Yürütme Komitesi toplantısının sonuçlarını açıklayan PAJK, “15 Ağustos direniş ruhuyla dört parça Kürdistan’da ve yurt dışında halkımızla birlikte, yüksek bir iradeyle tüm faşist saldırıların yenilgiye uğratılacağı kesindir. Zafer kazanan özgür kadınla birlikte halklar olacaktır, demokrasi ve özgürlük mücadelesi olacaktır” dedi.
PAJK Yürütme Komitesi sonuç bildirgesini açıklayan PAJK, 31 Temmuz sabahı hava saldırısı yaparak, Zergele katliamını gerçekleştiren Türk faşist devletini ve savaş suçuna karşı çıkmayacak hatta özgürlük hareketini suçlama seviyesizliğini gösterip gerçekleri inkara soyunarak ortak olan KDP’yi kınadı.
Hava saldırısında yaşamını yitirenleri saygı ve minnetle anan PAJK, “Soykırımcı, sömürgeci ve işbirlikçi-ihanetçi katliamcı güçlerden hesabını sormak boynumuzun borcu, halkımıza, kadınlara karşı tarihi sorumluluğumuzdur. Kürt halkı ve Kürdistan özgürleşinceye kadar özgürlük mücadelemiz kesintisiz sürdürülecektir” dedi.
Bildirgede, toplantıda yaşanan gelişmelerin tüm boyutları ile değerlendirilerek, gerekli karar ve planlamalara gidildiği belirtildi.
Apocu paradigmaya dayalı gelişen kadın özgürlük mücadelesinin ve genel mücadelenin Ortadoğu çapında zirvesel bir gelişmeyi yaşadığı da kaydedilen bildirgede, “Tekçi ulus-devlet modeli çökmüş ve alternatifi olan halkların demokrasi zamanına girilmiştir. Ne kapitalist-modernist güçlerin ne boşluktan yararlanan gerici, insanlık düşmanı çeşitli çeteci yapıların ve ne de destek aldıkları Türk, Katar, Ürdün, Suudi, İran gibi bölgesel ulus-devletçi güçlerin hiçbir çözümü kalmamıştır. Bin yıllık yalana, zulme ve baskıya karşı halkların, kadınların direniş zamanı başlamıştır. Bu tarihsel bir evreyi ifade etmektedir. Demokratik uygarlık güçleri olarak başta kadınların ve tüm sistem karşıtı güçlerin harekete geçtiği, statükoların parçalandığı, ataerkil ezberlerin bozulduğu, ciddi sorgulamaların başladığı, radikal toplumsal eleştiri hareketlerinin eyleme geçtiği bir dönemi yaşamaktayız. Ortadoğu’da öncü güç olarak demokrasi mücadelesinin başını çekmekteyiz. Bugünden itibaren Ortadoğu’nun demokratik geleceğini belirlemede önemli bir düzeye gelinmiştir” dedi.
‘KUZEY, ROJAVA VE ROJHİLAT PARÇALARINDA ÇÖZÜM KENDİSİNİ DAYATIYOR ’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın esaretine son verilmesi, Kürdistan’ın özgürleştirilmesi ve Kürt sorunun bölge halklarıyla birlikte demokratik ulus anlayışına dayalı olarak çözümü ve demokratik ortak yaşamı eşit-özgür temelde yeniden inşa etmek için yepyeni bir mücadele dönemine girildiği kaydedilen sonuç bildirgesine şöyle devam edildi: “Kürt sorununda demokratik çözüm Kuzey-Rojava-Rojhılat parçalarında her boyutuyla kendisini dayatmaktadır. Güney Kürdistan’ın da demokratik sisteme evrilmesi tek kişilik şahsi-baskıcı otoriteden arındırılmasının zamanı gelmiştir. Halkların ve kadınların kendi zamanlarını yaşama, iradesini demokratik toplumsal özgürlükçü sisteme kavuşturma dönemidir. Kadın özgürlüğüne dayalı, demokratik, ekolojik toplumu ahlaki ve politik temelde inşa ederek toplumsal yaşamını yeniden yapılandırmanın tarihsel evresini yaşamaktadır. Kadınların ve halkların iradesini kırmak için faşist bölgesel devletlerin ve gerici yerel güçlerin aynı zamanda bu politikalara yol veren ve bizzat sorumlu olan küresel güçlerin savaş politikası tüm şiddetiyle sürmektedir. Kadın kırım ve toplum kırım savaş politikası direnen kadınların ve halkların özgürlük mücadelesini geriletemeyecektir. Önderliğimizin özgürlüğü tüm bu gelişmelerin belirleyeni olacaktır. Toplantımız siyasi, askeri, sosyal olarak yaşanan tüm gelişmeleri değerlendirmiş, izleyeceği politikaları belirleyerek tüm çalışmaların 15 Ağustos direniş ruhuyla ve çizgisiyle devrimsel zamana denk yürütülmesi tutumunu ortaya koymuştur. Toplantımızın kararlaşma konuları şöyle ifade edilebilir:
Önderliğimizin özgürlüğü, Kürt sorununun çözümünün teminatı ve gerçek bir barışın tesisidir. Aynı zamanda kadınlar olarak özgür yaşam gerekçemizdir. Bu anlamda Önderliğimizin sağlığı, güvenliği, özgürlüğü sağlanıncaya kadar tüm sahalarda bu temelde mücadele yürütmek esastır. ‘Önderliğimizin özgürlüğü halkların birliği ve kardeşliğinin teminatıdır’ şiarıyla İmralı tecrit sisteminin parçalanması için özgürlük mücadelemiz hamlesel, fedai tarzda yürütülecektir. Avukat ve aileyle görüş yasağı tecrit uygulaması olup hukuksuzluk ortadan kaldırılıncaya kadar çok yönlü mücadele radikal yürütülerek Önderliğimizin hakları savunulacaktır.”
‘AKP SEÇİM MAĞLUBİYETİNDEN SONRA KÜRT HALKININ KAZANIMLARINA YÖNELDİ’
Yasal olarak tahkim edilmemiş ateşkesin şimdiye kadar Öcalan’ın eşsiz çabası ve özgürlük hareketinin sağ duyulu yaklaşımı ve fedakarlığıyla tek taraflı yürütüldüğü kaydedilen sonuç bildirgesinde, “Buna karşı demokratik çözüm planı olmayan AKP devleti, 7 Haziran seçim mağlubiyetinden sonra Kürt halkına ve Rojava başta olmak üzere tüm Kürdistan’da mücadele kazanımlarını ve hareketimizi tasfiye etmek, inkar ve imha politikasını yeniden derinlikli yürütmek için halkımıza yönelik topyekün savaş konseptini devreye koymuştur. Bu salt gerilla ve asker arasında yürütülen bir savaş olmayıp doğrudan Kuzey Kürdistan halkımıza, coğrafyasına ve Türkiyeli demokratik tüm kesimlere, toplumsal muhalefete yöneltilen topyekün saldırıdır. Benzer saldırıyı üç yıldır DAİŞ eliyle Rojava’da yürütmektedir. Soykırım savaşına karşılık topyekün direniş tutumuyla 15 Ağustos bilinci, ruhu ve çizgisinde Kürdistan’da ve Türkiye genelinde ve Rojava’da direnişi yükseltmek esastır. Resmi ve gayri resmi Türk devlet güçlerinin saldırılarına, en son Silopi’de olduğu gibi katliamlara karşı öz savunmasını yaygınlaştırarak kendisini koruması, örgütlenmesini, birliğini derinleştirmesi esastır.
Kasım ayında devlete sunulan Demokratik Çözüm Taslağının ve Dolmabahçe Mutabakatının gerekleri AKP iktidarı tarafından yerine getirilmemiş, tersine yavuz-hırsız misali masayı deviren olmasına rağmen hareketimiz sorumlu tutulmaktadır. Oysa yasal adımların atılması, müzakerenin eşit koşullarda gerçekleşmesi şarttır. Kürdistan Kadın Hareketi olarak Önderliğimizin özgürlüğü temelinde barışı savunmak öncelikli görevimizdir.
‘ROJAVA DEVRİMİ DÜNYA KADINLARININ İLHAM KAYNAĞI OLDU’
Kadın devrimi olarak gelişen Rojava devrimi Ortadoğu ve dünya kadınları açısından ilham kaynağı olmuştur. Kobanê’de şekillenen demokratik komünal değerler evrensel nitelik taşımakta olup özgürlük ve demokrasi umudunu büyütmüş, tüm ezilenler için 21. yüzyılda Paris Komünü gibi tarihsel rol oynamıştır. Kadına dayalı demokratik değerlerin yükselişe geçtiği böylesi bir dönemde kadın özgürlük mücadelemizin ortaya çıkardığı toplumsal değişim dönüşüm düzeyinin kalıcılaşması, kazanımların savunulması için dokuz boyutta konfedaral sistemin inşa çalışmaları kesintisiz sürdürülecektir. Kadının iradeleşme, kimlikleşme düzeyi, Apo’cu paradigma ve felsefesinin demokratik, radikal demokrasi karakterini ortaya çıkarmıştır. Ortadoğu topraklarının susamış olduğu barış, adalet, demokrasi ve özgürlük ancak ve ancak kadın özgürlüğüne ve mücadelesine dayalı olarak gelişecektir. Başka türlü hiçbir demokrasi ve özgürlük projesinin gerçekleşme şansı yoktur. Bu anlamda tüm kadın örgütleriyle, mücadele birliğinin, destek ve dayanışmanın güçlendirilmesi temel politikamızdır. ‘Kazanan kadın kazanan toplumdur, özgürleşen kadın özgürleşen toplumdur’ tespitleri ışığında bu toprakların kadim neolitik kültürüne dayalı toplumsallığımızı yeniden kadın değerlerinde inşa etmek için mücadelemizi öz savunmaya dayalı büyütmek, bunun için eğitim ve örgütlenmeye hız vermek esastır. Tüm kadınları topyekün saldırı konseptine karşı seferber olmaya, özgürlük hamlesinin başarısına odaklanarak hamlesel sürece katılmaya çağırıyoruz. Aynı zamanda kadının iradeleşmesine tahammül edemeyen, bu gelişim karşısında çıldıran gerici erkek zihniyetinin siyasetteki dili olan AKP bakanlarının kadına ideolojik, siyasi saldırılarını kınıyoruz. İnadına bu topraklarda kadının özgürleşmesi güneş gibi doğacaktır” dedi.
‘ÖZ SAVUNMA TOPLUMUN KORUNMASININ VAZGEÇİLMEZİ’
Kadınların ve gençlerin öz savunmaya ayrı ve özel bir önem vererek, her türlü saldırıya karşı kendisini, toplumunu korumasının vaz geçilmez en temel doğal bir hak olduğu da ifade edilen sonuç bildirgesine şöyle devam edildi: “Bu hakkı en etkili bir biçimde yerine getirmek böylesine saldırı döneminde ertelenemez bir sorumluluktur. Başta genç kadınlar olmak üzere tüm gençliği özgürlük saflarında yer almaya, savunma görevini yerine getirmeye çağırıyoruz. Toplumsal mücadeleye öncülük eden Kürdistan ve Türkiye gençliği başta olmak üzere tüm gençlik, özgür gelecek için direniş hattını Kobanê’de olduğu gibi büyüterek, Suruç ve Kobanê şehitlerimizin anısına bağlılığın gereği olarak Ortadoğu’da birleşik devrimci gençlik hareketini kalıcı örgütleyip bölgesel ve küresel faşizmi, baskıyı, sömürü düzenini yenilgiye uğratacağına olan inancımızı bir kez daha ortaya koyuyoruz. Devrimci-Yurtsever-Sosyalist Gençlik Hareketi tarihsel devrimci görevlerini layıkıyla yerine getirecektir.
Slavaların, Arin Mirkanların, Dılovanların, Revanların, İvanaların, Deniz Eylemlerin fedai ruhuyla geliştirilen bir kadın devrimi olan Rojava devriminin kalıcılaşması, Demokratik Suriye Projesinin gerçekleşmesi ve kadının toplumsal sözleşmeye dayalı olarak kadın konfedaral sisteminin inşası için ideolojik, siyasi, sosyal mücadele yükseltilecektir. Her düzeyde kadının örgütlenme, bilinçlenme faaliyetlerine hız verilerek toplumsal dönüşümün yapısallaşması esastır. Kadın öz savunma gücü olarak kimlikleşen, iradeleşen YPJ’yle destek ve dayanışma içinde olunacaktır.
‘GÜNEY KÜRDİSTAN’DA ÖRGÜTLENME GÜÇLENDİRİLMELİ’
Güney Kürdistan’da örgütlenme düzeyinin güçlendirilerek kadın özgürlük mücadelesinin etkili toplumsal bir harekete kavuşturulup demokrasinin ve özgürlüğün sağlanması gerekmektedir. Ataerkil siyaset kurumlarının, yapıların değişime uğratılarak kadınların toplumsal faaliyetlere tam ve eşit katılımının sağlanması, kadına yönelik baskıcı, gerici gelenek ve siyasi uygulamaların değişime uğratılması için örgütlenme, bilinçlenme, öz savunma faaliyetlerinin geliştirilmesi esastır. Faşist Türk devletinin soykırımcı politikalarına ortak olan, Kürt ulusal birliğini parçalayan, Kürdistan halkının çıkarlarına zarar veren otoriter siyasi anlayışına karşı aktif bir siyasi mücadelenin yürütülerek Kürt ulusal birliğinin sağlanması dönemin temel bir görevi olmaktadır. Aynı zamanda Kürdistan parçalarında yaşanan savaşa karşı en güçlü bir biçimde demokratik eylemler sergilenerek dayanışma ve birlik tutumu sergilenmelidir. Güney Kürdistan gençliği, bu dönemde önemli bir mücadele yürütmektedir. PAJK olarak Güney Kürdistan gençliğinin mücadele azmine büyük bir değer veriyor ve saygıyla karşılıyoruz. Halkına sahip çıkma sorumluluğunu daha da etkili yerine getirecek şekilde mücadeleyi yükseltmesi, katliamlara karşı öz savunma saflarında yer alması, bunun için katılımları arttırması halkımızın en büyük beklentisi olduğunu hatırlatıyoruz.
Kanayan yaramız olan Şengal kadınlarının, halkımızın yaralarının sarılması için büyük bir azimle çalışmalar öz savunma görevi başta olmak üzere tüm siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal alanda yürütülecektir. Şengal halkının, kadınların özerk demokratik iradesinin tüm güçler ve herkes tarafından saygıyla karşılanması, özerk sistemini öz savunmasına dayalı olarak koruması, kendisi hakkında kararlarını kendisi alması ve kendisini yönetmesi vazgeçilmez temel bir ilkemizdir. Şengal katliamını gerçekleştirenlerden ve buna yol açanlardan hesabını sormak tarihsel sorumluluğumuzdur. Şengal kadınlarına, çocuklarına, gençlerine tüm halkımıza yapılan canavarlık, vahşet asla hafızalarımızdan silinmeyecek. Kadın Özgürlük Partisi-PAJK olarak özeleştirimiz özgür–demokratik Şengal’in statü kazanması ve savunulması için tüm gücümüzle seferber olmayı sürdüreceğiz. Düşmanın Kürtsüzleştirme politikasına karşılık göçertilen Êzîdî halkımızın Şengal’e dönmesi için çağrımızı yeniliyoruz. Dört parça Kürdistan ve yurtdışındaki halkımızı Şengal halkıyla dayanışma içinde olmaya, yaraları birlikte sarmaya kadim kültürün kökleri üzerinden yaşatılması için duyarlı davranmaya, sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz.”
‘DOĞU KÜRDİSTAN’DA KADIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ TÜM KESİMLERE MAL EDİLMELİ’
Ferinazların anısına bağlılığın gereği olarak Doğu Kürdistan’da kadın özgürlük mücadelesinin tüm toplumsal kesimlere mal edilerek, kadın iradesinin tanınması ve despotik erkek egemenlikli İran rejiminin değişime uğratılması için kadına yönelik saldırı, tecavüz, ajanlaştırma gibi kadın kırımına karşılık kadının öz savunma örgütlenmesinin güçlendirilmesi gerektiği belirtildi.
Şirin Elemhuli’nin mücadele çizgisinin Doğu Kürdistan’da başarısı için tüm kadınların ve gençlerin daha fazla özgürlük çalışmalarını geliştirmeye, yaygınlaştırmaya, idamcı, kadını yok hükmünde sayan, yaşam hakkı tanımayan İran rejimine karşı siyasi, sosyal, kültürel anlamda etkili toplumsal bir hareketi büyüterek kadınların başkaldırısıyla gerçekleştirilerek, toplumsal mücadeleye öncülük etme görevi olduğu belirtilen sonuç bildirgesinde, “Tüm partililerin tarihsel kritik süreçte özgürlük mücadelesinin başarıya ulaşması için öncülük görevlerini tam ve eksiksiz yerine getirmesi; savaşan halk gerçekliğini yoğun bir örgütlemeyle, eğitimle açığa çıkarması ve tüm çalışmalarının merkezinde Önderliğin özgürlüğünü esas alması, devrimci halk savaşına göre görev ve sorumluluklarını yürütmesi. Önderliğimizin ve mücadelemizin tüm değerlerinin ideolojik olarak savunulması, kara propagandanın etkisiz kılınması. Kırk yıllık mücadelemizin ortaya çıkardığı değerlere değer katma, büyütme iddiasıyla askeri, siyasal, demokratik mücadele alanlarında devrimci-militan ölçülerin her yerde esas alınması ve bu temelde yaşayarak mücadelenin yürütülmesi; bunun için parti içi çizgi mücadelesinin etkin yürütülmesinin önemi bir kez daha vurgulanmıştır.
ABD ve İngiltere’yi Kürt halkının haklı özgürlük davasına yönelik izlediği inkarcı ve sömürgeci politikalardan, bu bağlamda Türk devletine askeri-siyasi destek vermekten vazgeçmeye, Kürt halkının özgürlük iradesini tanımaya çağırıyoruz. Kuzey Kürdistan’da en son 7 Ağustos’ta Silopi’de üç kişinin, yine Suruç’ta otuzu aşkın gencin öldürülmesinden ve Güney Kürdistan’ın Zergele köyündeki sivil katliamdan, Rojava’da, Şengal’de yaşanan Kürt katliamından bizzat Türk devleti sorumludur. Türk devleti katliamları hem bizzat kendisi yaparak hem bizzat DAİŞ’i donatarak gerçekleştirmiştir. ABD ve İngiltere izlediği Kürt politikası nedeniyle söz konusu sivil katliamlardan sorumludur. Türk devletinin güvenlik sorunu yoktur, Kürtleri tüm haklarıyla birlikte yasal olarak kabul etmeme sorunu vardır. Terörü uygulayan Türk devletidir. Söz konusu güçleri, bu gerçekler bilinmesine rağmen hareketimize haksızca yöneltilen ‘terörizm’ ithamına ve yalanına son vermeye çağırıyoruz.
Sonuç olarak 15 Ağustos direniş ruhuyla dört parça Kürdistan’da ve yurt dışında halkımızla birlikte, yüksek bir iradeyle tüm faşist saldırıların yenilgiye uğratılacağı kesindir. Zafer kazanan özgür kadınla birlikte halklar olacaktır, demokrasi ve özgürlük mücadelesi olacaktır” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder