Parti Meclisi Sonuç Bildirisini açıklayan HDP, AKP'nin savaş politikasında sivillerin de hedef alındığına dikkat çekti. Bildiride, "AKP, büyük acılara ve ağır bedellere neden olmuş 'sonuna kadar savaş' çizgisini terk ederek Kürt sorununun diyalog ve müzakere ile çözümü çizgisine dönmelidir" denildi.
HDP, il eşbaşkanları toplantısının ardından gerçekleşen PM toplantısında yapılan tespit ve kararları açıkladı.
'KÜRT HALKI '90'LARDAKİ GİBİ GÖÇE ZORLANIYOR'
HDP Parti Meclisi Sonuç Bildirisinde, AKP’nin başlattığı ve bugüne kadar pek çok canın yitimine neden olan savaşın Lice, Varto, Silvan ve son olarak da Yüksekova ve Cizre saldırılarıyla sivil halka yönelmiş bulunduğuna dikkat çekildi. Yüksekova’da sokağa çıkma yasağı ilanının ardından şehre giren özel komando birlikleri tarafından evlere ağır silahlarla saldırıldığı, sivil kayıplar olduğu, ayrıca çok sayıda yaralının hastaneye kaldırılmasına engel olunduğunun vurgulandığı bildiride, sivil toplum örgütlerinin ve milletvekili heyetlerinin ilçeye girişlerinin engellendiği, haberleşme imkanlarının sınırlandırıldığı da belirtildi.
Kürt halkının adeta '90’lı yıllarda olduğu gibi bir kez daha göçe zorlandığına değinilen bildiride, "Askeri güvenlik bölgesi ilanları ve halka yönelik silahlı saldırılar, halkı göçe zorlamak amaçlıdır. Türkiye’yi ağır bir savaş ortamına sürükleyen AKP, şimdi de halkın siyasal olan özyönetim talebini ve iradesini bahane ve kriminalize ederek halka savaş açmıştır. Seçilmiş siyasetçiler ve yerel yöneticiler kelepçe vurularak tutuklanmakta, kadın siyasetçiler cinsiyetçi uygulamalara maruz kalmakta, Ekin Wan örneğinde görüldüğü gibi kadın cenazeleri cinsiyetçi bir intikamın hedefi olmaktadır" denildi.
7 Haziran’daki seçim sonuçlarını yok sayan, bir koalisyon hükümeti kurulmasını engelleyen ve Türkiye’yi seçime zorlayan Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, siyasi belirsizliğin ve savaş ortamının ekonomiye maliyetinin bedelini de emekçi halklara yoksulluk ve daha az ekmek olarak ödettiğinin vurgulandığı bildiride, devamla şunlar kaydedildi:
Kürt halkının adeta '90’lı yıllarda olduğu gibi bir kez daha göçe zorlandığına değinilen bildiride, "Askeri güvenlik bölgesi ilanları ve halka yönelik silahlı saldırılar, halkı göçe zorlamak amaçlıdır. Türkiye’yi ağır bir savaş ortamına sürükleyen AKP, şimdi de halkın siyasal olan özyönetim talebini ve iradesini bahane ve kriminalize ederek halka savaş açmıştır. Seçilmiş siyasetçiler ve yerel yöneticiler kelepçe vurularak tutuklanmakta, kadın siyasetçiler cinsiyetçi uygulamalara maruz kalmakta, Ekin Wan örneğinde görüldüğü gibi kadın cenazeleri cinsiyetçi bir intikamın hedefi olmaktadır" denildi.
7 Haziran’daki seçim sonuçlarını yok sayan, bir koalisyon hükümeti kurulmasını engelleyen ve Türkiye’yi seçime zorlayan Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, siyasi belirsizliğin ve savaş ortamının ekonomiye maliyetinin bedelini de emekçi halklara yoksulluk ve daha az ekmek olarak ödettiğinin vurgulandığı bildiride, devamla şunlar kaydedildi:
'AKP SAVAŞ ÇİZGİSİNİ TERK EDİP MÜZAKEREYE DÖNMELİ'
"Artık başta yakınlarını kaybeden asker, polis, sivil ve gerilla yakınları olmak üzere, Türkiye halklarının savaşa ve kayıplara tahammülü kalmamıştır. KCK yetkilileri tarafından yapılan 'karşılıklı ateşkese evet' açıklaması, ellerin tetikten çekilmesi yolunda önemli bir adımdır. Hükümet bu açıklamalara karşılık vermeli ve gereğini yerine getirmelidir. Büyük acılara ve ağır bedellere neden olmuş 'sonuna kadar savaş' çizgisini terk ederek Kürt sorununun diyalog ve müzakere ile çözümü çizgisine dönmelidir.
Bir kez daha vurguluyoruz ki; barış seçimden önemlidir. Barış mücadelesi parti örgütlerimizin önündeki en acil gündemdir. “Sonuna kadar savaş” diyen Saray’a karşı, 'sonuna kadar barış' diyoruz.
Bir kez daha vurguluyoruz ki; barış seçimden önemlidir. Barış mücadelesi parti örgütlerimizin önündeki en acil gündemdir. “Sonuna kadar savaş” diyen Saray’a karşı, 'sonuna kadar barış' diyoruz.
HOPA HALKIYLA DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Savaşı durduracak, kadınların özgürlüğünün yolunu açacak, dereleri, toprakları, ağaçları koruyacak, yeni Hopa felaketlerine izin vermeyecek tek yol, halkların birleşik gücü, HDP’nin ortaya koyduğu ‘Yeni Yaşam’ çağrısıdır. Hopa’da yaşanan bir doğal afet değil, siyasi felakettir. HES’lerle, rant politikalarıyla, doğa kıyımı yapılarak inşa edilen yollarla, doğaya karşı işlenen suçların sonucu olarak halk ağır bedellerle karşı karşıya bırakılmıştır. Arama kurtarma çalışmalarında da çok ciddi zafiyet yaşanmış, halk kendi kurduğu sivil inisiyatifle kurtarma çalışmalarını sürdürmüştür. Halklarımızı bir kez daha Hopa halkıyla dayanışmaya çağırıyoruz.
Saray’ın ve AKP’nin dayatması sonucunda gündeme gelen 1 Kasım seçimlerinde bu kez biz’leri Meclis’e taşımakla kalmayacak, halkların demokratik iktidarının yolunu da açacağız. Kalıcı barışın da köklü demokratik çözümün de adresi HDP’dir. Yaşanmakta olan yönetim krizinin demokratik siyasi alternatifi de HDP’dir. Halklarımızı, kendimizi, kentimizi, ülkemizi birlikte yönetmeye çağırıyoruz."
Saray’ın ve AKP’nin dayatması sonucunda gündeme gelen 1 Kasım seçimlerinde bu kez biz’leri Meclis’e taşımakla kalmayacak, halkların demokratik iktidarının yolunu da açacağız. Kalıcı barışın da köklü demokratik çözümün de adresi HDP’dir. Yaşanmakta olan yönetim krizinin demokratik siyasi alternatifi de HDP’dir. Halklarımızı, kendimizi, kentimizi, ülkemizi birlikte yönetmeye çağırıyoruz."
'BAKANLARIMIZ BARIŞ, DEMOKRASİ VE ADALET MÜCADELESİ YÜRÜTECEK'
Bildiride, toplantıda alınan kararlara ilişkin ise şunlar ifade edildi:
"Parti Meclisimiz, Merkez Yürütme Kurulu’nun 'anayasal seçim hükümetinde yer alınması' kararını onaylamıştır. Bizim açımızdan, seçim hükümeti de bir mücadele alanıdır. Bakanlarımız, Saray darbesine ve AKP’nin savaş politikalarına karşı barış, demokrasi ve adalet mücadelesini sürdüreceklerdir.
Parti Meclisimiz 1 Kasım seçimlerindeki adaylıklar için ‘merkez yoklaması’ yöntemini benimsemiş ve aday belirleme için MYK’ya yetki vermiştir.
Geçici AKP Hükümeti’nin 'yangından mal kaçırırcasına' Meclis’e gönderdiği Irak-Suriye savaş tezkeresine Meclis Grubumuz 'hayır' diyecektir.
Yaklaşan 1 Eylül Dünya Barış Günü etkinlikleri kapsamında, bileşeni olduğumuz Barış Bloku’nu ve tüm demokrasi, emek ve barış güçlerini ülkenin her yanında barışın sesini yükseltmeye ve savaş politikalarına karşı durmaya çağırıyoruz."
"Parti Meclisimiz, Merkez Yürütme Kurulu’nun 'anayasal seçim hükümetinde yer alınması' kararını onaylamıştır. Bizim açımızdan, seçim hükümeti de bir mücadele alanıdır. Bakanlarımız, Saray darbesine ve AKP’nin savaş politikalarına karşı barış, demokrasi ve adalet mücadelesini sürdüreceklerdir.
Parti Meclisimiz 1 Kasım seçimlerindeki adaylıklar için ‘merkez yoklaması’ yöntemini benimsemiş ve aday belirleme için MYK’ya yetki vermiştir.
Geçici AKP Hükümeti’nin 'yangından mal kaçırırcasına' Meclis’e gönderdiği Irak-Suriye savaş tezkeresine Meclis Grubumuz 'hayır' diyecektir.
Yaklaşan 1 Eylül Dünya Barış Günü etkinlikleri kapsamında, bileşeni olduğumuz Barış Bloku’nu ve tüm demokrasi, emek ve barış güçlerini ülkenin her yanında barışın sesini yükseltmeye ve savaş politikalarına karşı durmaya çağırıyoruz."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder