18 Ağustos 2015 Salı

KJK: AKP ve Erdoğan kadınlara, Kürtlere ve halkların geleceğine saldırıyor

KJK Koordinasyonu, "AKP ve Erdoğan çetesi başta DAİŞ çetesi olmak üzere tüm kirli güçlerle Ortadoğu halklarının, özelde de Kürt halkının geleceğini gasp ederek, kazanımlarını ortadan kaldırarak kendilerini bölgenin diktatörü haline getirmeye çalışmaktadır" dedi.


Yazılı bir açıklama yapan KJK Koordinasyonu, Türk devletinin Kürt halkı karşısındaki soykırımcı, katliamcı, işgalci geleneğinin son ve en vahşi temsilcisi olan Erdoğan ve AKP faşist çetesinin kadınlara, Kürt halkına, halkların geleceğine her türlü saldırı tutumu içerisinde olduğunu belirtti.
“Kürt sorunun demokratik çözümü temelinde tercih edilen yol bu çetenin iktidar hesabı yüzünden çözümcü bir sonuca ulaştırılamamış, özgürlüğün vazgeçilmezliği temelinde Kürt halkı kendi özgür sistemini kurmaya yönelmiştir” diyen KJK Koordinasyonu, seçimlerde Türkiye halklarının sergilediği tutum karşısında AKP-Erdoğan çetesinin siyasal bir darbe ile Türkiye yönetimine el koyduğu, gayri meşru hükümetin verdiği talimatlarla kadınlara ve halklara karşı amansız bir saldırı geliştirildiğini de kaydetti.
‘AKP-ERDOĞAN-DAİŞ, HALKLARIN GELECEĞİNİ GASP ETMEYE ÇALIŞIYOR’
Türk devletinin meşru bir hükümeti olmadığını, söz konusu gücün kontra-çete-darbeci bir kliğin ülkeyi kaosa, savaşa sürüklemesi durumu olduğuna dikkat çeken KJK Koordinasyonu, şunları ifade etti: “AKP ve Erdoğan çetesi başta DAİŞ çetesi olmak üzere tüm kirli güçlerle Ortadoğu halklarının, özelde de Kürt halkının geleceğini gasp ederek, kazanımlarını ortadan kaldırarak kendilerini bölgenin diktatörü haline getirmeye çalışmaktadır. Fakat hem Türkiye halklarının AKP karşısında ortaya koyduğu tutum, hem DAİŞ çetesinin insanlık dışı uygulamalarının dünya halklarınca tepki görmesi, başta Kürt halkının meşru savunma mücadelesiyle bu çeteyi askeri açıdan da geriletmesi, hem de Kürt özgürlük mücadelesinin demokratik ulus perspektifiyle eşit temsiliyetli halkların özgür sistemini kurmaya yönelmesi, en önemlisi de Başkan Apo’nun yürüttüğü mücadele bu çete açısından tam bir yenilgi durumunu getirmiştir. Bulaştığı kiri gizlemeye, iktidarda ömrünü uzatmaya, Kürt halkına karşı soykırımcı, katliamcı politikalarını sürdürmeye, kadınları köleleştirmeye çalışan bu çete güruhu başta Kürdistan olmak üzere halkımıza katliam dayatmaktadır, savaş suçu işlemektedir. Zergelê saldırısını yapan, çocukları, kadınları hedef tahtasına koyan çete gücü şimdi de yargısız infazlarla, Kürt halkının kendini yönetme hakkı karşısında saldırı içerisindedir. Gayri meşru yönetimi tanımadığını belirten halk karşısında tankları, toplarıyla saldırmakta, Kürt düşmanlığını en üst seviyede ortaya koymaktadır.
'ELTÜRK’E YAPILAN TÜM KADINLARA, KÜRT HALKINA VE İNSANLIĞIN ONURUNA YAPILMIŞ BİR SALDIRIDIR'
Varto’da şehit düşürülen Ekin Van (Kevser Eltürk) arkadaşımızın cenazesine yapılan tüm kadınlara, Kürt halkına, insanlığın onuruna yapılmış bir saldırıdır. Uygulamadan da anlaşıldığı üzere DAİŞ’i eğiten Türk devleti, Erdoğan’dır, bu nedenle yöntemleri aynıdır. Bir militanımızın, şehidimizin cansız bedenine yapılanlar kadınları, halkımızı, hareketimizi rencide etmeyi amaçlasa da, bu uygulamanın hesabını sormak, şehidimizin amaçlarını yaşamsallaştırmak tek yaşam gerekçemizdir. Gayri meşru bir hükümetin, diktatör, darbeci bir cumhurbaşkanının talimatıyla hareket eden ordu, Türk devlet anayasasına, uluslararası hukuka aykırı davranmakta, açıkça savaş suçu işlemektedir.”
‘ÖZ YÖNETİM İSTEYEN HALKIMIZ DESTEKLENMELİDİR’
Tüm bu uygulamalar karşısında özgür yaşam seçeneğini devreye koyan Kürt halkının öz yönetim talebinin haklı, yerinde ve meşru olduğunu da kaydeden KJK Koordinasyonu, “Bu temelde yerel yönetim ilkesini gayri meşru-diktatöryal, çete bir devlet karşısında hayata geçirmeye çalışan gençlerimizin, kadınlarımızın, halkımızın desteklenmesi, sahiplenilmesi gerekmektedir. Kürt halkı maruz kaldığı işgali, yıllarca yürütülen kirşi savaşı, uluslararası komployla Başkan Apo’nun esaret altına alınmasını, Kobanê’yi, Amed’i, Suruç’u, Zergelê’yi ve daha binlerce saldırıyı unutmamıştır, bunun hesabını kendini yönetme hakkını hayata geçirerek sormalıdır. Sadece Kürt halkı değil, Türkiye halkları öz yönetim ilkesiyle gayri meşru hükümet ve onun devleti ele geçirmiş gerçeği karşısında hareket etmeli, halkların ortak geleceğini inşa sorumluluğunu almalıdır. Kürt halkının öz yönetim talebini meşru görmeli, desteklemeli, kendisi de bu temelde pratikleşmelidir.
Ekin arkadaşımızın insanlık dışı uygulamalarla saldırıya uğraması sadece Kürt kadınlarının değil, tüm kadınların onurunu, kimliğini sahiplenme temelinde hesabını sorması gereken bir gerçekliktir. Bu temelde Kürt halkı öz yönetim tercihini ortaya koyan ilçelerimizi sahiplenmeli, tank top kuşatmasını kırmalı, aynı biçimde öz yönetim ilkesini hayata geçirmelidir. Kadınların öncülük edeceği bir mücadele süreci acilen yükseltilmek durumundadır. Kadın özgürlüğü temelinde mücadele yürüten kadın hareketlerinin, demokratik çevrelerin Ekin arkadaşımıza yapılanlar karşısında özgürlük istemlerini gösterecekleri tepkiyle ortaya koyması gerekmektedir.
Reber Apo’nun özgürlüğü temelinde öz yönetim ilkesiyle tüm iktidarcı-çeteci yapılanmaların saltanatını sonlandıralım, halkların bayramını demokratik ulus perspektifiyle yaşamın gerçek anlamına dönüştürelim. Bu temelde herkesin hiçbir kaygıya girmeden mücadeleyi sahiplenmesi, öz yönetim taleplerini güçlendirmesi, kendisini ve toplumunu savunması gerekir. Kadın özgürlük hareketi olarak başta Ekin arkadaşımız olmak üzere tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyor, bunun hesabının misliyle sorulacağını belirtiyor, Reber Apo kadınlarla, Kürt halkıyla, halklarla özgürce buluşuncaya kadar amansız bir mücadelenin sahibi olacağımızı belirtiyoruz.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder