Türk ordusunun hava saldırısıyla birlikte katliam tehlikesiyle yüz yüze kalan yüzlerce Güney Kürdistanlı, yapılanlara karşı isyanda. 24 Temmuz’da başlayan hava saldırılarından dolayı Kürdistan’ın onlarca hektarlık ormanı yanıyor. Gerilla ve halkın ortak çabasıyla söndürülmeye çalışılan yangınlarda sadece ormanlık alanlar değil, çok sayıda canlı da yok oluyor.
24 Temmuz’dan bu yana AKP ordusunun Kürdistan'a yönelik başlattığı hava saldırılarında; Bakur’dan Başur’a, Kandil’den Behdinan’a kadar birçok alan bombardımana tabi tutuldu. Kürdistan ormanları Lice’den Xakurke’ye kadar ateş çemberi içinde kaldı. Kandil’in Zergele köyünde 8 Kürdistanlı sivil vahşice katledildi. AKP terörünün bir süreden beri aralıksız devam eden hava saldırılarında özellikle Behdinan’ın birçok arazisi Güneyli köylülerin yaşam alanları olan zomlar birebir hedef alınarak hava saldırısıyla vuruldu, yakıldı, hayvanlar telef oldu.
Kürdistan doğası ve üzerinde yaşayan her canlının hedef alındığı saldırı da, tam bir insanlık ve doğa düşmanlığı sergilenmeye devam ediyor. Zergele köyü katliamını inkar edip, suçu üzerinden atmaya çalışan AKP devleti, işlediği insanlık suçlarını gizleyemeyecek durumda.
Bölgede yaşayan Güney Kürdistanlılar, son hava saldırılarında karşılaştıkları zulüm ve terörü ajansımıza değerlendirdi. Bulundukları zomlarda (yayla) görüştüğümüz aileler, bunca saldırılara rağmen topraklarını hiçbir zaman terk etmeyeceklerini ve Kürtlere yönelik her alanda başlatılan topyekun saldırılara karşı, başta Güney hükümeti olmak üzere dünyanın seyirci kalmasını kınayarak bu sessizliğin artık bozulması çağrısında bulundular.
Behdinan alanının zomlarında günlerdir hava saldırısına maruz kalan Güneyli aileler yaşadıklarını ajansımıza anlattılar.
KÜRT KÜRDÜN SESİNİ DUYMALI
Sultan: Biz arazideydik, savaş uçakları bizim bulunduğumuz yerleri, araziyi vurdu. Evimiz, eşyalarımız buradaydı. Uçak vurunca mecbur kaldık, kaçmaya başladık. Bize kimse sahip çıkmadı. Sahip çıksalardı uçak gelip bizim topraklarımızı vurmazdı. Bombalarla vurulsak da biz Kürdistan’ı kimseye bırakmayacağız. Hiçbir Kürdün bu dünyada kalmasını istemeseler de biz bitmeyeceğiz, topraklarımızı savunacağız, kimseler bırakmayacağız. Biz hepimiz Kürdüz. Türk devletine çağrı, uyarı yapılmalıydı, engellenmeliydi. Kürdün sesini, Kürt duymazsa nasıl kazanacağız?
Zerê: Savaş uçakları gece 11 civarında tepemize geldi. Topraklarımızı vurdu, çocuklarımız çok korktu. Her birimiz bir tarafa kendimizi verdik. 4 gece boyunca bu hava saldırılarını sürdürdüler. Yaşamımız tehlikededir. Etrafımızdaki komşularımız da bu bombalardan kaçarak geceyi arazide geçirdiler. Tepemize her gün uçak getirip bizi bombalasalar da toprağımızı asla bırakıp başka bir yere gitmeyeceğiz. Kürdün üzerine bomba yağdıranlara kimse destek vermemelidir. Böyle olmaz. Biz de Kürdüz ama Başur hükümeti gelip bir kere bile haliniz nedir, diye sormamıştır. Durumunuz nasıl, dediğini duymadık.
KÜRDÜN BAŞINA HER YERDE BOMBALAR YAĞIYOR
Xakim û Gulê: Başımızda top ve savaş uçaklarının uçmasını istemiyoruz. Biz de herkes gibi kendi hayatımızın artık normal olmasını istiyoruz. Bizleri idare edenler, kendi halkına sahip çıkmıyor. Uçaklar geldiğinde mecburen araziye dağılıyoruz. Bu bir zulümdür.
Artık kendi evimizde rahat yaşamak istiyoruz. Bu bizim hakkımızdır. Bize karşı yapılan bir zulümdür, hastalıktır. Gece vakti Türk uçakları geliyor. Acaba gece mi öleceğiz, gündüz mü öleceğiz diye düşünüyoruz. Bırakmıyorlar, kendi kendimize yaşayalım. Etrafımız bombalardan dolayı yanıp kül oldu. Bombardımanlardan hayvanlarımız da etkileniyor. Kendi topraklarımızı asla bırakmayız. Top tüfek bomba da olsa, burada öleceğimizi de bilsek de hiç bir yere gitmeyeceğiz. Bu topraklar bizim atalarımızın topraklarıdır, kimseye ait değil. Bu kadar saldırı oldu. Kimse gelip bizi sormadı. KDP yanımıza bile uğramadı, biz daha görmedik. Öldük mü, kaldık mı kimse gelip sormuyor. Sadece Hevaller yanımıza geliyor, ihtiyaçlarımızı soruyor, yardımcı oluyorlar. PKK yanımıza gelip bizi soruyor, durumlarımıza bakıyor. Bir hava saldırısı olduğunda hevallerin yanına gidelim, diyoruz. Onların yanında kendimizi güvende hissediyoruz. Ancak hevaller bu durumu güvenli görmedikleri için buna izin vermiyorlar.
HALKINA SAHİP ÇIKMAMAK İHANETTİR!
Mam Ramazan Sofi: Kürdistan’ın mücadelesi hem bölgede, hem dünyaya karşı sürmektedir. Düşmanlarımıza karşı topraklarımızı korumak zorundayız.
Savaş uçakları her zaman tepemizde dolaşsa da bombalasa da biz kendi toprağımızı bırakmayız. Düşman bırakın dese de, demese de bırakmayız. Kandil’den, Zaxo’ya, Xakurke’ye kadar toprağımız günlerdir bombalanmaktadır. Siviller kendi toprağında katledilmektedir. Kimse de gelip ilgilenmiyor. Güney hükümeti de gelip halimizi sormadı. Şu ana kadar sadece hevalleri görmüşüz. Bütün arazi yanıyor. Çocuklarımızı, ailemizi korumak zorundayız. Tedbir için, geçici olarak yerimizi değiştirmek zorunda kaldık. Ama kendi topraklarımızdan çıkmayacağız. Hep yoksul halk ölüyor. Bunun hesabı sorulmalıdır. Bu saldırılara karşı durmamak ihanettir. Sormamak, halkına sahip çıkmamak ihanettir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder