25 Ağustos 2015 Salı

Yeşilçalı’ya özgürlük talebi

Almanya Federal Savcılığının ATİK üyelerine yönelik başlattığı operasyon kapsamında İsviçre’de tutuklanan Mehmet Yeşilçalı’nın serbest bırakılması için İsviçreli 100 imzacı ve 29 kuruluş ortak bildiri yayınladı. İsviçre Federal Adalet Dairesinin Yeşilçalı’yı Almanya’ya iade etmesi kararına tepki gösterilen bildiride, İsviçre makamlarının, Türkiye hükümetinin Almanya ile işbirliği yaparak muhaliflerine karşı uyguladığı baskı politikalarına alet olmaması gerektiği belirtildi.
Almanya Karlsruhe Federal Savcılığının talimatıyla15 Nisan 2015 tarihinde Avrupalı Türkiyeli İşçiler Federasyonu (ATİK) yönelik Almanya, İsviçre, Avusturya ve Fransa’da yapılan eş zamanlı operasyonlar kapsamında İsviçre’de gözaltına alınıp ardından Alman Savcının hazırladığı dosya kapsamında TKP-ML üyesi olduğu ve Avrupa’da illegal faaliyet yürüttüğü iddia edilerek tutuklanan Mehmet Yeşilçalı’ya özgürlük talebi gün geçtikçe büyüyor.
İsviçre Federal Ceza Dairesi’nin dosya içerisinde suç teşkil edecek hiçbir somut delil olmamasına rağmen kendisinin siyasi iltica hakkı tanıdığı Yeşilçalı’yı Uluslararası Mülteci Kanunlarını ve kendi iç hukukunu hiçe sayarak 16 Haziran 2015 tarihinde Yeşilçalı’yı Almanya’ya iade kararı almıştı. Cezaevinde kalamaz diye doktor raporları olmasına rağmen uzun dönemden beridir İsviçre’nin Fribourg kentinde cezaevinde tutulan Yeşilçalı hakkında alınan iade kararı, Yeşilçalı’nın avukatları tarafından yapılan itiraz sonucunda şimdilik durdurulmuş olsa da itirazın değerlendirilmesinin ardından nasıl bir karar alınacağı merak konusu.
Yaşanan hukuksuzluğa karşı Mehmet Yeşilçalı’ya Özgürlük İnisiyatifi tarafından yürütülen kampanya çerçevesinde bir araya gelen aralarında İsviçreli milletvekili, hukukçu ve siyasetçinin bulunduğu 100 imzacı ve İsviçreli 29 kuruluş yayınladıkları ortak bildiri ile Yeşilçalı’ya özgürlük istedi.
“Siyasi mültecilerin temel hakları korunmalıdır. Mehmet Yeşilçalı’ya özgürlük-iadesine hayır” başlıklı yayınlanan bildiride, Yeşilçalı’nın Türkiye’de yaşadığı süre zarfı içerisinde siyasi düşüncelerinden dolayı uzun yıllar cezaevinde kaldığı ve gözaltına alınma döneminde Türk polisi tarafından uzun süre işkenceye maruz kaldığına dikkat çekildi.
Yeşilçalı’nın Türkiye’de yaşadığı tutsaklık koşullarından ve gördüğü işkencelerden kaynaklı şu anda bulunduğu Fribourg cezaevinde ciddi sağlık sorunları yaşadığı belirtilen bildiride, Yeşilçalı’nın sağlık durumunun Federal Ceza Mahkemesi tarafından dikkate alınması istendi.
Yeşilçalı’nın 2007 yılında İsviçre’ye sığınma talebinde bulunması ve ardından İsviçre hükümeti tarafından kendisine siyasi mülteci hakkı tanınmasının hatırlatıldığı bildiride, Yeşilçalı’nın Alman hükümetinin Türkiye ile yaptığı iş birliği sonucunda tamamen legal faaliyetler yürüten ATİK üyelerine karşı 15 Nisan 2015 tarihinde yapılan eşzamanlı operasyonlar kapsamında hukuksuz bir şekilde tutuklanarak ceza evine gönderildiğine değinildi.
Alman yetkililerin Yeşilçalı’yı TKP-ML’nin örgütü olduğu iddia edilen ATİK üyesi olmakla suçladığının belirtildiği bildiride, Almanya yargı makamlarının bu suçlamaya dayanak olarak Yeşilçalı’nın 2012 yılından itibaren Almanya topraklarında 5 toplantıya katıldığını ve ardından İsviçre’de örgüt yararına geceler, konferanslar ve halka açık seminerler düzenlediğini iddia ettiğine değinildi. Oysaki ATİK Avrupa genelinde hakkında hiçbir soruşturma bulunmayan resmi bir kuruluştur, aynı şekilde 1972’den beridir var olan TPK-ML hakkında da Avrupa’da açılmış bir soruşturma bulunmamaktadır” denilen bildiride, söz konusu tutuklamanın emrinin büyük ölçüde Türkiye polisi tarafından Almanya’ya verilmiş bilgiler doğrultusunda yapıldığına dikkat çekildi.
Türk polisi ve Alman yargısının işbirliği sonucunda gerçekleştirilen operasyon kapsamında İsviçre’de tutuklanan Yeşilçalı’nın yaşadığı bütün bu hukuksuzluklara rağmen en büyük hukuksuz uygulamayı siyasi iltica hakkına sahip olduğu İsviçre’de, İsviçre Federal Ceza Dairesi tarafından 16 Haziran tarihinde verilen Almanya’ya iade kararıyla yaşadığına vurgu yapıldı.
Aralarında İsviçreli milletvekili, hukukçu ve siyasetçinin bulunduğu 100 imzacı ve İsviçreli 29 kuruluşun yayınladıkları ortak bildiride İsviçre yetkili makamlarının Yeşilçalı’yı serbest bırakması ve Almanya’nın sınır dışı talebinin reddedilmesi yönünde karar alması gerektiğini şu nedenlerden dolayı talep ettiler:
Mahkeme boyunca Yeşilçalı’ya hiçbir somut suçlama yöneltilmemiştir. Tek iddia Almanya’da yasal beş toplantıya katıldığı, İsviçre’de binlerce kişi gibi tamamen yasal ve kamuya açık gece, seminer, konferans gibi etkinliklere katılmıştır olmasıdır.
Yeşilçalı İsviçre’de Federal Savcılığın belirttiği üzere İsviçre’de hiçbir soruşturmaya tabi tutulmamış, hakkında hiçbir suçlama yoktur.
Muhaliflerin politik faaliyetlerinden ötürü yapılan iade taleplerine hukuken takipsizlik kararı verilmeli ve reddedilmelidir. Bu iade talebinin politik yönü barizdir. Zira dosya Türk makamlarının bilgileri ile oluşturulmuş ve mültecilik hakkı İsviçre makamlarınca verilirken göz önünde bulundurulan gerekçeler bugün iade talebindeki ile birebir aynıdır.
Toplanma, örgütlenme ve ifade hakkı temel özgürlüklerdir. Anayasamızca ve uluslararası hukukça tanınmışlardır. Almanya’nın atfettiği suç İsviçre’de yasal bir derneğe üyeliktir.
İşkence altında alınan ifadeler geçersizdir kişiye karşı kullanılmaz. Alman yetkililerince düzenlenmiş olan iade talebi kısmen Türkiye polisinin işkence altında aldığı ifadelere dayandırılmaktadır.
Cezaevi koşulları sağlık sorunları ile mücadele eden bir insan için uygun değildir. Sağlık raporları ile de belgelendirildiği üzere, Mehmet Yeşilçalı, Türkiye’deki tutukluluk sürecinde maruz kaldığı kötü muamele ve işkenceler neticesinde ciddi sağlık problemleri yaşamaktadır ve derhal salıverilmediği takdirde durumunun daha da kötüleşeceği açıktır.
İsviçre yetkili makamları Türkiye hükümetinin muhaliflerine karşı uyguladığı baskı politikalarına alet olmamalıdır. Özellikle de Erdoğan hükümetinin yakın zamanda başlattığı baskı kampanyası gereğince binlerce muhalifin birkaç günde tutuklandığı ve HDP’nin yöneticilerini kriminalize edildiği ve tutuklama girişimlerine maruz kaldıkları bir dönemde.
1951 Cenevre Mülteciler Sözleşmesi mültecilerin sınır dışı ve iade edilmelerini yasaklamaktadır. Almanya makamlarının Yeşilçalı’yı Türkiye’ye iade etmeyeceklerinin hiçbir garantisi yoktur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder