15 Ağustos atılımının yıl dönümüne ilişkin konuşan KCK Genel Başkanlık Üyesi Zaxo Zagros, “Biz çok büyük bir faşizme karşı direniyoruz. Onun için de herkesin mutlak bir biçimde bu mücadeleye katkı sunması gerekiyor. Ne kadar savunma o kadar özgürlük, ne kadar savunma o kadar demokrasi, ne kadar savunma o kadar eşitlik. Senin savunma gücün yoksa sen çözüm gücü de olamazsın. Çözüm be barış eşit güçler arasında gerçekleşir. Eğer kendimizi özgürlük ve barış gücü haline getirmek istiyorsak, bu halk savunmasıyla olur” dedi.
Koma Civakên Kürdistanê (KCK) Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Zaxo Zagros 15 Ağustos 1984 Atılımının 31. yıldönümü için değerlendirmelerde bulundu. Değerlendirmesinde Kürt halkının diğer halklarla birleşerek, 15 Ağustos atılım ruhuyla faşist güçlere karşı direnerek, toplumsal özgürlüğü elde edebilir belirlemesinde bulundu.
TARİHİ KARARIN GÜNCEL KAZANIMLARI
15 Ağustos diriliş bayramını kutlayan Zagros, “Agit arkadaş şahsında tüm özgürlük şehitlerini saygıyla anıyorum” dedi. 15 Ağustos’un büyü bir atılım olduğunu, Kürt halkı açısından tam bir miladı ifade ettiğini, atılım öncesi Kürt halkına karşı çok acımasız ve büyük bir savaş yürütüldüğünü ifade eden Zagros, “Kürt halkı açısından iki yol kalmıştı geriye, ya boyun eğecekti, ya da başkaldıracaktı. Önder Apo öncülüğünde öncü kadrolarımızın aldığı karar bu anlamda çok tarihi bir karardır. Direniş kararını vermek kimsenin cesaret edemediği bir durumdu. Bu yenilgili ruh hali halkımız tarafından kanıksatılmıştı. Devlet çok büyüktür ona karşı çıkılmaz anlayışı yaygındı. Büyük cesaret bu direnişe karar vermekti. Bu anlamda 15 Ağustos atılımı kimliksizliğe ve kişiliksizliğe karşı bir başkaldırıdır” dedi.
15 Ağustos atılımından sonra Kürdistan’da bir doğuş gerçekleştiğini vurgulayan Zagros, şunlara dikkat çekti: “Kürtler artık başkasının askeri değil, özgürlük savaşçısı oldu. Artık kendilerini savunacaklardır. Bu, toplumda büyük kültürel, siyasal değişikliklere neden oldu. Kendini nesne gören Kürt kişiliği, artık özneydi. Kendine güvenen bir Kürt kişiliği gelişti. Bu kesinlikle 15 Ağustos atılımıyla bağlantılı gelişti. Kürtlerin içindeki korku öldü ve Kürtler direnişe geçti. Eskiden mahalleye gelen bir polis karşısında titreyen halk, artık polis karşısında Silopi’de, Botan’da direnen inanç ve güven sahibidir. Eğer 15 Ağustos’ta o cesaret ve irade gösterilmemiş olsaydı, şimdi bizim halkımız da birçok Ortadoğulu halk gibi edilgen ve sinmişti. Dün direnmeyen halklar bu günde boyun eğmeyi ve teslim olmayı DAİŞ’e karşı da kabul eden halktır. Çünkü gücünü direniş geleneğinden halkımız, artık hiçbir engel tanımadan Ortadoğu’nun öncü gücü haline gelmiştir.”
DIŞ MÜCADELE ÖZÜNDE İÇ MÜCADELEDİR
Kürt halkı mücadelesini özgürlük hareketinde dışta olduğu kadar içte de yürütüldüğünü ifade eden Zagros “Agit arkadaş militanca bir duruşa sahipti, kararlı ve yılmazdı. Atılım iki eylemden ibaret olmayacaktı. Eş zamanlı bazı eylemler daha yapılacaktı, ama bazı gruplar korkularını yenemedikleri için eylem yapamıyorlar. Agit arkadaşın cesareti direniş ruhu 15 Ağustos atılımının gerçekleşmesinde büyük rol oynadı. Agit arkadaş siyasi ve ideolojik anlamda da çok güçlü bir duruşa sahiptir. O süreçteki korkulu duruşa ve direnmeyen kişiliğe karşı büyük bir mücadelesi vardır. O tam bir halk komutanıdır. İnancının büyüklüğü birden binlere ulaşan bir gerçekliğe ulaştı” belirlemesinde bulundu.
DİRENİŞE DAĞDAN CEVAP 15 AĞUSTOS…
15 Ağustos atılım öncesi PKK öncü kadrolarının Diyarbakır Zindanında büyük bir direniş sergilediğini de kaydeden Zagros, Kemal Pir, Mazlum Doğan, M. Hayri Durmuş, Ali Çiçek ve Sakine Cansız’ın da arasında olduğu binlerce devrimcinin direnişi ile yeni bir kültür oluşturulduğunu söyledi.
Gerilla cephesinden de faşizme karşı bir müdahale gerektiği de vurgulayan Zagros, bu müdahaleyi de Mahsum Korkmaz (Agit) şahsında gerilla ruhunun başardığını vurguladı.
Savunma savaşı çizgisinde Agit’in oluşturduğu bir direniş kültürünün olduğunu belirten Zagros şu tespitlerde bulundu: “Her gerillada oluşan direniş kültürü, koşullar ne kadar zor olursa olsun, biz zorluklarla baş edebiliriz ve büyük sonuçlarda elde edebiliriz inancı ve kültürü Agit’in kültürüdür. Bu inancın büyüklüğü atılan ilk adımların sağlamlığıyla bağlantılıdır. Eğer Agit arkadaş zamanında böyle bir direniş sergilememiş olsaydı, biz zorluklar karşısında bu kadar dik başlı ve başarılı duramazdık. Bu gelişmeler toplumda Agitleşen bir direniş ve diriliş kültürünü geliştirdi. Önderliğimizin mücadele çizgisi ve Agit’in mücadeleci ruhu toplumsallaştı. Şimdi Rojava’da Agitleşen YPJ ve YPG gerçekliği vardır. Son derece cesaretli ve kendini savunabilecek bir kişilik ortaya çıkmıştır. Bu da kesinlikle 15 Ağustos atılım ruhunun toplumsallaşmasıyla ilgili bir durumdur. Kürt toplumu artık çelikleşmiş bir iradeye sahiptir.”
15 AĞUSTOS, ROJAVA’YI DA SARMIŞTI
15 Ağustos atılımında Rojava gençliğini etkilediğine de dikkat çeken Zagros, “Gençler trenlerden atlayarak eylem yapıyorlardı ve bu günlerce gündemden düşmüyordu. Onlardan çok yaralananları da da görüyorduk. Ama onlardaki moral, coşku müthiş bir yaşam coşkusuydu. O cesaret Rojava toplumunda da büyük bir etki yaratıyordu. Herkes PKK’lilerden bir efsane gibi söz ediyordu. Onları herkes görmek ve tanımak istiyordu. Bugün Ortadoğu’da da en etkili ve büyük hareket bizim hareketimizdir. Agit arkadaş ve 15 Ağustos ile birlikte yeni yaşam ve direniş çizgisi gelişti. Kürt halkı biz bu inanca ve çizgiye katılıyoruz diyorlar. Agit ve mücadele yoldaşları Kürdistan’da yeni bir toplumu, yeni bir kişiliği ve yeni bir kültürü yarattı. Şimdi Kürdistan’ın her yerinde halkımız ve özgürlük savaşçılarımız o ruhtan besleniyor ve büyüyorlar” diye konuştu.
HER ALANDA KENDİNİZİ SAVUNUN!
Kürt toplumunda devrim niteliğinde bir değişimin yaşandığına dikkat çeken Zagros, Kürtlerin her alanda bir savunma gücü olduğunu belirtti. Kürtler her yerde kendilerini savunabilecek düzeye geldiklerini ifade eden Zagros, konuşmasını şöyle dürdürdü: “Eskiden savunmasız ve Kürt olmaktan utanan bir durumdayken, bugün toplumda özelde de Ortadoğu’da bir çözüm anahtarı durumuna gelmiştir. Eğer bugün siyasette bu kadar önemli bir role sahipsek, bu 15 Ağustos atılımının yaratığı değerlerle bağlantılıdır. Ortadoğu’da Kürtler artık bir özne haline gelmiştir. Onun için de her Kürt, her kadın, her genç kendini savunabilecek bir düzeye gelmelidir. Savunmasız tek bir yeri bile bırakmamak gerekiyor. Neden çünkü şimdiye kadar devlet, polis bizi savunur anlayışı vardı. Artık bu gerçeklik açığa çıktı ki, devletler halkı savunamaz. Bu Kobanê’de çok açık bir şekilde ortaya çıktı. Şimdiye kadar Suriye devleti diyordu ‘ben herkesi savunurum’ ama kendini bile savunamaz hale geldi. Mesela Irak hükümeti kendini bile savunamazken bizim halkımızı nasıl savunacak. En son Suruç’taki olay var. Yani biz kendimizi savunmazsak kesinlikle ölüme mahkûm oluruz. Zaten Kürtlerde öz savunma bilinci beli bir düzeyde var. Ama bizce bu düzey yetersizdir.”
SAVUNMA YOKSA ÇÖZÜM DE YOKTUR
Kürt halkının her alandaki gücünün sınırsız olduğunu ifade eden Zagros, devrimci halk savaşını gerilla ile halkın beraber vereceğini de söyledi.
“Çünkü biz çok büyük bir faşizme karşı direniyoruz. Onun için de herkesin mutlak bir biçimde bu mücadeleye katkı sunması gerekiyor. Ne kadar savunma o kadar özgürlük, ne kadar savunma o kadar demokrasi, ne kadar savunma o kadar eşitlik. Senin savunma gücün yoksa sen çözüm gücü de olamazsın. Çözüm be barış eşit güçler arasında gerçekleşir. Eğer kendimizi özgürlük ve barış gücü haline getirmek istiyorsak, bu halk savunmasıyla olur. Zayıf, güçsüz ve iradesiz bir halk bunu yapamaz” diyen Zagros, Ortadoğu’da kirli bir savaşın yürütüldüğünü vurguladı. Bu savaşa sadece “barış istiyoruz” diyerek karşı çıkılamayacağını da sözlerine ekleyen Zagros, “Sen gerçekten de savunma gücünü gösterdiğin an, iradeyi gösterdiğin an devletleri hizaya getirebilirsin. Öz savunma bilinci Kürt halkında gelişmiş, ama yeterli değildir. Bunu Ortadoğu’daki diğer halklara da taşırmak gerekiyor. Nasıl ki demokratikleşme mücadelesini ancak birlikte mücadeleye dönüştüğü oranda gerçekleşiyorsa, savunma mücadelesini de birlikte olduğumuz kadar başarabiliriz. AKP en üst boyutta kirli bir şekilde bu savaşı kendi iktidarı çerçevesinde kullanmaya çalışıyor. Bu tüm Türkiye’deki halkların geleceğini hiç düşünmeden yutacak kadar pervasızdır” dedi.
ASKER VE POLİS YERİNE BİZ KENDİMİZİ SAVUNACAĞIZ
Silopi, Hakkari ve Amed’de gerçekleşenlerin bunun nüvesi olduğunu belirten Zagros şunları söyledi: “Halkımızla birlikte kendimizi daha sıkı örgütlesek daha güçlü bir öz savunma gerçekliğini oluşturabiliriz. Bunun imkanı, bilinci ve mirası da vardır. Kürt halkı bu konuda Ortadoğu’da ciddi bir model oluşturabilir. Artık asker, polis ve devlet değil, biz kendi kendimizi savunacağız. Bunun kararlılığını ve inancını taşımak gerekiyor. Çünkü koşullar da buna hazırdır.
15 Ağustos toplumda yarattığı değişim ve dönüşümle kadın orduda olmaz zihniyetine bir darbe vurmuştur. Kürt kadını en zor koşullarda varlığını koruyabilir mücadelesini yükseltebilir kendini var kılabilmiştir. Zindanlardaki o direniş ruhu Beritan arkadaş da ben varım dedirtmiştir. Kadın öz savunma mücadelesini yürütmedikçe özgürleşmesi mümkün değildir. Kadın özgürlük militanı yaratılmadan özgürlük mücadelesi sistemin içinde erimekten ona kurban olmaktan kurtulamaz. Beritan arkadaş bunların cevabı oldu. Bu günde öz savunma mücadelesi hem siyasal hem de toplumsal mücadelesini kadın iradesi temelinde yeniden örgütlenmiştir. İlkelerini netleştirerek mücadelesini büyütmüştür. YAJK örgütlülüğüyle ideolojik, felsefik ve askeri olarak örgütlenmesini somutlaştırarak tarihsel çıkışını gerçekleştirmiştir. Bugün bu bir sistem olarak kendi varlığını büyüterek mücadelesini sürdürüyor. Bu gün KJK olarak toplumsal alanlara da açılımını gerçekleştiriyor. O nedenle 15 Ağustos ruhu kadın mücadelesinde de bir doğuştur. Bu ruh özgürlüğü yakalamıştır. Bu özgürlüğün tadını alan hiçbir kadın artık bu mücadelen vazgeçmez. Bu gün ise toplumsal boyutunu kazanmıştır. Toplumsallaşan bir gerçekliği, beyne kazınan bir gerçekliği, bir fikri bir mücadeleyi, değeri çıkarmak mümkün değildir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder