PKK ve PAJK'lı tutsaklar, AKP'nin savaş
politikasına sert tepki göstererek, her türlü eyleme hazır olduklarını
bildirdi. Kürt Halk Önderi Öcalan'a uygulanan tecridin 'savaş gerekçesi'
olduğunu da belirten tutsaklar, uluslararası kurumlara ve Güney hükümetine
çağrıda bulundu. Tutsaklar, sınırda bekletilen cenazeler için de 15 Ağustos'ta açlık
grevine başlayacaklarını duyurdu.
Türkiye ve Kürdistan cezaevlerindeki tüm PKK ve PAJK'lı tutsaklar adına Deniz
Kaya, AKP'nin savaş politikalarına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
YPG/YPJ'nin Rojava'daki, HDP'nin 7 Haziran'daki
başarılarının AKP ve devleti korkuttuğuna, bu nedenle provokasyon, saldırı ve
katliamların devreye konduğuna dikkat çekildi.
'TOPLUM DA İDEOLOJİK BOMBARDIMANA TUTULUYOR'
"Kobane'nin yasını tutmadan, Suruç'un öfkesini
ifade edemeden, Ağrı infazlarını ve diğerlerini gündemize sokarak acıyla
yozlaştırma, refleksizleştirme politikası uygulanıyor" ifadelerinin yer
aldığı açıklamada, "AKP hükümeti ve devleti, Sayın Öcalan üzerindeki
tecrit uygulamasının, çatışmaların, tutuklamaların ve saldırıların sorumlusu
olduğu halde, çözümsüzlüğü geliştirdiği gün gibi ortadayken yaşanan çatışmalar
için PKK'yi ve HDP'yi suçlaması toplumu nasıl bir ideolojik bombardımana tabi
tuttuğunu göstermektedir" denildi.
ULUSLARARASI KURUMLAR VE GÜNEY HÜKÜMETİNE ÇAĞRI
Öcalan'ın diyalog yürüttüğü ve Dolmabahçe
Mutabakatının açıklandığı bir dönemde tecridin derinleştirilmesinin 'savaş
ilanı' olduğunun belirtildiği açıklamada, şöyle devam edildi: "AKP
hükümeti ve devleti, ABD ve diğer güçler de Sayın Öcalan'ın çözüm ve barışta
kilit rolde olduğunu bilmektedirler. ABD ve diğer devletlerin TC devletinin
Kürt halkına dönük saldırıları ve operasyonlarına sessiz kalması bu devletlerin
DAİŞ'e karşı mücadelelerinde samimiyetlerinin düzeyini ifade etmektedir.
Çözümden yana olduğunu ifade eden ABD tecridin ortadan kalması gerektiğini
bilmektedir. Uluslararası insan hakları kurumları, bu tecride karşı tutum
sahibi olmalı. Heyetleriyle durumu yerinde incelemelidirler."
ABD Başkanı'nın İncirlik Üssü'nün açılmasıyla
Rojava'da DAİŞ'e karşı direnen güçlere daha fazla destek verebileceğini
belirttiğine vurgu yapılan açıklamada, "Oysa TC devletinin, PKK'ye, Kürt
halkına saldırma izni karşılığında İncirlik Üssü'nü koalisyon güçlerine açtığı
ortadadır. Ve TC devletinin PKK'yi saldırı altında tutarak YPG YPJ'nin DAİŞ
tarafından kuşatılmasına ve direnme gücünün kırılmasına zemin oluşturmak
istediği açıktır. Eğer ABD, DAİŞ karşısındaki mücadelede samimiyse, gerçekten
çözüm sürecinden yanaysa, yürütülen siyasi ve askeri operasyonlara karşı
ivedilikle tavır kurmalıdır. Kürdistan'ın güneyindeki Medya Savunma Alanları'na
dönük saldırılar ve başta Zergele köyü olmak üzere, halkımız üzerinden
pratikleştirilen katliamlar karşınıda PDK'nin içine girdiği işbirlikçi,
teslimiyetçi dar, çıkarcı pragmatist tutum Kürt halkı için utanç nedenidir.
Kendi topraklarına ve halkına dönük saldırıları kınamayacak durumdaki siyasal
bir otoritenin, Kürt halkının nezdinde öncülüksel değeri ve saygınlığı olamaz.
Bu gerçeklik AKP hükümeti ve devleti kadar saldırı ve katliamların ortağı olma
pozisyonudur. Bunun hiçbir ulusal ve toplumsal değer tanımayan devlet
aklı olduğu açıktır. Başur halkı PDK'nin bu politikalarına sessiz kalmamalı,
kardeşlerinin katledilmesine göz yummamalıdır" diye kaydedildi.
'AB, BM VE ÜYE ÜLKELER ARABULUCU ROL ÜSTLENMELİ'
Cenazelerin bekletilmesine de tepki gösterilen
açıklamada, devamla şunlar ifade edildi:
"AKP hükümeti ve devleti Sayın Öcalan
üzerindeki tecrit, Medya Savunma Alanları ve giderek her bölgede
gerçekleştirdiği bombardıman saldırılarıyla beraber birkez daha siyasi soykırım
operasyonlarına, işkencelere, yargısız infazlara, katliamlara ve her türlü hak
gasbına yöneldi. Çözümsüzlükten, saldırılardan yana olmadığını ifade eden AB ve
BM ile üye ülkeler açıklamalarını göstermelik diplomatik ifadeler olarak
bırakmamamlı, olayların yaşandığı bölgelere heyetler göndererek yaşananaları
yerinde incelemelidirler. PKK ve TC ile iletişime geçerek çatışmaların
durdurulması ve diyalogun sağlanması için arabulucu rolünü üstlenmelidirler.
'HALKLARIMIZIN SESİ OLACAĞIZ; HER TÜRLÜ EYLEME
HAZIRIZ'
PKK ve PAJK'lı tutsaklar olarak Kobane katliamı
için 14 Temmuz 2015 tarihinde başlattığımız yazımsal eylemliliğimizi bundan
sonra da yürütülen askeri ve siyasi operasyonlar, halkımız üzerindeki
saldırılar ve bunun merkezinde derinleştirilen tecrit politikasına karşı
sürdüreceğiz. 15 Ağustos 2015 tarihinden itibaren bir ay boyunca yukarıda
belirttiğimiz esaslar temelinde ve taleplerle PKK ve PAJK'lı tutsakların
bulunduğu tüm alanlarda her hafta oda oda BM'ye, AB, CPT, PDK (KDP)
temsilciliğine yazarak halklarımızn sesi olma çabasında olacağız. PKK-PAJK'lı
tutsaklar olarak, Önderliğimiz için, halkımız için, direniş mevzilerinde gece
gündüz savaşan yoldaşlarımız için her türlü eylemi gerçekleştirmeye hazır
olduğumuz belirtiyor, direnenleri selamlıyoruz."
BEKLETİLEN CENAZELER İÇİN AÇLIK GREVİ
Deniz Kaya ayrıca, 6 YPG'linin çetelere
verilmesiyle de savaş suçu işlendiğini belirterek, Mürşit Pınar Sınır
Kapısı'nda cenazelerin bekletilmesine de sert tepki gösterdi. Kaya,
"Mürşit Pınar Sınır Kapısı'nda esir alınan cenazeler ailelere verilinceye
kadar süresiz dönüşümlü açlık grevi eylemine 15 Ağustos'tan itibaren
başlayacagımızı duyuruyoruz" dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder