kürtler hepsi HDP’nin parlamentoya girmesi ve savaşın bir daha çıkmaması, barışın hakim olması için oylarını HDP’ye verdiler.
HDP’nin akıllıca yürüttüğü siyaset Erdoğan’ın planlarını bozdu. Ama işte kendisini padişah, sultan gören Erdoğan bunu kabullenemedi. Zaten bunun için de çözüm sürecini tümden durdurarak Kuzey Kürdistan'da savaş başlattı.
Sizce bu 1 Kasım seçimlerine nasıl yansıyacak?
Bence Erdoğan 1 Kasım seçimlerinde daha büyük bir hayal kırıklığı yaşayacak. Çünkü dünya küçük artık. Herkes tüm gerçekleri hemen duyuyor, iletişim kuruyor ve ona göre tepki gösteriyor. Erdoğan sadece Türkiye'de değil, dünyada kaybediyor, kaybedecek. Dikkat edin Kürtler DAİŞ faşizmine karşı en büyük mücadeleyi veriyorlar. Ancak buna karşın DAİŞ gibi bir çete örgütüne Erdoğan’ın her türlü desteği verdiği artık sır değil. Bunu Ortadoğu halkları, Avrupa hatta tüm dünya biliyor. Erdoğan’ın bundan dolayı Kürtlere karşı savaş başlattığını herkes biliyor.
Ama Kürtler akıllı siyaset yürüterek her şeye rağmen dünyaya barış istediklerini göstermeliler. Fakat şimdi bazen de siz istemezseniz de savaş gelip kapınıza dayanır. O zamanda ona göre tutum takınmak ve direnmek gerekir. Bugün Kuzey Kürdistan’da gerçekleşen aynen de böyledir. Ama bununla birlikte Kürtler siyasal alandaki mücadelesini yükseltmelidir. Seçimlerde daha büyük bir sonuç almalıdır. Gençlerin ve özellikle kadınların mücadelesi kesinlikle durmamalıdır.
Özerklik ilanlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu çok iyi bir gelişme, Kürtlerin en doğal hakkıdır kendini yönetmek. Buna sadece Türk devleti karşı çıkıyor. Hatta Türkiye halkları da karşı durmuyor. Sadece Ankara hükümeti buna karşı duruyor. 20 milyonluk bir halk var ve ismi Kürt halkıdır. Bunların bir sorunu var ve bu sorunu çözmek durumundasınız. Bunun çeşitli seçenekleri vardır. Ya ayrılacaklar. Ya da HDP’yi oluşturan, özünde Türkiye’yi renkler, farklılıkların eşit ve özgürce bir arada yaşamasını sağlayacak bir sistem oluşturacaksınız. Bu şekilde herkes köyünü, ilçesini, şehrini yönetecek. PKK ve HDP bu siyaseti çok iyi bir şekilde geliştirdiler. Bu bir şanstır. Kürtler Türkiye’nin üniter yapısı içerisinde demokratik bir yönetimle aslında Türkiye’ye büyük güç vermeye çalışıyorlar. Ama maalesef Ankara yönetimi bunu göremiyor. Çünkü onlar Kürtlere hiçbir hak tanımak istemiyorlar, sürekli olarak Kürtleri düşman görüyorlar.
Güney Kürdistan'ın bu savaşa sessizliğini nasıl görüyorsunuz? Bu dönemde Güney Kürdistan’daki güçlere bu yönlü düşen sorumluluk nedir?
Maalesef Kuzey Kürdistan’a karşı sessizlikleri çok kötü. Hatta diyebilirim Kürtlerin tarihinin en kötü siyaseti izleniyor. Aslında asıl kötü olan, güney Kürdistan elde ettiği imkanları, yaşadığı deneyimleri tüm Kürtlerin birliği için değerlendirememesidir. Ulusal bir siyaset geliştiremediler.
Güney Kürdistan’daki Hewler siyaseti, KDP siyaseti bir aşiretin, ailenin çıkarlarına hizmet ediyor. Son birkaç yıldır bu tümden böyle. Hatta son 24 yıldır tümden böylesi aileci bir siyaset izliyorlar. Bu ailenin çıkarlarını ulusal çıkarların üzerinde tutuyorlar. Barzani ailesinin bir ferdinin çıkarları tüm halkın çıkarlarının üzerindedir. Geçmiş pratikler bunu bize açık gösterdi. Bu oldukça yanlış.
Maalesef Hewler’in, KDP’nin mevcut siyaseti kesinlikle ulusal siyaset değildir. Oysa Kuzey Kürdistan'da yaşananlara karşı güçlü durmalıydı, Kürtlerin haklarını sonuna kadar güçlü bir şekilde savunmalıydı. Kürtlerin Erdoğan’a, Türk devletine karşı yürüttüğü demokratik, insani, meşru mücadelesine arka çıkmalıydı. Sadece kuzeyde değil, Rojava'da DAİŞ saldırıları yaşanırken, Kürtler orada katledilirken Güney Kürdistan sınırına onlar hendek kazıyorlardı. Rojava'da açlık varken, ölüm varken, her türlü yardıma ihtiyaç duyarlarken bunları yaptı. Bu çok ayıp bir durum. Kürtlük adına ayıp bir durum. Oysa Rojava’dan, Güney Kürdistan’dan, Doğu Kürdistan’dan herkes Erdoğan’ın Kürtlere dönük bu katliamına dur demeliydi. Ona karşı mücadele etmeliydi.
Neden ses çıkarılmıyor?
Çünkü Türkiye ile Erdoğan ile çok büyük ekonomik anlaşmaları, ortak çıkarları var. Her iki tarafın ekonomik çıkarları her yönden iç içe geçmiş durumda. Birisinin zarar görmesi diğerinin zarar görmesini getiriyor. İşte bundan dolayı Erdoğan’a karşı ses çıkarmıyorlar, hatta Erdoğan’ın 1 Kasım seçimlerinde kesinlikle kazanmasını istiyorlar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder