"Geçici Türk hükümetinin Bakur’da gerçekleştirdiği baskılara karşı Kürt partileri ve kitle örgütleri birçok kentte öz yönetim ve öz savunma ilanları ile cevap vermişlerdir" diye başlayan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Erdoğan’ın yönetiminde Türkiye’nin en büyük partisi olan ve her geçen gün daha fazla İslamcılaşan ve muhafazakarlaşan AKP, HDP’nin Türkiye Parlamentosundaki önemli bir temsiliyet elde ettiği ve Erdoğan AKP’sinin ise başkanlık sistemine ve özellikle hilafetinin inşasına izin verecek olan mutlak çoğunluğu kaybettiği 7 Haziran parlamento seçimlerinin sonuçlarını hazmedememiştir. Şimdi ise, Erdoğan, gururu ve ihtiraslarıyla kör olmuş bir biçimde en kanlı ve baskıcı yüzüyle yeniden sahneye çıkmıştır.
NATO üyesi ve coğrafik olarak Ortadoğu’nun kalbinde yer alan Türkiye, yıllarca bölgede emperyalizmin bir aracı ve Ortadoğu’da yaşayan insanları en korkunç ve en mekruh savaş yöntemlerine, tecavüze, kadının kaçırılmasına ve satılmasına, ele geçirdiği alanlarda insanları köleleşmeye maruz bırakan DAİŞ destekçisi olmuştur.
Fakat halklar, zaman kaybetmemiş, tüm bunlara cevaben komünlerde öz örgütlenme ve öz savunma temelinde öz yönetim bölgeleri kurmuş, 'edi bese' diyerek haykırmışlardır.
Bundan hareketle, Ankara hükümeti, polis ve ordunun kentlere ve şehirlere indiği, insanların sokak ortasında vurulduğu ve öldürüldüğü, tutuklamaların ve kayıp vakalarının yaşandığı '90’ların kanlı baskılarını çağrıştıran, baskı ve terör devleti saldırılarını başlatmıştır."
"Erdoğan’ın yönetiminde Türkiye’nin en büyük partisi olan ve her geçen gün daha fazla İslamcılaşan ve muhafazakarlaşan AKP, HDP’nin Türkiye Parlamentosundaki önemli bir temsiliyet elde ettiği ve Erdoğan AKP’sinin ise başkanlık sistemine ve özellikle hilafetinin inşasına izin verecek olan mutlak çoğunluğu kaybettiği 7 Haziran parlamento seçimlerinin sonuçlarını hazmedememiştir. Şimdi ise, Erdoğan, gururu ve ihtiraslarıyla kör olmuş bir biçimde en kanlı ve baskıcı yüzüyle yeniden sahneye çıkmıştır.
NATO üyesi ve coğrafik olarak Ortadoğu’nun kalbinde yer alan Türkiye, yıllarca bölgede emperyalizmin bir aracı ve Ortadoğu’da yaşayan insanları en korkunç ve en mekruh savaş yöntemlerine, tecavüze, kadının kaçırılmasına ve satılmasına, ele geçirdiği alanlarda insanları köleleşmeye maruz bırakan DAİŞ destekçisi olmuştur.
Fakat halklar, zaman kaybetmemiş, tüm bunlara cevaben komünlerde öz örgütlenme ve öz savunma temelinde öz yönetim bölgeleri kurmuş, 'edi bese' diyerek haykırmışlardır.
Bundan hareketle, Ankara hükümeti, polis ve ordunun kentlere ve şehirlere indiği, insanların sokak ortasında vurulduğu ve öldürüldüğü, tutuklamaların ve kayıp vakalarının yaşandığı '90’ların kanlı baskılarını çağrıştıran, baskı ve terör devleti saldırılarını başlatmıştır."
'TUTUKLULAR SERBEST BIRAKILSIN, PKK'YE OPERASYONLAR DURSUN'
Silvan ve Sur Belediye Eşbaşkanlarının gözaltına alınmalarını da kınayan Komite, "Tüm tutukların ve gözaltında bulunanların serbest bırakılmasını ve PKK’ye karşı Kandil Dağı’na yapılan bombalamaların son bulmasını talep ediyoruz" dedi.
Açıklamanın sonunda, "Bask Ülkesi’nden, savunma ve örgütlenme hakları için yaşamlarını riske atan ve yaşamlarını veren tüm halklara ve kurumlara destek ve dayanışma içinde olduğumuzu belirtmek istiyoruz" denildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder