Yazar, insan hakları aktivisti Okay, AKP hükümetinin hasta tutsaklara rehin politikası uyguladığını ve açlık grevlerinin başlamasıyla birlikte işkence ve şiddetin arttığını belirtti. Okay, tutsaklar için başlatmış oldukları “Sizin hâlâ bir mektup arkadaşınız yok mu? Oysa onlar sizin için içeride. Unuttunuz mu?” kampanyasını da hatırlatarak, destek olma çağrısında bulundu.
Yazar ve insan hakları aktivisti Adil Okay ile AKP'nin savaş politikasının cezaevlerindeki yansımasını ve başlattıkları “Sizin hâlâ bir mektup arkadaşınız yok mu" kampanyasını konuştuk...
'DEMOKRATİK HAKLAR RAFA KALDIRILDI'
Cezaevlerinde hak ihlalleri ve fiziksel şiddet bir iktidar geleneği mi? Neden son bulmuyor?
Aslında yanıtı kolay: Zulüm imparatorluğu ad ve maske değiştirerek sürüyor. Örneğin son 13 yıldır AKP hükümetinin hapishanelerde uyguladığı fiziki ve psikolojik şiddet yeni değil. 12 Eylül 1980’den sonra devletin muhaliflerin iradesini kırmak için aldığı bir kararın sonucu. AKP hükümeti seleflerinden aldığı kötülük mührünü mazlumların bağrına basmaya devam ediyor. Dönem dönem “iyileştirmeler” görülse de bu devletin inayeti, AB’ye uyum paketleri sonucu değildir. İçeride ve dışarıda yürütülen kararlı direnişin, mücadelenin sonucudur. Bedel ödenerek kazanılmış haklardır. Ancak içerideki insanların kolektif direnişleri zorlaştı. F tipleri ile tecrit başladı. Yani eskiden bir “ceza” olarak yönetmelikte bulunan “hücre cezası” sürekli hale geldi. Ama tutsaklar buna rağmen direniyor. Ancak dışarıdan desteğe, dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyaçları var. Zira AKP hükümeti 7 Haziran’da aldığı yenilgiden sonra top yekûn bir savaş başlattı. Kazanılmış demokratik hakları da rafa kaldırdılar. Kendi yasalarına uymuyorlar. Konumuz hapishaneler diye “dışarıdaki” haksızlıklardan, baskılardan, keyfi gözaltı ve tutuklamalardan söz etmiyorum. Zaten görüyorsunuz. Ama yeterince görünmeyen hapishanelerin içi.
‘HASTA TUTSAKLAR PAZARLIK KONUSU’
Hasta tutsaklar serbest bırakılmıyor; tedavileri de engelleniyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?
“Görülmüştür Ekibi” ve birkaç grup Türkiye genelinde bu konuya dikkat çekmek için 300 aydın, yazar, şair ve sanatçının imzaladığı bir metini basınla ve kamuoyuyla paylaşmıştık.
Hasta tutsaklar sorunu, yıllardır kanayan yaramız. AKP devleti hasta tutsakları 'rehin' olarak tutmakta ve onları yüz kızartıcı bir tavırla 'pazarlık' konusu yapmaktadır. Tabii bu politikadan adli mahpuslar da etkilenmektedir. Bilindiği gibi rakamlar değişse de, adli ve siyasi toplam 300 kadarı ağır olmak üzere, 1000’ e yakın hasta mahpus- tutsak bizden, sizden destek beklemektedir. Son 13 yılda, 2300 insanın cezaevlerinde –raporlarına rağmen tahliye edilmeden- yaşamını kaybetmiş olması, bu sorunun vahametini göstermektedir. Irkçı- milliyetçi güvenlik güçleri böylesi ortamlarda tutsaklardan da intikam almayı dener. Zaten tecrit içinde olan tutsaklara keyfi eziyet – işkence için fırsat kollar. Nitekim savaş başlar başlamaz aldığımız haberler bu yöndedir. Hasta tutsaklara çıplak arama dayatması, iki gözü kör bir tutsağa tek kişilik hücre cezasının verilmesi, kanser hastası Erol Zavar’ın hastane dönüşü askerler tarafından dövülmesi ve diğerleri.
‘SAVAŞ POLİTİKASI İÇERİYE DE YANSIDI’
AKP’nin savaş politikası cezaevlerine de yansıdı mı?
Evet. Bakınız son haberlere Ordu’da, Osmaniye’de hapishane müdürleri dün cesaret edemedikleri uygulamalara başladılar. Devlet hepsine cesaret verdi. 'Boş verin yasaları' diye. 'Size gününüzü göstereceğiz. Ölümlerden ölüm beğenin. Türkiye Suriye’ye dönerse ilk öldüreceğimiz sizlersiniz' gibi tehditler bizzat müdürler tarafından yapılıyor.
‘AÇLIK GREVLERİNİN BAŞLAMASIYLA BASKILAR DA ARTTI’
Cezaevlerinde başlayan açlık grevleriyle birlikte hak gaspları ve kötü muamelede bir artış var mı?
Evet. Ne yazık ki var. Kaba dayak, çıplak arama, tehdit, keyfi iletişim yasakları. Doktora çıkarmama ve diğer baskılar. Düne kadar keyfi kaba dayak yoktu. Savaşla birlikte başladı. Çıplak arama da nadir olarak yapılıyordu. Şimdi ise yeniden yaygınlaştı. Yayın yasağı yoktu. Ara sıra fevri oluyordu. Şimdi yeniden başladı. Bırakınız yasal kitapları, örgüt yayın ve dergilerini, Leman, Uykusuz ve Penguen dergileri sakıncalı sayılıp verilmemiş Kandıra hapishanesinde. Kaos GL dergisi de yasal olduğu halde müstehcen bulunup engellenmiş.
‘CEZAEVLERİ DİRENİŞ ALANIDIR, YALNIZ BIRAKILMAMALI’
Baskı, saldırı artsa da buna paralel olarak cezaevlerindeki direnişler çoğu zaman kazanımla sonuçlanıyor...
Doğru. Bunun nedeni inançtır. O direnişi koyan tutsaklar bir ideal, bir ütopya için mücadele ederken esir düşmüşlerdir. Kişisel çıkarları için değil. Bu inanç, iradelerinin kırılmasını engelliyor. Ve her türlü engele rağmen içeride ortak karar alabiliyorlar. Ve tabi dışarıdan destek de önemli. Dışarıda onlar için yapılacak en küçük etkinlik de, yazılan mektup da moralleri için önemlidir. Bu nedenle biz “görülmüştür ekibi” olarak mektup kampanyası başlattık. Sloganımız şuydu. “Sizin hâlâ bir mektup arkadaşınız yok mu? Oysa onlar sizin için içeride. Unuttunuz mu?” Çok sayıda sanatçı destek oldu kampanyamıza. Okuyucular duyarlı davranıp adres aldılar. Yazmaya başladılar.
MEKTUP KAMPANYASI
Kampanyaya katılmak isteyenlere nasıl seslenirsiniz?
www.gorulmustur.org sitesine girin, adres alın, başta açlık grevinde olanlara ve genelde tüm tutsaklara mektup yazın. Öyle çok yazın ki, hapishane idaresi bu insanların sahipsiz olmadığını anlasınlar. Tutsaklar dışarıdan güç-moral alsınlar. Yalnız olmadıklarını hissetsinler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder