KJK Koordinasyonu, "AKP ve Erdoğan çetesi
başta DAİŞ çetesi olmak üzere tüm kirli güçlerle Ortadoğu halklarının, özelde
de Kürt halkının geleceğini gasp ederek, kazanımlarını ortadan kaldırarak
kendilerini bölgenin diktatörü haline getirmeye çalışmaktadır" dedi.
Yazılı bir açıklama yapan KJK Koordinasyonu, Türk
devletinin Kürt halkı karşısındaki soykırımcı, katliamcı, işgalci geleneğinin
son ve en vahşi temsilcisi olan Erdoğan ve AKP faşist çetesinin kadınlara, Kürt
halkına, halkların geleceğine her türlü saldırı tutumu içerisinde olduğunu
belirtti.
“Kürt sorunun demokratik çözümü temelinde tercih
edilen yol bu çetenin iktidar hesabı yüzünden çözümcü bir sonuca
ulaştırılamamış, özgürlüğün vazgeçilmezliği temelinde Kürt halkı kendi özgür
sistemini kurmaya yönelmiştir” diyen KJK Koordinasyonu, seçimlerde Türkiye
halklarının sergilediği tutum karşısında AKP-Erdoğan çetesinin siyasal bir
darbe ile Türkiye yönetimine el koyduğu, gayri meşru hükümetin verdiği
talimatlarla kadınlara ve halklara karşı amansız bir saldırı geliştirildiğini
de kaydetti.
‘AKP-ERDOĞAN-DAİŞ, HALKLARIN GELECEĞİNİ GASP ETMEYE
ÇALIŞIYOR’
Türk devletinin meşru bir hükümeti olmadığını, söz
konusu gücün kontra-çete-darbeci bir kliğin ülkeyi kaosa, savaşa sürüklemesi
durumu olduğuna dikkat çeken KJK Koordinasyonu, şunları ifade etti: “AKP ve
Erdoğan çetesi başta DAİŞ çetesi olmak üzere tüm kirli güçlerle Ortadoğu
halklarının, özelde de Kürt halkının geleceğini gasp ederek, kazanımlarını
ortadan kaldırarak kendilerini bölgenin diktatörü haline getirmeye çalışmaktadır.
Fakat hem Türkiye halklarının AKP karşısında ortaya koyduğu tutum, hem DAİŞ
çetesinin insanlık dışı uygulamalarının dünya halklarınca tepki görmesi, başta
Kürt halkının meşru savunma mücadelesiyle bu çeteyi askeri açıdan da
geriletmesi, hem de Kürt özgürlük mücadelesinin demokratik ulus perspektifiyle
eşit temsiliyetli halkların özgür sistemini kurmaya yönelmesi, en önemlisi de
Başkan Apo’nun yürüttüğü mücadele bu çete açısından tam bir yenilgi durumunu
getirmiştir. Bulaştığı kiri gizlemeye, iktidarda ömrünü uzatmaya, Kürt halkına
karşı soykırımcı, katliamcı politikalarını sürdürmeye, kadınları köleleştirmeye
çalışan bu çete güruhu başta Kürdistan olmak üzere halkımıza katliam
dayatmaktadır, savaş suçu işlemektedir. Zergelê saldırısını yapan, çocukları,
kadınları hedef tahtasına koyan çete gücü şimdi de yargısız infazlarla, Kürt
halkının kendini yönetme hakkı karşısında saldırı içerisindedir. Gayri meşru
yönetimi tanımadığını belirten halk karşısında tankları, toplarıyla
saldırmakta, Kürt düşmanlığını en üst seviyede ortaya koymaktadır.
'ELTÜRK’E YAPILAN TÜM KADINLARA, KÜRT HALKINA VE
İNSANLIĞIN ONURUNA YAPILMIŞ BİR SALDIRIDIR'
Varto’da şehit düşürülen Ekin Van (Kevser Eltürk)
arkadaşımızın cenazesine yapılan tüm kadınlara, Kürt halkına, insanlığın
onuruna yapılmış bir saldırıdır. Uygulamadan da anlaşıldığı üzere DAİŞ’i eğiten
Türk devleti, Erdoğan’dır, bu nedenle yöntemleri aynıdır. Bir militanımızın,
şehidimizin cansız bedenine yapılanlar kadınları, halkımızı, hareketimizi
rencide etmeyi amaçlasa da, bu uygulamanın hesabını sormak, şehidimizin
amaçlarını yaşamsallaştırmak tek yaşam gerekçemizdir. Gayri meşru bir
hükümetin, diktatör, darbeci bir cumhurbaşkanının talimatıyla hareket eden
ordu, Türk devlet anayasasına, uluslararası hukuka aykırı davranmakta, açıkça
savaş suçu işlemektedir.”
‘ÖZ YÖNETİM İSTEYEN HALKIMIZ DESTEKLENMELİDİR’
Tüm bu uygulamalar karşısında özgür yaşam
seçeneğini devreye koyan Kürt halkının öz yönetim talebinin haklı, yerinde ve
meşru olduğunu da kaydeden KJK Koordinasyonu, “Bu temelde yerel yönetim
ilkesini gayri meşru-diktatöryal, çete bir devlet karşısında hayata geçirmeye
çalışan gençlerimizin, kadınlarımızın, halkımızın desteklenmesi, sahiplenilmesi
gerekmektedir. Kürt halkı maruz kaldığı işgali, yıllarca yürütülen kirşi savaşı,
uluslararası komployla Başkan Apo’nun esaret altına alınmasını, Kobanê’yi,
Amed’i, Suruç’u, Zergelê’yi ve daha binlerce saldırıyı unutmamıştır, bunun
hesabını kendini yönetme hakkını hayata geçirerek sormalıdır. Sadece Kürt halkı
değil, Türkiye halkları öz yönetim ilkesiyle gayri meşru hükümet ve onun
devleti ele geçirmiş gerçeği karşısında hareket etmeli, halkların ortak
geleceğini inşa sorumluluğunu almalıdır. Kürt halkının öz yönetim talebini
meşru görmeli, desteklemeli, kendisi de bu temelde pratikleşmelidir.
Ekin arkadaşımızın insanlık dışı uygulamalarla
saldırıya uğraması sadece Kürt kadınlarının değil, tüm kadınların onurunu,
kimliğini sahiplenme temelinde hesabını sorması gereken bir gerçekliktir. Bu
temelde Kürt halkı öz yönetim tercihini ortaya koyan ilçelerimizi sahiplenmeli,
tank top kuşatmasını kırmalı, aynı biçimde öz yönetim ilkesini hayata
geçirmelidir. Kadınların öncülük edeceği bir mücadele süreci acilen
yükseltilmek durumundadır. Kadın özgürlüğü temelinde mücadele yürüten kadın hareketlerinin,
demokratik çevrelerin Ekin arkadaşımıza yapılanlar karşısında özgürlük
istemlerini gösterecekleri tepkiyle ortaya koyması gerekmektedir.
Reber Apo’nun özgürlüğü temelinde öz yönetim
ilkesiyle tüm iktidarcı-çeteci yapılanmaların saltanatını sonlandıralım,
halkların bayramını demokratik ulus perspektifiyle yaşamın gerçek anlamına
dönüştürelim. Bu temelde herkesin hiçbir kaygıya girmeden mücadeleyi
sahiplenmesi, öz yönetim taleplerini güçlendirmesi, kendisini ve toplumunu
savunması gerekir. Kadın özgürlük hareketi olarak başta Ekin arkadaşımız olmak
üzere tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyor, bunun hesabının misliyle
sorulacağını belirtiyor, Reber Apo kadınlarla, Kürt halkıyla, halklarla özgürce
buluşuncaya kadar amansız bir mücadelenin sahibi olacağımızı belirtiyoruz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder