6 Ağustos 2015 Perşembe

Baba Aydın: Rahat uyu oğlum, mücadeleni sürdüreceğim

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun "Birlikte savunduk, birlikte inşa edeceğiz" çağrısına uyarak Kobanê'nin yeniden inşasına katılmak üzere 20 Temmuz'a Suruç'ta olanlardan biri de 35 yıllık devrimci Feti Aydın.


Cumartesi eylemlerinden işçi direnişlerine mücadelenin içinde yer alan Aydın, yola "yoldaşım" dediği oğlu Çağdaş ile birlikte çıktı. Ancak yoldaşı Çağdaş'ı katliamda kaybetti, yaralı haliyle oğlunun tabutunu omuzladı, "Yoldaşımın anılarına bağlı kalacağım" dedi.
Tedavisinin sürdüğü evinde ANF'yi ağırlayan Feti Aydın, neden Kobanê'ye gitmek istediğini, yoldaşı Çağdaş'ı anlattı.
Feti Aydın, kendi politik mücadelesinin yanında bir baba olarak da çocuğunun yanında olmak gerektiğine inandı, "Oğluma barikat olmak için Kobanê'ye gittim. Çünkü gençlerin mücadelesi ailesinin mücadelesiyle birleştiği vakit daha anlamlı oluyor" dedi.
Ayrıca Kobanê ile dayanışmanın sadece gençlik mücadelesi olarak algılanmaması gerektiği için de düşmüş devrimin yoluna.
Önce şehit Cemil Yıldız ile birlikte gitmeyi düşünmüşler ve Çağdaş'a "Ben gidiyorum anneni yalnız bırakma" demiş. Ancak Çağdaş, "Size bir şey olursa ben nasıl yaşarım" diye yanıt verince baba ve oğul düşmüşler yola.
Aydın, Kobanê'ye giderek Kürt halkıyla Türkiye halkları arasında bir köprü oluşturmak istediklerini anlattı, sonra Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını hatırlattı.
Devrimin savunulması sırasında Rojava halklarının yaşadığı acıları paylaşmak istediklerini de söyleyen Feti Aydın, "Biz yıkıntılar arasında yeni bir yaşamı inşa eden Rojava halklarına umut olmak için, onlardan umut almak için gidecektik. Aramızda sağlıkçılarımız, doktorlarımız vardı. Onlar hastalarla ilgilenirken bizler de moloz, tuğla taşıyacaktık. 'Bir tuğla da sen koy' mantığıyla hareket edecektik. Bu tuğlalar bizim birleşik devrim mücadelemizin bir parçası olacaktı" dedi.

KARKER HEVALİN MÜZESİNİ TAMAMLAYACAKTIK

Feti Aydın, yoldaşı Cemil Yıldız'la birlikte özellikle Sinoplu devrimci Rıfat Horoz'un şehit olması nedeniyle yarım kalan müzesinin tamamlanması işinde görev almak istemişler.
Yola çıkarken devletin çeşitli engellemeleri ile karşılaşacaklarını düşünmüş ancak "Böylesine büyük ve alçakça bir katliamı beklemiyordum" dedi.
Katliamın sorumlusunun AKP ve DAİŞ olduğunun altını çizdi, "Halkların kardeşliğini yok etmek için yaptılar" diye konuştu.
Katliamla insani ve vicdani değerlerin de hedeflendiğini düşünen Feti Aydın, mesajı net: "Biz bu değerlerin savunucularıyız hiç bir zaman ayaklar altına aldırmayacağız. 31 kutup yıldızımızın idealleri de buydu, halkların yaralarına merhem olmaktı. Bizler yarım kalan düşlerini tamamlayacağız."

ÇAĞDAŞ BİR SERÜVENCİYDİ

Feti Aydın, Çağdaş'tan bahsederken hiç "oğlum" ifadesini kullanmadı, hep "yoldaşım" dedi. Aralarındaki ilişkiyi de "Baba-oğul değil, yoldaşlık ilişkisi vardı" diye tanımladı.
Sonra Çağdaş'ı anlattı: "Yoldaşım Çağdaş genç bir serüvenciydi. Cumartesi annelerini hiç yalnız bırakmadı. Doğayı severdi. Haksızlığa tahammülü olmazdı. En son sosyal medya üzerine kafa yoruyordu. Çeşitli politik sorunlar üzerine videolar hazırlardı. Bunları gelip benimle paylaşırdı, bana da izletirdi. Bilgisayarda yazılar yazıp, sosyal medyada paylaşmayı yoldaşım Çağdaş öğretti bana. Birlikte iş yapmayı severdik, bundan keyif alırdık. Ben Çağdaş'a barikat olmaya gittim ama O ipi benden önce göğüsledi. Rahat uyu oğlum, mücadeleni sürdüreceğim."
Bir damla gözyaşı dökmeden anlattı Feti Aydın yoldaşı Çağdaş'ı. Özel bir sorumluluk yüklenmiş görünüyordu. Bunu da açıkladı: "Düşmanı sevindirmeyeceğim, düşmanın karşısında ezilmeyeceğim, bir damla gözyaşı bile dökmeyeceğim. Yoldaşlarımla birlikte onların bıraktığı onurlu mücadeleyi sürdüreceğim."

'KOBANÊ'YE MUTLAKA GİDECEĞİM'

Feti Aydın, sağlığına kavuştuktan sonra Kobanê'nin yeniden inşa çalışmalarında görev alacak. Şehitlerin unutulmaması için de önerileri var. "Suruç'u kardeşlik kenti ilan etmek gerekir" dedi ve ekledi: "Bu mücadelede şehitlerimize borçlu olduğumuzu düşünüyorum; Suruç'ta Kobanê'de, Rojava'da kutup yıldızlarımız yaşamlarını yitirmeseydi DAİŞ kapımıza kadar gelirdi. Onlar barikat oldular; Serkan'lar, Paramaz'lar, binlercesi... Kendilerini Arîn Mîrkan'lar gibi ateş topu yaptılar. Onların da yaşama hakkı vardı ama onların düşündüğü koskoca bir dünya vardı. Bizler bu idealleri sürdüreceğiz. Kobanê'ye yeniden çağrı olduğunda sağlığım elverdiğinde mutlaka gideceğim. Çünkü Kobanê biziz, biz Kobanê'yiz."
...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder