Hakkari'nin Şemdinli ilçesine bağlı Altunsu köyü (Şapatan) günlerce Tekeli taburundan atılan obüs ve havan topları ile bombalandı. TSK'nın saldırılarında 4 kişi yaralanırken, 20'nin üzerinde ev tamamen kullanılmaz hale geldi, halkın bir bölümü göç etmek zorunda kaldı. İlçede durum şimdilik sakin ancak halkta biriken öfkenin ne zaman, ne şekilde patlayacağı belirsiz.
Daha önce de devletin kontra saldırıları ve buna karşı halkın kitlesel direnişiyle gündeme gelen Şemdinli'de neler oldu? Halkın tepkisini artıran olaylar neler? Savaş ortamı günlük yaşam nasıl etkiliyor?
Bu sorulara, sahibi olduğu Umut Kitapevi'ne 9 Kasım 2005 tarihinde JİTEM'in gerçekleştirdiği bombalı saldırıdan sağ kurtulan Şemdinli Belediyesi Eş Başkanı Seferi Yılmaz anlattı.
Yılmaz'ın verdiği yanıtlara göre, Şemdinli halkını en çok öfkelendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözleri ile siyasi soykırım operasyonları oldu. "1990'lardayız" değerlendirmesine itiraz eden Yılmaz'ın değerlendirmesi dikkat çekici: Bu halk artık 1990'lardaki halk değil, artık kendisini koruması öğrendi.
Seferi Yılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yürüttüğü savaş politikası için de "Neron Roma'yı yaktı. Erdoğan tüm Türkiye'yi yakmak istiyor. Ancak bunun sonuçları çok ağır olur" dedi.
Yılmaz, Diyarbakır'ın da doğusunda kalan Şemdinli için "Devrimcileri, sosyalistleri, gazetecileri, sivil toplum örgütlerini burada neler olduğunu görmeleri için Şemdinli'ye bekliyoruz" çağrısını yaptı.
Şemdinli Belediyesi Eşbaşkanı Seferi Yılmaz'ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
Son bir kaç gündür neler oluyor Şemdinli'de?
AKP hükümetinin özellikle Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarından sonra gerginlik yaşandı. Halkın umudu 7 Haziran seçimlerindeydi. Çok farklı algılar vardı. "HDP barajı aşmazsa savaş olur" diyenler çoktu. Kimse, HDP'nin barajı aşması durumunda Cumhurbaşkanı'nın Anayasa ve yasaları tanımayacağı, herşeyi kendi başkanlığına odaklayacağı kimsenin aklına gelmedi. Halka ve vekillere yaklaşımı görüldü. Tüm bunlar hem Türkiye'de hem de Kürdistan'da gerilim yarattı. Seçilmiş vekillerinin iradesinin kabul etmeyen bir yaklaşım ister istemez Kürt halkında bir gerilim meydana getirdi. Halkta da kendi iradesini tanımayan Cumhurbaşkanı, Başbakan'ı tanımama yaklaşımı haklı olarak ortaya çıktı. Gerek ilçe eş başkanlarına gerekse de belediye eşbaşkanlarına dönük tutuklamalar gerilimi sürekli tırmandırdı. Bu kez 5 yıl önce yaşanan KCK tutuklamaları gibi olmayacağını defalarca üst düzey temsilciler söyledi. Dikkate alınmadı bu uyarılarda. Her şey Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın yaklaşımına odaklandı. Saray'a odaklanan bir politika da ülkeyi böylesine gerilimli bir duruma getirdi.
Bu bahsettiğiniz politik atmosferin Şemdinli'ye yansıması nasıl oldu?
İlçemizde halk da esnaf da gittikçe gerildi. Her gün tutuklamalar, her gün baskınlar, baskılar arttı. Cenaze törenlerimize saldırılar oldu. Görüldü ki, inşaat çalışan işçiler bile elleri arkadan bağlı yere yatırıldı, işkence gördü, tehdit edildi. İnsanlarımızı katleden asker ve polisler yargılanmadı. 12 Eylül yasaları bile değil. Halktaki gerilimi artırdı. Dolayısıyla bu gerilim de tepki olarak ortaya çıktı.
Şapatan köyüne askerin saldırısı oldu. O köyde olaylar nasıl başladı?
Durum gergin olunca sokakta,çarşı merkezi polis panzerleri ile doldu. Saat 06.00-07.00'de hayat durmaya başladı. Akşam sokağa çıkan insanların yüzüne panzerlerden ışıklar tutuluyor. Arabasındaysa indirilip kimlik soruluyor. Buradaki herkes devlete göre şüpheli. Gittikçe gerildi, halkın üzerindeki baskı artınca da birileri bu halka baskı yapılmayacağını gösterdi. Sonuçta yol kesmeler, hendek açmalar gerçekleşti. Bir haftadır şehir merkezinden Yüksekova'ya giden 20 kilometrelik alan hiçbir ulaşım sağlanmadı. Devletin saldırılarına karşı meşru savunma stratejisi devreye girdi. Herhangi bir yerde silah patlasa, devletin buna karşı müdahalesinin hukuk zemini içerisinde olması gerekir. 550 hanelik 5 bin nüfuslu Şemdinli'nin Şapatan Mahallesi, obüs ve havan topları ve roketlerle vuruldu. Şemdinli dağlık bir alan. Herhangi bir yerden silah sesi gelebilir burada. Her silah sesinin geldiği yere obüsle havanla cevap verilmez. Sivil halk hedef alınmaz.
Şapatan köyünün boşaltılması mı isteniyor?
Bu çok açık. Fısıltılı gazeteleriyle daha büyük eylemlerin, saldırıların olacağı iddiası yayılıyor halk arasında. Şemdinli toptan bir askeri bölge haline getirilmek isteniyor. Şapatan Mahallesi zaten yüzde 70 oranında boşalmış. Şemdinli merkezinde de bunun yansımaları var. Esnaf iş yapamıyor. Sağlık hizmeti verilemiyor.
Köydeki durumu anlatabilir misiniz? 4 yaralı olduğunu biliyoruz.
Yaralılar var. 20'ye yakın ev tamamen kullanılmaz hale geldi.
Bahsettiğiniz evlerde oturan insanlar nerede kalıyor şimdi?
Yakınlarına sığındılar. Burada bir evde beş aile yaşıyor artık. 10 nüfuslu bir aile 40-50 nüfuslu bir aile durumuna geldi. Yaz olmazsa daha kötü olurdu. Şimdi en azından insanlar güvenli bir yerde ya da bir balkonda yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. İlçede gıda sıkıntısı da yaşanıyor. Kentten gıda akışı olmuyor, yollar güvenli olmadığı için. 10-15 araç yakılmış. Panzerlerden ateş edilerek yakılan araçlar var. Bunların görüntüleri de var.
Çatışmalar sırasında oradaki mülki amirlerle görüşme olanağı bulabiliyor musunuz?
Ben 2-3 kez kendim aradım Kaymakam'ı. Telefonlarıma kendisi yanıt vermedi, koruması olan bir polis açıyor telefonu. O da "Kaymakam'ın tugayda toplantıda olduğunu, döneceğini" söyledi. Ancak hiçbir biçimde görüşme sağlanmadı. 19 Ağustos'ta HDP milletvekilleri aradı, yerinde ziyaret etti. Ancak orada da polis ve askerin saldırılarını meşru gören bir tutum sergiledi.
Bu çatışma ortasında siz Belediye Eşbaşkanlığı görevini ya da belediye hizmetlerini yerine getirebiliyor mu?
Yapamıyoruz tabi ki. Temizlik araçlarımızın çöpleri toplamak için yola çıktığında bir güvencesi yok. Sabah göreve çıkar aracımıza nerede ne zaman ateş edileceği belli değil. Bir yere itfaiye gidecek, tüm güvenlik birimlerine bilgi vermek zorundayız. Akşam olduğunda müdahale şansımız olmuyor. Güvenlik birimlerine bildiriyoruz, onlardan bize ne zaman yanıt gelirse ancak o zaman müdahale edebiliyoruz.
Bu durum ilçe merkezindeki bir ev yangını içinde mi geçerli?
Evet, gece olunca güvenlik birimlerinden yanıt gelmesini beklemek zorunda kalıyoruz. GSM operatörleri çökertilmişti. Belediyemizin CPC aracımızı şehrin telefon arızalarını gidermek için gönderdik, emniyet neredeyse aracımıza el koyacaktı. Telekom ve Kaymakamlığa bildirimde bulunulmasına rağmen halkın mağdur olmaması için yapmak istediğimi çalışma polis tarafından engellenmek istendi. Aracımıza el koyacaktılar.
1990'ları da görmüş yaşamış bir insansınız. Herkes "90'lardayız" yorumu yapıyor. Siz ne diyorsunuz?
1990'larda değiliz. '90'larda insanlar savunmasızdı. Artık ne '90'lardaki ne de 2000'lerdeki halk var. İnsanlar her şekilde kendi meşru savunmasını yapıyor. Bir yere kadar sabreder ama sonunda ölümde olsa kendi meşru savunmasını yapar. Önemli olan bu aşamaya gelinmemesi ama bu aşamaya gelindikten sonra her şey mümkündür.
Bu aşamaya gelmemesi için ne öneriyorsunuz?
Hükümetten bir beklentimiz yok. Ama halktan beklentimiz var. Bir insanın saray hevesi için Türkiye'yi yakmasına izin vermemek lazım. Türkiye'deki devrimci, demokrat, sosyalistler, liberallerin buna karşı durması lazım. Neron Roma'yı yaktı, Cumhurbaşkanı ise Türkiye'nin her yerini yakıyor. Bunun sadece Türkiye'ye değil, Ortadoğu'ya da yansıması da ağır olacak. Her hafta muhtarlarla toplantı yapıyor. Kendini muhtarların başkanı ilan etmiş anlaşılan.
Şemdinli, İstanbul'dan bakıldığında çok uzak. Diyarbakır'ın da doğusunda. Şemdinli halkı, devletin baskısına uğradığında yalnız bırakıldığını düşünüyor mu sizce?
Evet. Sendikalardan, sivil toplum örgütlerinden, gazetecilerden oluşan heyetlerin gelmesi gerekir. Sosyalistleri, devrimcileri, demokratları bekliyoruz. En uç noktada, Türkiye-Irak-İran üçgeninde yaşıyoruz. Sesimiz Batı'ya ulaşmıyor. Ayrıca sadece Şemdinli değil her yer yanıyor. Bu yangın söndürülmezse Türkiye'yi de sarar ve sonuçları çok ağır olur. Bu nedenle herkesin duyarlı olması gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder