27 Ağustos 2015 Perşembe

Silvan Raporu: Devlet halkın can güvenliğini tehdit ediyor

İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Mezopotamya Hukukçular Derneği (MHD) ve Tabip Odası'nın Amed şubeleriyle Amed Barosu, Silvan ilçesinde 18 Ağustos'ta gerçekleştirilen polis terörü sırasında yaşanan hak ihlallerine ilişkin yapılan incelemelerden sonra hazırlanan hak ihlalleri raporunu bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyurdu. Toplantıya İHD Genel Başkan Yardımcısı Raci Bilici, TİHV Temsilcisi Barış Yavuz, Amed Barosu Başkan Yardımcısı Ahmet Özmen, MHD Amed Şubesi Eş Başkanı Serhat Karaşin ile Amed Tabip Odası Başkanı Cengiz Günay katıldı.

Bilici, raporun detaylarını paylaşarak, ilçede operasyon sırasında devletin güvenlik güçlerinin yaşam ve hak ihlallerinin oluşmasını sağlayacak şekilde hareket ettiklerini, halkın güvenliğinin dikkate alınmadığını ve halkın hedef gözetilerek can ve mal tehdidi ile karşı karşıya bırakıldığını belirtti.

NELER YAŞANDI?
Bilici, ilçede yaşanan hak ihlallerine ilişkin raporda yer verilen tespitleri şöyle sıraladı:
"*Diyarbakır ili Silvan ilçesinde Diyarbakır Valiliği tarafından 18 Ağustos 2015 tarihinde Saat 01.00’den itibaren süresiz olarak sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve kapsamlı bir operasyon hazırlığı yapılmıştır. Gece saatlerinden itibaren ilçeye zırhlı araçlar ve Özel Harekat Timlerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda güvenlik görevlisi personeli sevkiyatı yapılmıştır.
*Sokağa çıkma yasağını ilanından önce başlamak üzere ilçe merkezi ve ilçeye bağlı tüm köylerde elektrik, su, internet ve mobil şebeke ağlarına erişim engellenmiştir.  Erişim engeli, sokağa çıkma yasağının sona erdiği 19 Ağustos 2015 günü Saat 07.00’ye kadar sürmüştür.
*Planlanan operasyonun uygulama şeklinin, görgü tanıklarının anlatımı ve inceleme çalışmaları sonucunda, sivil yurttaşların can ve mal güvenliğini tehdit edecek nitelik taşıdığı ve sivil yurttaşların gerçek silahlar kullanmak suretiyle hedef alındığı tespit edilmiştir.
*Operasyon sırasında sivil yurttaşlara ait ev, işyerleri ve özel araçların, güvenlik görevlilerinin rastgele açtığı ateş sonucu kurşunlandığı ve yakılmasına sebebiyet verildiği tespit edilmiştir.
*Operasyon sırasında, mahalle aralarında güvenlik güçlerinin rastgele açtığı ateş sonucu, pek çok ev, iş yeri ve özel araç kullanılamaz hale getirilerek tahrip edilmiştir. Bu sırada güvenlik güçlerinin mahalle sakinlerinin duyabileceği bir şekilde ve bağırarak ‘Ölürüm Türkiye’m’ isimli türküyü söylediği ve ‘Allah-u Ekber’ şeklinde tekbir getirdiği, yine mahallede yaşayan yurttaşların duyabileceği bir şekilde ölüm tehditlerinde bulundukları görgü tanıklarının beyanlarıyla tespit edilmiştir.
*Ateş altında kalan ve can güvenliği tehdit edilen yurttaşların ‘ateş etmeyin burada siviller var’ şeklinde güvenlik güçlerine uyarılarda bulunmalarına rağmen, güvenlik güçlerinin uyarılara aldırış etmeden rastgele ateş etmeyi sürdürdükleri tespit edilmiştir.
*Gece saatlerinden itibaren ilçeye yapılan askeri ve polisiye sevkiyatın yarattığı tedirginlik, ilçede yaşayan yurttaşların ilçeyi terk etmelerine neden olduğu tespit edilmiştir.
* Yasal ve idari bir çerçeve, kanun uygulayan yetkililerin kuvvet ve ateşli silah kullanımına başvurabileceği sınırlı durumları, bu bağlamda geliştirilmiş uluslararası standartların ışığında, belirlemelidir.” Bu değerlendirmeler ışığında heyetimiz, olaylara müdahale eden güvenlik güçlerinin operasyonun planlanması ve yürütülmesinde yaşam hakkını koruyamadığını ve gereğinden fazla güç kullanımı ile yurttaşların yaşam haklarını ihlal tespitine ulaşmıştır.
*Heyetimizce yapılan gözlemlerde birçok evin kapısının kırılarak içeri girildiği ve konutlarda arama yapıldığı tespit edilmiştir. Anayasanın 21. Maddesi uyarınca kimsenin konutuna dokunulamaz, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın yapılan bu aramalar nedeniyle kişilerin konut dokunulmazlığı hakkı ihlal edilmiştir. Ayrıca yapılan aramaların tüm evi dağıtarak ve ev eşyalarına zarar verilerek yapıldığı tespit edilmiştir.
*Yurttaşlardan alınan bilgilere göre; olay günü sağlık hizmetlerinin durma noktasına geldiği hiçbir sağlık merkezi ve özel tıp merkezinin hizmet vermediği ve kapalı olduğu, olayda ölen yurttaşın ve diğer yaralıların çatışmalar altında yurttaşlar tarafından özel araçlarla Silvan Devlet Hastanesine götürüldüğü, Acil serviste yapılan müdahaleden sonra yaralıların Diyarbakır daki hastanelere sevk edildiği anlaşılmıştır. Kolluk kuvvetlerince Ambulansların güvenlik gerekçesiyle olay yerine gitmeleri engellenmiştir. Olay günü çatışmanın yaşandığı mahalledeki sağlık merkezine yapılan ziyarette kapıların ve camların kırık olduğu, binanın bahçesinde tamamen yanmış araçların olduğu, binanın arka tarafındaki üst kat duvarında kurşun izlerinin olduğu, binanın içerisindeki tüm odalardaki eşyaların dağıtılmış olduğu tespit edilmiştir. Sağlık Merkezi personellerinin merkezde olmadığı ve halen sağlık hizmeti sunulmadığı gözlenmiştir."

TALEPLER
Raporda, şu önerilere de yer verildi:
"*Heyetimiz olayların gerçekleşme sebebi ve oluş şeklinin benzerlikleri karşısında 12.08.2015 tarihli Şırnak Silopi olayları raporumuzda da belirttiğimiz ve önerdiğimiz üzere, sivilleri hedef alan ve yaşam hakkı ihlali başta olmak üzere ağır insan hakları ihlaline neden olan saldırıları kınamaktadır. Olayların bütün boyutları ile açığa çıkartılması amacıyla etkin bir soruşturma başlatılmasını talep etmektedir.
*Heyetimize ifade edilen operasyon sırasında ve sonrasında kolluk kuvvetlerinin sivil halka yönelik, tehdit, hakaret, saldırılar ve özellikle sağlık ocağı alanında kamuoyuna yansıyan ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden’ davranış ve sloganlara ilişkin adli ve idari soruşturmaların derhal başlatılması ve bu soruşturmalar süresince ilgili personel ve amirlerinin açığa alınması gerekmektedir.
*Yapılan operasyonlar neticesinde heyetimizce yapılan gözlem ve incelemelerde kişilerin konut ve işyerlerinde ciddi tahribatlar oluştuğu gözlemlenmiştir. Anayasanın 35. maddesi ile İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin (İHAS) EK 1 No’lu protokolün 1. maddesi uyarınca herkes mallarının dokunulmazlığına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Yapılan operasyon neticesinde kişilerin mülkiyetlerine ciddi zararlar verilerek Anayasanın 35. maddesi ile İHAS’ın 1 No’lu protokolünün 1. maddesinde korunan hakları ihlal edilmiştir. Bu çerçevede kişilerin mülkiyet hakkına getirilen bu zararların derhal karşılanması gerekmektedir. Diyarbakır Valiliği tarafından bir zarar tespit komisyonu oluşturularak, olaylar sırasında yurttaşların yaşadığı maddi ve manevi mağduriyetleri karşılanmalıdır.
*Silvan'da olayların ve operasyonun devamı sırasında tüm iletişim kanallarının (telefon, internet vb.) herhangi bir yargı kararı olmaksızın kesilmiş olduğu gözlemlenmiştir. Herhangi bir yargı kararı olmaksızın kişilerin anayasanın 22. maddesi ile korunan haberleşme hürriyeti ile 26. maddesindeki düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti keyfi olarak sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırma aynı zamanda Silvan dışındaki diğer yurttaşların haber veya fikir almak ile vermek haklarını da ihlal etmiştir. Bu şekilde sınırlandırmaya sebebiyet veren kişi ya da kurumlar hakkında adli ve idari soruşturmaların başlatılması gerekmektedir.
*Olası olayların önlenmesi için Yerel Mülki Birimler, ilçedeki siyasi parti, Sivil Toplum örgütleri ve kanaat önderleri ile diyalog süreci geliştirmelidir.
*Rasyonel çözüm yollarını tüketmeden yapılan operasyonda sivillerin güvenliğine dönük bir planlama yapılmamış olduğu aşikâr olup sivil güvenliğini riske atan ölçüde ve şiddette ağır silahlar kullanılarak bir müdahale gerçekleştirilmiştir. Hal böyle iken yüzlerce özel hareket timinin kullanılması kolluğun fiillerinin denetlenemez hale gelmesine sebebiyet vermiştir. Kolluğun böylesi operasyonlarda en ciddi şekilde ve aralıksız olarak denetlenmesi gerekmektedir.
*12 Ağustos 2015 tarihinde İHD ve TİHV tarafından kamuoyuna açıklanan ‘Şırnak Silopi Olayları Raporu’nun sonuç ve öneriler başlığı altında yer verilen, gerçekleşmesi olası operasyonların yeni hak ihlallerine yol açacağı yönündeki endişeler ifade edilmiş olmasına rağmen, maalesef bir kez daha haklı olduğumuzu ortaya çıkarmıştır. Bu sebeple endişe ve kaygılarımız artarak devam etmektedir.
*Heyetimiz genel olarak çatışmalı süreç ile birlikte yaşam hakkı başta olmak üzere artan hak ihlallerine dikkat çekmektedir. Bu sebeple seçim hükümetini güvenlik politikalarından bir an önce vazgeçmeye ve yeniden çatışmazsızlığın sağlanıp, taraflara diyalog ve müzakereye dönülmesi çağrısında bulunmaktadır."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder