22 Ağustos 2015 Cumartesi

SYKP Eşbaşkanı Tuncay Yılmaz askere evine dön çağrısı yaptı

SYKP Eşbaşkanı Tuncay Yılmaz açık bir mektup kaleme alarak zorunlu askerlikle Saray’ın savaşına tabi tutulan askerlere “Bu senin savaşın değil, evine dön” çağrısı yaptı.


SYKP Eşbaşkanı Tuncay Yılmaz, AKP’nin ve Erdoğan’ın kendi iktidarı için Kürt halkına ve demokrasi çevrelerine yönelik başlattığı savaşta zorunlu askerlik sistemi ile askerleri savaşa sürüklediğine dikkat çekmek amacıyla acık bir mektup kaleme aldı. Kaleme aldığı mektupta önemli noktalara dikkat çeken Yılmaz, askere bu savaş senin değil, evine dön silahaltında bulunduğun birliklerini terk ederek ailenin yanına dön çağrısı yaptı.
Yılmaz’ın “Evine dön Mehmetçik. Bu senin savaşın değil” başlığı ile kaleme aldığı mektup şöyle:
“Belki bir ‘vatan görevi’ olarak düşündüğünden askerdesin, belki de sadece bir ‘zorunluluk’, hayata devam edebilmek için aşılması gereken bir eşik olduğu için… Nedenini sorgulamayacağım bu yazıda. Ya da genel olarak ‘askerliği’ tartışmak da değil derdim. Sadece içinde bulunduğumuz durumu konuşmak istiyorum seninle.
Belki yeni katıldın birliğine belki de şafak sayıyorsun. 7 Haziran öncesine kadar askerlik sonrasına ilişkin planlar yapıyordun büyük olasılıkla. Kız arkadaşın, sözlün, nişanlın, eşin, anan, baban, kardeşlerin yolunu gözlüyor, onlar da seninle beraber şafak sayıyordu. Uzakta, asker ocağında olsan da büyük kaygılarınız yoktu. Şu Suriye’de, Irak’ta olanlara baktıkça yüreğiniz kabarsa, içiniz daralsa da hayırlısıyla bir savaşa girmeden bitirecektin askerliği.
Senden önceki tertiplere göre şanslı sayılırdın. 2013’ten bu yana patlamıyordu silahlar. Annenin, belli etmese de babanın ağzı yüreklerinde değildi. ‘Doğu’da da olsan gidip gelecektin nasıl olsa! Peki, ne oldu? Ne oldu da yeniden patladı bu kahrolası silahlar? PKK taktik mi değiştirdi? Sorunun konuşarak çözülmesinden vaz mı geçti Öcalan? HDP barışın değil savaşın dilini mi konuşmaya başladı? Tüm bu soruların cevabının kocaman bir HAYIR olduğunu biliyorsun elbette.
Sınırlarımız ve komşularımız ateş içinde olsa da son iki-üç yıldır sürdürülen görüşmeler sayesinde ateş bizim topraklarımıza da sıçramamıştı. Bunun kimin, hangi politikaların sayesinde olduğunu da tartışmayacağım seninle. Nasıl olduğuna inanıyorsan, öyle olduğuna inanmaya devam edebilirsin. Ama bu durumun neden bozulduğunu konuşmak ve bu konuda anlaşmak zorundayız seninle Mehmetçik.
7 Haziran’a kadar devam eden müzakere hazırlıkları, devlet yetkilileri, Öcalan ve HDP heyeti arasında yapılan onlarca görüşme, varılan ve dünya kamuoyu önünde açıklanan ‘Dolmabahçe Mutabakatı’nı kim bozdu? Mesela duydun, okudun gördün mü hiçbir yerde HDP’nin ya da diğer Kürt örgütlerinin ‘biz bu anlaşmayı, mutabakatı tanımıyoruz’ dediğini?
HDP seçimde barajı geçemesin diye bin bir türlü hileye başvuran ve geçince de sonucu kabullenmeyen kim? Sırf tek başına hükümet olamadıkları ve ‘Türk tipi başkanlık sistemi’ deseler de aslında bir diktatörlük sistemi olan başkanlık sistemine geçemedikleri için ülkeyi savaş yerine çevirenler kimler?
Sevgili Mehmetçik, sana yoksulluk, emekçilik edebiyatı yapacak değilim ama seni savaşa süren, kahramanlık, şehitlik edebiyatı yapanların çocuklarının nasıl yaşadığını da konuşmamız lazım. Gemicikler, şirketler, yerli yabancı bankalardaki hesaplar onların olsun. Bizden çaldıkları bu paralarda hakkımız var ama hadi paralarında pullarında gözümüz yok diyelim. Ama tek bir tanesi bile oğlunu senin yanına nöbete, çatışmaya, temizliğe, mutfağa sokar mı dersin?
Utanmadan ‘Allah nasip ederse şehit olmak istiyorum’ diye duygu sömürüsü yapanların dünyalıkları senin yedi sülaleni hayat boyu geçindirecek kadardır. Zaten sürecin baş sorumlusu evindeki haram paraları ancak kamyonla kaçırabildi 17 Aralık yolsuzluk/hırsızlık operasyonu sırasında.
Sen zar zor liseyi bitirip, belki de bitiremeden askere gitmek zorunda kalırken, onların çocukları bilmem hangi ülkenin bilmem hangi meşhur üniversitesinde yüzbinlerce dolar ödeyerek okuyorlar. Üç kelimeyi yan yana getiremeyip cümle kuramayan öküzlerini ‘üniversiteli’ yapıp, yurtdışında gösterip, hatta çürük raporuyla askerlikten kaçırırken size ‘kahraman Mehmetçik’ diyenlerin sözlerine inanma kardeşim. Bunların ne vatanla, ne milletle, ne dinle, ne imanla alakaları yok. Bunların tek dertleri var paraları ve iktidarları.
Yeniden patlayan bu silahlar, parçalanan bedenler, kararan gelecekler, evlere ve yüreklere düşen bu ateşler, endişeden, meraktan, kaygıdan, korkudan uykusuz geçen bu geceler vatan millet için falan değil! Vatanı da milleti de barış ve kardeşlikten, eşitlik ve özgürlükten daha iyi koruyacak bir silah, bir savaş yok!
Sen de çok iyi biliyorsun Mehmetçik, bu savaş hürriyet ve bağımsızlık için değil! Bu savaş işgale karşı değil! Bu savaş düşmana karşı değil! Parasını ve iktidarını korumak isteyenler kardeşi kardeşe kırdırıyorlar. Kürt seninle eşit hakka sahip olsa kıyamet kopmaz. Aksine hayat hepimiz için daha güzel olur.
Akla ve insanlığa uygun olmayan, ileriki yıllarda mutlaka uluslararası mahkemelerde yargılanacak olan bu amirlere ve emirlere itaatsizlik senin anayasal ve insanlık hakkındır.
Hayatın boyu yük olarak taşıyacağın bu utanılacak savaşın parçası olma! Çek elini tetikten! Bırak elinden silahını! Kaç git birliğinden sevdiklerinin yanına…
Evine dön Mehmetçik, bu savaş senin değil!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder