Kobanê’de insanlık düşmanı DAİŞ çetelerine karşı savaşarak yaşamını yitiren 20 YPG/YPJ savaşçısının cenazesinin ailelerine teslim edilmesi Türk devleti tarafından engellenirken, Meya-Der Eş Başkanı Şükrü Baytar, BM ve dünya kamuoyunun duyarlılık göstermesi çağrısında bulundu.
Ortadoğu halklarının başına bela olan insanlık düşmanı DAİŞ çetelerine karşı yürütülen direnişte yaşamını yitiren 20 YPG/YPJ savaşçısı Kobanê’den Kuzey Kürdistan’a getirmek için getirildikleri Mürşitpınar Sınır Kapısı’ndan geçirilmesine izin verilmiyor. Batman Mezopotamya Şehit Aileleri Derneği (Meya-Der) Eş Başkanı Şükrü Baytar, YPP/YPJ ve HPG gerillalarının cenazelerini sınır kapılarından, morg ve Adli Tıp Kurumu’ndan teslim alındıkları sırada yaşadıkları zorlukları ANF’ye anlattı.
DAİŞ çetelerine karşı savaşarak yaşamını yitiren YPG/YPJ savaşçıların cenazelerini almak için 13 gündür Mürşitpınar Sınır Kapısı’nda beklediklerini ifade ederek, Habur Sınır Kapısı’nda da aynı uygulama ile karşı karşıya bırakıldıklarını anlatan Baytar, “Halkımız üzerinden yürütülen kirli politikaları, hiçbir değer, ahlak kural taşımaksızın bu halkın özgürlük umudunu bağladığı çocuklarının cenazelerini 50 derece sıcaklık altında, aileleri gözü önünde bekletilerek defnedilmesine izin verilmiyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı çözüm sürecini, kendi iktidarlarını korumak adına savaşı başlatanların ilk işleri cenazeler üzerinde kirli politikalar yürütmeye başladı.
Son örneği, Habur Sınır Kapısı’nda 15 gün boyunca bekletildi. Burada halkımız ve şehit ailelerimizin direnişi sonucunda cenazeleri teslim etmek zorunda kaldılar. Habur Sınır Kapısı ticari bir kapı olmasından kaynaklı devlet o riski göz önünde bulundurarak geri adım atmak zorunda kaldı. Ancak Mürşitpınar Sınır Kapısı’nın açıldığı Kobanê kentine yönelik ise, tutumu çok farklı olduğunu görebiliyoruz. Zaten kendileri de Kobanê Sınır Kapısını kapatmak için bir bahane arıyor. 15 gündür bekletilen 15 YPG/YPJ savaşçısının cenazesi şimdi 20’yi aştı. Bu nedenle halkımız ve Kürdistan’daki kurum temsilcileri sınır kapısına gittik. Oradan cenazelerimizi almadan gitmeyeceğiz. Şehit cenazeleri kullanılarak halkımıza gözdağı verilmeye çalışılıyor. Devleti yönetenlerin gözlerini kan bürümüş. Bu halkın umudu olan çocuklarımız kırmızıçizgimizdir. Bu şehitler, layıkıyla toprağa verilecek. Bedeli ne olursa olsun şehitlerimizin kemiklerini sızlatmalarına müsaade etmeyeceğiz” dedi.
Kürt savaşçılarının cenazelerini defnetmek üzere devletin resmi kurumlarına yaptıkları başvurularında büyük zorluklarla karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Baytar, cenazeleri gece yarısı vermek için savcı ve doktorların hazır bulunmadığı gerekçesinin gösterildiğini söyledi. Savaşçıların cenazelerinin hastane morglarına da kabul edilmediğini belirtti.
Mürşitpınar Sınır Kapısı’ndan yaklaşık 11 aydır hemen hemen hiç ayrılmadıklarını söyleyen Baytar, “Kobanê direnişinde Batman’a sadece 40’ın üzerinde şehit cenazesi geldi. Çoğu zaman kurşunların arasından şehitlerimizin cenazelerini aldık, bombardıman sırasında cenazelerimizi savaş mevziisinden getirdik. Ama Türk devleti, Kürt özgürlük savaşçıların cenazelerine, ailelerine ve düşman hukukunu uyguladı. Çoğu zaman cenazeleri alırken, sırf bezdirilmek için 50 derecede keyfi bekletiliyoruz. Savcılık teslim için cenazeyi bekletiyor, ondan sonra Adli Tıp Kurumu’na gönderiliyor, orada da bir gün keyfi bekletilmenin ardından ailelere çocuklarının cenazesi veriliyor. ‘Savcı yok, doktor gelmedi’ derken cenaze gece yarısında teslim ediliyor. Örneğin Batman’da devlet morgu kullanmamıza izin vermediği için mecburen cenazelerimizi bir gün Diyarbakır’da bekletiyoruz” diye konuştu.
Dünyanın hiçbir medeni, hukuk devletinde cenazeye karşı öfke ve kinle yaklaşıldığına dair bir örneği bulunmadığına dikkat çeken Baytar, Kürdistan’da panzerler arkasında sürüklenen cenazelerin Türk devletinin Kürtlere olan öfkesini ortaya serdiğini altını çizdi.
AKP’nin Türkiye’yi DAİŞ’in arka bahçesi olarak kullanmasına izin vermesini, savaşçıların cenazelerinin günlerdir sınır kapısında tutulması ile bir kez daha gözler önüne serdiğini kaydeden Baytar, DAİŞ’e güzel görünmek için Kürt savaşçılarına yönelik her türlü girişimlerin devreye konulduğunu dile getirdi.
Kürt savaşçılarının aileleri çocuklarının ölmelerine değil, cenazelerine yapılan işkenceden kaynaklı manevi anlamda travma geçirdiklerini söyleyen Baytar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aileler şehitlerin cenazelerinin günlerce yaz sıcağı altında gözleri önünde tutulmasından dolayı psikolojik olarak travma geçiriyor. Bunu söylemek bile vicdanen çok zor oluyor. Bu nedenle özellikle dünya kamuoyu, Birleşmiş Milletler, insanlıktan yana olan tüm vicdanlı aydınlar, sesimize ses olsunlar.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder