12 Ağustos 2015 Çarşamba

PKK ve PAJK'lı tutsaklar: Önderliğimiz ve halkımız için her eyleme hazırız

PKK ve PAJK'lı tutsaklar, AKP'nin savaş politikasına sert tepki göstererek, her türlü eyleme hazır olduklarını bildirdi. Kürt Halk Önderi Öcalan'a uygulanan tecridin 'savaş gerekçesi' olduğunu da belirten tutsaklar, uluslararası kurumlara ve Güney hükümetine çağrıda bulundu. Tutsaklar, sınırda bekletilen cenazeler için de 15 Ağustos'ta açlık grevine başlayacaklarını duyurdu.


Türkiye ve Kürdistan cezaevlerindeki tüm PKK ve PAJK'lı tutsaklar adına Deniz Kaya, AKP'nin savaş politikalarına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
YPG/YPJ'nin Rojava'daki, HDP'nin 7 Haziran'daki başarılarının AKP ve devleti korkuttuğuna, bu nedenle provokasyon, saldırı ve katliamların devreye konduğuna dikkat çekildi. 
'TOPLUM DA İDEOLOJİK BOMBARDIMANA TUTULUYOR'
"Kobane'nin yasını tutmadan, Suruç'un öfkesini ifade edemeden, Ağrı infazlarını ve diğerlerini gündemize sokarak acıyla yozlaştırma, refleksizleştirme politikası uygulanıyor" ifadelerinin yer aldığı açıklamada, "AKP hükümeti ve devleti, Sayın Öcalan üzerindeki tecrit uygulamasının, çatışmaların, tutuklamaların ve saldırıların sorumlusu olduğu halde, çözümsüzlüğü geliştirdiği gün gibi ortadayken yaşanan çatışmalar için PKK'yi ve HDP'yi suçlaması toplumu nasıl bir ideolojik bombardımana tabi tuttuğunu göstermektedir" denildi.
ULUSLARARASI KURUMLAR VE GÜNEY HÜKÜMETİNE ÇAĞRI
Öcalan'ın diyalog yürüttüğü ve Dolmabahçe Mutabakatının açıklandığı bir dönemde tecridin derinleştirilmesinin 'savaş ilanı' olduğunun belirtildiği açıklamada, şöyle devam edildi: "AKP hükümeti ve devleti, ABD ve diğer güçler de Sayın Öcalan'ın çözüm ve barışta kilit rolde olduğunu bilmektedirler. ABD ve diğer devletlerin TC devletinin Kürt halkına dönük saldırıları ve operasyonlarına sessiz kalması bu devletlerin DAİŞ'e karşı mücadelelerinde samimiyetlerinin düzeyini ifade etmektedir. Çözümden yana olduğunu ifade eden ABD tecridin ortadan kalması gerektiğini bilmektedir. Uluslararası insan hakları kurumları, bu tecride karşı tutum sahibi olmalı. Heyetleriyle durumu yerinde incelemelidirler."
ABD Başkanı'nın İncirlik Üssü'nün açılmasıyla Rojava'da DAİŞ'e karşı direnen güçlere daha fazla destek verebileceğini belirttiğine vurgu yapılan açıklamada, "Oysa TC devletinin, PKK'ye, Kürt halkına saldırma izni karşılığında İncirlik Üssü'nü koalisyon güçlerine açtığı ortadadır. Ve TC devletinin PKK'yi saldırı altında tutarak YPG YPJ'nin DAİŞ tarafından kuşatılmasına ve direnme gücünün kırılmasına zemin oluşturmak istediği açıktır. Eğer ABD, DAİŞ karşısındaki mücadelede samimiyse, gerçekten çözüm sürecinden yanaysa, yürütülen siyasi ve askeri operasyonlara karşı ivedilikle tavır kurmalıdır. Kürdistan'ın güneyindeki Medya Savunma Alanları'na dönük saldırılar ve başta Zergele köyü olmak üzere, halkımız üzerinden pratikleştirilen katliamlar karşınıda PDK'nin içine girdiği işbirlikçi, teslimiyetçi dar, çıkarcı pragmatist tutum Kürt halkı için utanç nedenidir. Kendi topraklarına ve halkına dönük saldırıları kınamayacak durumdaki siyasal bir otoritenin, Kürt halkının nezdinde öncülüksel değeri ve saygınlığı olamaz. Bu gerçeklik AKP hükümeti ve devleti kadar saldırı ve katliamların ortağı olma pozisyonudur. Bunun hiçbir ulusal ve  toplumsal değer tanımayan devlet aklı olduğu açıktır. Başur halkı PDK'nin bu politikalarına sessiz kalmamalı, kardeşlerinin katledilmesine göz yummamalıdır" diye kaydedildi.
'AB, BM VE ÜYE ÜLKELER ARABULUCU ROL ÜSTLENMELİ'
Cenazelerin bekletilmesine de tepki gösterilen açıklamada, devamla şunlar ifade edildi:
"AKP hükümeti ve devleti Sayın Öcalan üzerindeki tecrit, Medya Savunma Alanları ve giderek her bölgede gerçekleştirdiği bombardıman saldırılarıyla beraber birkez daha siyasi soykırım operasyonlarına, işkencelere, yargısız infazlara, katliamlara ve her türlü hak gasbına yöneldi. Çözümsüzlükten, saldırılardan yana olmadığını ifade eden AB ve BM ile üye ülkeler açıklamalarını göstermelik diplomatik ifadeler olarak bırakmamamlı, olayların yaşandığı bölgelere heyetler göndererek yaşananaları yerinde incelemelidirler. PKK ve TC ile iletişime geçerek çatışmaların durdurulması ve diyalogun sağlanması için arabulucu rolünü üstlenmelidirler.
'HALKLARIMIZIN SESİ OLACAĞIZ; HER TÜRLÜ EYLEME HAZIRIZ'
PKK ve PAJK'lı tutsaklar olarak Kobane katliamı için 14 Temmuz 2015 tarihinde başlattığımız yazımsal eylemliliğimizi bundan sonra da yürütülen askeri ve siyasi operasyonlar, halkımız üzerindeki saldırılar ve bunun merkezinde derinleştirilen tecrit politikasına karşı sürdüreceğiz. 15 Ağustos 2015 tarihinden itibaren bir ay boyunca yukarıda belirttiğimiz esaslar temelinde ve taleplerle PKK ve PAJK'lı tutsakların bulunduğu tüm alanlarda her hafta oda oda BM'ye, AB, CPT, PDK (KDP) temsilciliğine yazarak halklarımızn sesi olma çabasında olacağız. PKK-PAJK'lı tutsaklar olarak, Önderliğimiz için, halkımız için, direniş mevzilerinde gece gündüz savaşan yoldaşlarımız için her türlü eylemi gerçekleştirmeye hazır olduğumuz belirtiyor, direnenleri selamlıyoruz."
BEKLETİLEN CENAZELER İÇİN AÇLIK GREVİ
Deniz Kaya ayrıca, 6 YPG'linin çetelere verilmesiyle de savaş suçu işlendiğini belirterek, Mürşit Pınar Sınır Kapısı'nda cenazelerin bekletilmesine de sert tepki gösterdi. Kaya, "Mürşit Pınar Sınır Kapısı'nda esir alınan cenazeler ailelere verilinceye kadar süresiz dönüşümlü açlık grevi eylemine 15 Ağustos'tan itibaren   başlayacagımızı duyuruyoruz" dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder