DAİŞ’in faaliyet gösterdiği ve Kürtlere saldırılar gerçekleştirdiği merkezlerden biri olan Konya’dan DAİŞ’e katılmak isterken YPG tarafından yakalanan Ramazan Başol, DAİŞ’e Konya’da faaliyet gösteren İsmail Ağa Cemaati tarafından gönderildiğini söyledi. Başol, İsmail Ağa cemaatinin DAİŞ’e eleman ve lojistik destek sağladığını belirtti.
Cemaatin Konya’nın merkez mahallerinde “cihad” eğitimi verilen evleri olduğunu söyleyen Başol, bu evlerde eğitim gören kişilerin DAİŞ çetesine yollandığını aktardı.
Son dönemlerde DAİŞ çetelerine yönelik destek ve katılımlar ile birlikte Kürtlere yönelik olarak DAİŞ yandaşlarının saldırılar gerçekleştirdiği Konya’da bu faaliyetlerin odağında AKP’ye yakınlıkları ile bilinen cemaatler yer alıyor. Kentin neredeyse tüm bölgelerinde okul, dergi, televizyon ve radyo gibi kurumlar üzerinden örgütlenen bu cemaatler, ilişki kurdukları gençleri Konya merkez ilçelerinde bulunan mahallerdeki evlerde eğitiyor daha sonra da DAİŞ’e gönderiyor.
YPG tarafından yakalanan DAİŞ üyesi Ramazan Başol, İsmail Ağa Cemaati ile tanışma sürecini, DAİŞ’e katılmak üzere nasıl gönderildiğini ve cemaatin DAİŞ’e destek faaliyetlerini ANF’ye anlattı.
Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
İsmim Ramazan Başol, 24 yaşındayım. Konya, Akşehirliyim. Yaşamım sürekli köyde geçti. Dini inancını normal yaşayan bir insandım, herhangi bir cemaat ve ya dini grup ile bir bağlantım yoktu.
DAİŞ’e katılmadan evvel neler yapıyordunuz, DAİŞ’e katılma süreciniz nasıl başladı?
DAİŞ’e katılmadan evvel Mart ayında Konya Diksan Otomotiv- Makas Fabrikasında çalışmaya başladım. İşe girdikten on beş gün sonra soyunma bölümünde Hakkı Efendi olarak bilinen makina ustası olan bir kişi yanıma geldi, benimle tanıştı ve “hangi cemaate bağlısın” diye sordu. Herhangi bir cemaate bağlı olmadığımı söyledim. Sakallarım uzun olduğu için herhangi bir cemaate bağlı olabileceğimi düşündüğünü söyledi.
“Bizim cemaate katılır mısın” dedi, ben de “hayır abi ilgilenmiyorum, zaten yorgun argın eve gidiyorum” dedim. Daha sonra bir kaç defa ısrar etti, bir gün koluma girdi, beni ikna ederek cemaat toplantısına götürdü. Toplantı, Konya merkezdeki Zafer Meydanı’nda bulunan üç katlı bir binanın ikinci katında gerçekleşti. Daha sonra burada iki toplantı daha oldu. İkinci toplantı yerimiz Konya otogarı yakınındaki bir ev oldu. Son olarak, gelmeden önce başka bir eve geçtik, bu evde Konya merkezdeki Bosna Mahallesi’nde bulunuyordu.
Sürekli ev mi değiştiriyordunuz?
Evet, evlerimiz sürekli değişiyordu.
Neden?
O zaman anlamamıştım, ancak şimdi anlıyorum. Toplantılar gizli yapıldığı için evlerin sürekli değiştiriliyordu. O zaman da hiç sormadık. Evler deşifre olmasın diye sürekli değiştiriliyordu.
Sohbetler hangi konularda yapılıyordu?
İlk zamanlar insanlar arasında, Müslümanlar arasında yardımlaşma üzerine, ibadet gibi konularda sohbetler ediliyordu. Daha sonra konu “cihada” geldi, sohbetler başka bir boyut kazandı. Savaş, Suriye’de yaşananlar, cihad konuları öne çıkmaya başladı.
Neler anlatılıyordu?
“Müslümanlar zor durumda, yardım etmek gerekiyor” deniliyordu. DAİŞ’in zor durumda olduğu söyleniyordu.
Sohbetlerde konuşmaları kim yapıyordu?
Genelde Hakkı Efendi konuşurdu. Biz 8-9 kişi de onu dinlerdik. Sohbetlere katıldığım grup genelde aynı kişilerden oluşuyordu. Başka gruplar da vardı ama biz onları tanımazdık. Bizim grubun sorumlusu Hakkı Efendi idi. Diğer gruplarda kendileri için belirlenen günlerde gidip sohbet-eğitim yapıyordu.
Bu süreçte içinde yer aldığınız cemaat DAİŞ için herhangi bir yardım kampanyası yaptı mı?
Evet, Konya merkez ve çevre köylerde gıda, giyecek malzemesi toplandı. Genelde buğday toplanırdı köylerden. Daha sonra bu buğday satılır ve parası DAİŞ’e gönderilirdi.
Bu faaliyetler kimin öncülüğünde yapıldı, siz de bu yardım toplama faaliyetlerinde yer aldınız mı?
Yardım faaliyetleri de Hakkı Efendi liderliğinde yapılırdı. Ben de birkaç defa bu faaliyetlerde bulundum. Genelde çevre köylerde toplanan yardım faaliyetlerine katıldım.
DAİŞ’e katılmaya nasıl karar verdiniz?
DAİŞ’in zor durumda olduğunu söyledikten sonra artık sohbetlere katılmak, destek vermeye gitmek gerektiği üzerine yapılmaya başlandı. Bunun üzerine bana da oraya giderek içerisinde yer alacağım söylendi. Bende kabul ettim.
Katılmak isteyip istemediğiniz size hiç sorulmadı mı?
Cemaate katılmıştım bir kere, fikir sorulmadan gönderiyorlar. Sadece “İslam Ordusuna gideceksin” dediler. Beyin yıkama işte, beyin yıkamanın ne olduğunu da bu cemaatte gördük işte.
Sizden başka DAİŞ çetesine gönderilen genç var mı?
Evet, sohbetlerde çok sayıda kişinin gittiği, DAİŞ için savaştıkları söyleniyordu. Bizi de zaten bu şekilde motive ediyorlardı. Giden gençleri övücü konuşmalar yapılıyordu.
Konya’dan ne zaman ayrıldın?
Daha önceden göndereceklerini, hazırlıklı olmamız gerektiğini söylemişlerdi. Mayıs ayında, Perşembe günü Hakkı Efendi, saat 22:00 civarında beni alarak Konya otogarına götürdü. Burada Urfa otobüsüne bindirdi, “Seni Urfa, Suruç ilçesinde Mürşitpınar sınır kapısına yakın bir yerde bulunan bir marketin önünden Urfalı Feyzullah adında kuryemiz alarak Suriye’ye geçirecek” dedi. Yola çıktım, Urfa’ya vardım ama orada inmedim. Hakkari, Şemdinli’de uzman çavuş olarak görev yapan arkadaşımın yanına gittim. Arkadaşımın Van’da mahkemesi vardı, birlikte gittik, orada bir hafta boyunca Van’da askeriyenin içerisinde birlikte kaldık. Daha sonra arkadaşım görev yerine döndü, ben de oradan Diyarbakır’a geçtim. Buradan da Hakkı Efendi’nin söylediği gibi Urfa’ya geçerek Mürşitpınar Sınır Kapısı’nın yanındaki marketin önüne gittim.
Peki, sizi Urfalı Feyzullah denen kurye ile birbirinizi nasıl tanıyacaktınız?
Hakkı Efendi, yola çıkmadan evvel Urfalı Feyzullah’ın fotoğrafını bana gösterdi. Benim de daha önceden cemaat sohbeti sırasında gitmem yönünde karar verilince fotoğraflarım çekilmişti. Bu fotoğraflarım Urfalı Feyzullah’a önceden gönderilmişti. Birbirimizi bu şekilde tanıyacaktık.
Urfalı Feyzullah ile bahsettiğiniz yerde buluşma gerçekleşti mi?
Hayır, Urfalı Feyzullah, gelmedi. Çünkü ben oraya zamanında gitmedim, bu yüzden gelmediğini düşünüyorum.
Gelmeyince ne yaptınız?
Gelen olmayınca Mürşitpınar Sınır Kapısına yöneldim. Burada asker yoktu, kapının üstünden atlayarak karşı tarafa geçtim.
Bu bölgenin YPG’nin denetiminde olduğunu bilmiyor muydunuz?
Hayır bilmiyordum. DAİŞ’in bölgesine geçtiğimi düşünüyordum. Geçtikten sonra kapıda beni askeri kıyafetli kişiler karşıladı. Türkçe bilmiyorlardı, Türkçe bilen bir kişi geldi, ne amaçla geldiğimi sordu, “cihada geldim” dedim. Öyle deyince beni alıp bir kapıya yakın bir binaya götürdüler. Çay, sigara ikram ettiler, sonra biraz sohbet ettik. Ardından da beni bir ekip gelerek aldı.
Konya’da yaşayan gençlere bir çağrınız var mı?
Benim düştüğüm duruma kimse düşmesin. Ama benim düştüğüm duruma kendilerini düşüren cemaatlerden uzak dursunlar. Olabildiğince dikkat etsinler, beyinleri yıkanmasın. Benim düştüğüm durum ortada.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder