Sur Belediyesi Eşbaşkanları Narin ve Barut ile Silvan
Belediyesi Eşbaşkanı Bodakçi'nin gözaltına alınması protesto edildi. Eylemde
konuşan Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Anlı, devletin meşruluğunu
yitirdiğini belirtti. Kışanak ise katliamların sessiz kalınması halinde her
yere yayılabileceği uyarısını yaparak, AKP'ye "Kendimizi ezdirmeyeceğiz,
boyun eğmeyeceğiz" diye seslendi.
Amed'in Sur ilçesinde, belediye binası önünde Sur Belediye Eşbaşkanları Seyid
Narin ve Fatma Şık Barut ile Silvan Belediye Eşbaşkanı Yüksel Bodakçi'nin
gözaltına alınmaları protesto edildi. Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları
Gültan Kışanak ve Fırat Anlı ile ilçe belediye eşbaşkanları, HDP ve DBP il
eşbaşkanları da eyleme katıldı. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Amed İl
Eşbaşkanı Hafize İpek, siyasi soykırım operasyonlarıyla halkın sindirilmeye
çalışıldığını belirterek, kentlerin harabeye dönüştürüldüğünü kaydetti. İpek,
gözaltına alınan belediye eşbaşkanları ve DBP ilçe eşbaşkanlarının derhal
serbest bırakılmasını talep etti.
ANLI: DEVLET MEŞRULUĞUNU YİTİRDİ
Eylemde konuşan Anlı, devletin bu coğrafyada sadece
polis, asker, güvenlik, baskı unsuru ve insanların özgürlüğünden mahrum
edilmesinin karşılığı haline geldiğine dikkat çekti. Anlı, "Eğer devleti
yaratan bir toplumsal konsensüs, bir toplumsal sözleşme varsa devlet bugün
bunun dışındadır ve bu sözleşmeyi ihlal eden temel organ ve mekanizmadır. Eğer
insanlar taleplerini ifade edemiyorsa, bunun için mücadele edemiyorsa, devletin
meşruluğu kalmamıştır. Eğer bir devlet, kaba şiddet ve bildik zor yöntemlerle
kendini ayakta tutmaya çalışıyorsa, o devletin artık hukuk devleti olduğundan
söz edemeyiz" dedi.
'TABLO AÇIK; ARTIK KANDIRAMAZSINIZ'
"KCK" adı altında yapılan operasyonlarına
dikkat çeken Anlı, dün "KCK Operasyonları"nın 'Paralel'e
yükleyenlerin, Balyoz Operasyonları için "Kandırıldık" diyenlerin bu
operasyonlar için ne diyeceğini sordu. Anlı, şunları ifade etti: "Yarın bu
operasyonların siyasal ve hukuksal sorumluluğunu taşıyacaklar mı? Buradan açık
söylüyoruz. Yereldeki kamu otoriteleri ve yargı mensupları da; bu çılgınlığa
alet olmayınız, halktan yana ve demokratik hakların kullanımından yana bir
tavır içerisinde olunuz. Şimdi hep birlikte izliyoruz. Ülkenin Cumhurbaşkanı
çıkıp, 'Zaten rejim değişmiştir' diyor. 770 bin kilometre karelik alanda rejimi
tek başına değiştirebilecek güce ve iradeye sahip. Ama bir mahallede,
mahallenin iradesi bir araya gelip, devleti reddetmeden ama kendi haklarımızı,
temsiliyetimizi hayata geçiriyoruz denildiğinde en ağır bir şekilde sabah
kapıları kırılarak gözaltına alınıyor, terör yaftasıyla suçlanıyor. Bu kadar
açık bir tabloda kimseyi artık kandıramazsınız?"
'ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ VE GÜVENLİĞİMİZİ SİZE EMANET ETMEYECEĞİZ'
Bu coğrafyada herkesin ifade özgürlüğünün olduğunu ifade
eden Anlı, temel demokratik hakların kullanımında insanların özerklik,
federasyon, bağımsızlık ile eşit ve kardeşçe kendi kimliğine saygı
isteyebileceğini ve bunun da hiçbir şekilde suç olmadığını söyledi. Anlı,
"Bu kadar kolay değildir. Özgürlüğümüzü, güvenliğimizi sizlerin eline
emanet etmeyeceğiz. Artık buna bir son verilmesi gerekiyor" dedi.
KIŞANAK: SESSİZ KALINIRSA HER YERDE YAŞANIR!
Kışanak ise, "Bu ülkede hukuksuzluk devlet nizamı
haline getirilmeye çalışılıyor" dedi. Kışanak, "Ben yaparım, ben
vururum, ben kırarım, ben gözaltına alırım, bana biat etmeyene her türlü zulmü
yaparım" diyen bir zihniyet kendisini, devlet olarak örgütlemeye
çalıştığını bunun adının faşizm, otoriter rejim olduğunu belirtti. Kışanak,
Türkiye'nin sessiz kalması durumunda Lice, Sur ve Silvan'da yaşananların her
yerde yaşanmaya başlayacağına dikkat çekti. Kışanak, şöyle konuştu: "Bir
ülkede devlet hukuk dışına çıkmaya başlarsa, hukuk tanımazsa, hak ve
özgürlükleri rafa kaldırırsa, halka kulağını tıkarsa bir tek işlev olarak
halkın taleplerini bastırmak için devletin gücünü sonuna kadar kullanmayı
kendisine hak gören bir devlet anlayışı ortaya çıkarsa artık o ülkede hiç
kimsenin hakkı ve özgürlüğü yoktur. Onun için ben buradan özellikle tüm
Türkiye'ye seslenmek istiyorum. Lütfen 90'lı yıllarda yaşanan hataya bir kez
daha düşmeyin. Gözünüzü kulağınızı burada yaşananlara kapatmayın. Ne oluyor ne
bitiyor bunu anlamaya çalışın. Biat etmiş medyanın servis ettiği yalanlarla
Türkiye lütfen yönetilmesin. Cesur gazeteciler, cesur aydınlar, gerçeği gören
yazarlara ihtiyacımız var. Gerçekleri öldürdüğünüz an bu ülkede diktatörlük,
otoriter rejim, başını alıp gidecektir ve bunun mağduru da sadece ve sadece
Kürtler olmayacaktır" diye ifade etti.
'MÜCADELE YÖNTEMLERİ GELİŞECEKTİR'
Tarihin tekerrür etmeyeceğini belirten Kışanak, 1990'lı
yılların yeniden yaşanmasına izin vermeyeceklerini vurguladı ve şunları
belirtti: "Eğer '90'lı yıllardaki gibi infazlar köy yakmalar, bütün siyasi
talepleri baskıyla şiddetle bastırma yöntemi devreye girerse bu halkın da
mücadele yöntemleri gelişecektir. Biz boyun eğmeyeceğiz. '90'lı yılları bir
daha yaşamayacağız. Eğer birileri KCK operasyonlarını tekrarlamak istiyorsa bir
kez daha bu halkın siyasi iradesini cezaevlerine tıkmak istiyorlarsa buna da
izin vermeyeceğiz. Tarih tekerrür etmez; yaptığınız yanlışları ısrar etmek,
yeniden tekrar tekrar yaşamak istiyorsanız bunun bedelini siz ödersiniz. Evet,
biz mağdur oluyoruz, evet biz zorluklar yaşıyoruz, özgürlüklerimizden yoksun
bırakılıyoruz, tutuklanıyoruz, infazlarla yaşam hakkımız ortadan kaldırılıyor.
Ama inan ki bunun toplu ve ağır bedelini Türkiye ödüyor. Bunu görmesi gerekir
artık Türkiye'nin. 12 Eylül rejiminin, Diyarbakır Cezaevi'ndeki vahşetin
bedelini nasıl Türkiye ödediyse, bugün eğer 12 Eylül'den sonra bu coğrafyada
hak aramak için insanlar başka yollara tenezzül ettiyse, bunu bugün herkes
konuşuyorsa aynı yolda ısrar etmek, aynı hataları yapmakta ısrar etmek bu
ülkeyi felakete sürüklemektir."
'HESAP VERECEKSİNİZ!'
"Bugün kim bu operasyonu yönetiyorsa yarın paralel
yapı gibi o da mahkûm olacaktır" diyen Kışanak, şöyle devam etti:
"Kim yönetiyorsa; köşkten mi yönetiyorlar, Ankara'dan mı yönetiyorlar
yoksa hukuk dışına çıkmış bir devlet güruhu var onlar mı yönetiyor. Çıksınlar
bunun cevabını bize versinler. Kimin haddine, bu ülke de bu topraklarda yüzde
80, yüzde 85 oy alarak, halkın temsilcisi haline gelmiş insanlara bu hakareti
bu hukuksuzluğu yapmak kimin haddine! Bunun hesabını verecekler. Varto'da sokak
ortasında çıplak bedeni sürüklenen kadının hesabını verecekler. Bu alçaklığı
yapana hesap sormayan devlet gelir benim belediye başkanımı gözaltına alırsa
ben de özerklik ilan ederim tabii ki. Bir halkın onuruyla bu kadar oynanamaz.
Bir halkın onurunu ayaklar altına almaya kalkışmayın, bize bu kadar hakaret
etmeyin. Binlerce hukuksuzluklar hangisine hesabını sordu bu devlet. Yüzlerce
faili meçhul cinayet var, sadece bu hükümet döneminde yaşananlar var,
hangisinde bunu sordu bu devlet. Ceylan Önkol'un katilleri nerede, Uğur
Kaymaz'ın katilleri nerede. Yediden yetmişe yaşı yedi yaşın da olanlar anasının
kucağında bebek olanlardan 70 yaşına kadar olan insanlar, sivil insanlar
katledildi. Birine hesap sordu mu bu devlet?"
'ÖZERKLİK TALEBİNE SİYASETLE YANIT VERİN'
Kışanak, konuşmasının sonunda, halkın özerklik talebinin
siyasi olduğuna, halkın bu talebine siyasetle yanıt verilmesi gerektiğine
işaret ederek, "Ama yok biz siyaset yapmıyoruz, biz otoriter devlet olarak
sizi ezeceğiz diyorsanız kusura bakmayın ezdirmeyeceğiz kendimizi"
dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder