11 Ağustos 2015 Salı

‘Savaş sadece Kürtlerin değil, bütün halkların sorunudur’

Kürdistan’da son yirmi gündür artan çatışmaları değerlendiren Van’daki sivil toplum örgütleri temsilcileri ve siyasetçiler hükümete ‘Derhal tecridi kaldır ve müzakere masasına geri dön’ çağrısında bulundu.



VAN / ANF - OKTAY CANDEMİR
Kürdistan’da son yirmi gündür artan çatışmaları değerlendiren Van’daki sivil toplum örgütleri temsilcileri ve siyasetçiler hükümete ‘Derhal tecridi kaldır ve müzakere masasına geri dön’ çağrısında bulundu. Türkiye’de yalnızca Kürtlerin barış istemesinin yeterli olmayacağını bu yüzden Türk, Ermeni, Laz, Çerkez, Boşnak vatandaşların da sokağa çıkarak ‘Yeter artık savaş istemiyoruz’ demesi gerektiğine vurgu yapan STK temsilcileri, “Savaş hepimizin felaketi olur, barış ise hepimizin kurtuluşu olur” tespitinde bulundu.

‘SADECE KÜRTLERİN SAVAŞMASI YETERLİ DEĞİL’

Van Tüm Bel-Sen Eş Başkanı Eylem Uca, barış sürecinde adaletli bir barış olgusunu ortaya koyabilmek geldiğini söyledi. Hükümet, adalet ve barıştan yana olduğuna toplumu inandırmak istiyorsa iç güvenlik yasasıyla demokratik hakların tamamen ortadan kaldırıldığı paketin yarattığı güvensizlik alanının ortadan kaldırması gerektiğine vurgu yapan Uca, “Ayrıca barış sürecinin mimarı olan Sayın Abdullah Öcalan ile ilgili uygulanan tecridin derhal kaldırılması gerekmektedir. Sayın Öcalan ile yapılan görüşmelerin halka açılıp, tarafların barışla ilgili tutumları en şeffaf haliyle kamuoyuna açıklanmalıdır. Üstü örtülen infazların, tecavüzlerin, bombalamaların faillerinin bulunarak yargılamalarının ancak, halkta adil bir hükümet ve adil olmaya çalışan bir devlet olgusunu tekrardan kazandırabilir. Hepimiz barış için bugüne kadar yapılandan daha fazla çaba göstermeliyiz.

Barış sadece Kürtlerin meselesi değil bütün Türkiye halklarının sorunudur. Savaş hepimizin felaketi olur ve hep birlikte kaybederiz. Ülkenin başbakanı olarak çatışma sürecinde insanlar ölürken, barış süreci savaş sürecine çevrilmişken halka ve kolluk kuvvetlerine iptidai çağrılarda bulunmak sorumluluğunu duymak yerine 'evlatlarımızı feda etmeye hazırız' sözlerini sarf etmektedir. Barış sürecindeki taraflardan biri olarak daha hassas davranmalıdır. Derhal hükümet olarak hem üslupta bir düzeltmeyi hem de anayasal sürecin devamına ilişkin çalışmaları hızlandırmalarını bekliyoruz” dedi.

‘BARIŞI SAVUNMAK KADAR ONURLU BİR ŞEY VAR MI?’

Van Çev-Der Başkanı Ali Kalçık’ta Van’da HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın STK temsilcileriyle bir araya gelerek verdiği mesajların çok değerli olduğunu ifade etti. Toplantıya toplumsal sorunlar konusunda bugüne kadar duyarlı davranmayan STK temsilcilerinin bile katılmasının barış için bir umut olduğunu kaydeden Kalçık şunları belirtti: “Dünyada savaşa karşı barışı savunmak kadar onurlu bir şey var mı? Demirtaş’ın barışı haykırması, bu zulme karşı durması, barışa çağrısı çok anlamlıdır. Halk eğer barış isterse siyasetçi buna direnemez. Demirtaş’ın bu anlamdaki çağrısı çok değerlidir. Türkiye halkları barış isterse, hiçbir güç barış karşıtı olamaz. STK’lar olarak sorumluluk gereği barışa sahip çıkmamız gerekiyor, her gün basın açıklamaları, Ankara’ya kadar yürüyüş yapmalıyız. Herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Türkü, Kürdü, Ermen, Laz, Azeri ve bütün toplumlar için savaş bir felakettir. Barış sadece Kürdün sorunu değil, hep birlikte kaybediyoruz. Mutlaka herkesin barışı sahiplenmesi lazım. Hükümet savaş çığırtkanlığını bırakmalıdır. Barışı hükümetten beklemek yanlış, barışa herkes sahip çıkarsa zaten gelir. Özellikle Türk ve asker anneleri savaşa karşı sokağa çıkmalı. Ölümlerin önüne mutlaka geçirmeliyiz.”

‘BARIŞA TÜM HALKLARIMIZIN İHTİYACI VAR’

Edremit Belediye Meclis Üyesi Azim Yacan ise, savaşın asla Kürtlerin bir tercihi olmadığını söyleyen Yacan, “Kürtler bulundukları her alanda asimilasyon ve soykırım ile karşı karşıya olmalarına barış savundular. Bugün de bombalara, katliamlara karşı yine de barış diyorlar. Bunu iyi anlamak lazım ve çok değerli bir tutumdur. Kürtlerle masaya oturanlar için barış sadece ‘politik bir hamle’ iken Kürtler için vicdan ve adalet oldu. İnsani, vicdani olarak da, ideolojik ve dinsel tüm inançlar da barışı kendilerine referans almıştır. O yüzden herkes ama herkes barış için sokağa çıkmalıdır. Barışa hepimizin ihtiyacı var, Türkiye halkları olarak 40 yıl daha sürecek bir savaşı kaldıramayız. Hükümet derhal müzakere masasına dönmeli ve Sayın Öcalan üzerindeki tecride son vermelidir” diye konuştu.

‘HÜKÜMET 90’LI YILLARA GERİ DÖNMEK İSTİYOR’

İpekyolu Belediye Meclis Üyesi Şevin Güler de, 2 yıldır devam eden barış sürecinin halkta büyük bir umuda dönüştüğüne dikkat çekti. Halkların ilk defa barışa bu kadar yaklaştığını ancak AKP hükümetinin bu umudu bitirmek için yeni bir savaş savaş süreci başlattığına dikkat çeken Güler şöyle devam etti: “Anti-demokratik yüzde 10 barajına rağmen halklar barışı ne kadar istediklerini yüzde 13 oy oranıyla ortaya koydu. Aşılan bu baraj sonucunda halk barışa kendisini daha yakın hissetti. Barajın aşılması akan kan ve gözyaşlarının sonu olacaktı derken, iktidar Suruç katliamı ile barıştan yana olmadığını savaştan yana olduğunu gösterdi. Bir nevi oy kazanmak için istismar ettiği barış sürecinin ona kazandırmadığını düşünerek ülkeyi kaosa sürükledi. HDP’nin yüzde 13 aşılan barajına karşı erken seçim planlarıyla iktidarda kalabilme uğruna onlarca canımızı evladımızı karşı karşıya getirmekte. Ve tekrar yıllar önceki döneme geri döndürmekte. Devlet 90’lı yıllara dönüş yaparken bugünkü yılların o zamanki yıllar olmadığının hesabını yapmıyor. 90 yıllarda yapılan zulüm katliam ve ölümler sadece Kürt halkına yapıldı. Ama şimdi sadece Kürt değil, ülkenin tamamına yapılan zulüm ve katliam var. Savaşta ölen tüm çocuklar bizim çocuklarımızdır. HDP, ‘size savaş yaptırmayacağız’ diyerek bir hamle başlattı. Bunu sonuna kadar destekliyoruz ve savaşa geçit vermeyeceğiz.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder