KCK: Tüm Kürdistan
halkı ve Türkiye halkları bu katliamlar karşısında sessiz kalmamalı, Kürdistan'da
nerede halka bir saldırı varsa oranın halkıyla dayanışma mücadelesi içine
girilmelidir. Ne Botan halkı, ne Gever halkı, ne de Serhat halkı
yalnız bırakılmamalıdır. Türkiye'yi demokratikleştirmek ve Kürt sorununu çözmek
kesinlikle halklarımızın dayanışma içinde geliştirecekleri mücadelelerle
gerçekleşebilecektir.
Yazılı bir açıklama
yapan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Türk devletinin sivil katliamlar
yapmaya devam ettiğini belirtti. AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı’nın Kürt halkına
karşı savaş açmış bulunduğunu da vurgulayan KCK Yürütme Konseyi
Eşbaşkanlığı’nın açıklaması şöyle:
‘ERDOĞAN’IN KADIN
DA OLSA ÇOCUK DA OLSA GEREKENİ YAPARIZ ZİHNİYETİ KOL GEZİYOR’
“AKP hükümeti ve
Cumhurbaşkanı Kürt halkına karşı savaş açmış bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı ve
Başbakanın konuşmalarını asker ve polis bir talimat olarak algılamakta ve her
yerde halka saldırmaktadır. Asker ve polis hiçbir savaş kuralına uymayarak
sivilleri öldürmeye devam etmektedir. Her gün birkaç sivil katleden Türk
devleti, en son Agiri’nin Diyadin ilçesinde de 2’si çocuk 3 kişiyi daha
katletmiştir. Tayyip Erdoğan’ın ‘Kadın da olsa, çocuk da olsa gerekeni yaparız’
zihniyeti bugün Kürdistan'ın tüm köyleri, kasabaları, şehirleri, mahalleleri ve
sokaklarında kol gezmektedir.
AKP hükümeti Kürt
halkını sindirerek özgürlük iradesini kırmak istemektedir. Bu nedenle
çatışmasızlık döneminde bile birçok sivili katletmiştir. AKP iktidarı açısından
sivilleri öldürmek normal hale getirilmiştir. AKP iktidarı döneminde yüzlerce
faili bulunup yargılanmamış cinayet vardır. Bu cinayetlerin yüzde doksanı polis
ve asker tarafından gerçekleştirilmiştir. Ancak Türk basını sivil de olsa
devlet güçleri tarafından katledilenleri görmezlikten gelmektedir; ya da üçüncü
sayfa polisiye haberleri gibi bir defada verilip geçilmektedir. Sadece
çatışmasızlık döneminde katledilen sivillerin bir dökümü bile yapılsa AKP
hükümetinin ne kadar suçlu olduğu görülecektir.
‘SERHAT HALKININ
HEDEFLENMESİ TESADÜF DEĞİL’
Son zamanlarda
Giyadin başta olmak üzere Serhat halkının hedeflenmesi tesadüfi değildir.
Seçimden önce Giyadin halkı onlarca askerin ve gerillanın ölümüyle sonuçlanacak
bir komployu kendi vücutlarını siper yaparak önlemişlerdi. AKP'nin çatışma ve
gerilim yaratarak seçimleri kazanma hesabı Giyadin halkı tarafından boşa
çıkarılmıştı. AKP hükümeti şimdi bunun intikamını almaktadır.
Agiri ve Serhat
halkı AKP hükümetinin 7 Haziran seçimlerinde yenilgiye uğratılmasında en önemli
rolü oynamışlardır. Bu nedenle AKP hükümeti 7 Haziran seçimlerinden sonra başta
Ağrı olmak üzere Erzurum, Muş, Kars, Iğdır ve Ardahan’ı özel olarak hedef almış
bulunmaktadır. Giyadin katliamı bu saldırıların son halkası olmuştur.
Anlaşılmaktadır ki, AKP hükümeti 7 Haziran yenilgisinin intikamını almaya devam
edecektir.
AKP hükümeti her
gün HDP'yi PKK'yi desteklemekle suçlamaktadır. HDP PKK'ye terörist demediği için
hedeflenip çok yönlü ağır baskı altında tutulmaktadır. HDP'yi böyle hedef alan
bir hükümet tabii ki her gün meydanlarda ‘PKK halktır, halk burada’ diyen halkı
da cezalandıracaktır. Kürt halkı özgür ve demokratik yaşam talebinde bulunduğu
için katledilmekte, işkenceler görmekte ve zindanlara atılmaktadır. Gever’de
işçileri yere yatırılıp ‘Lan bu devlet size ne yaptı’ diyen zihniyet her yerde
Kürtlere böyle yaklaşmakta ve çeşitli cezalandırma yöntemleri uygulamaktadır.
Gever’de öyle yapanlar Giyadin’de katletmektedir. AKP hükümeti döneminde
Giyadin gibi gençlerin ve çocukların katledildiği yüzlerce olay vardır. Gever
olayı ise her gün Kürdistan’ın bir yerinde uygulanan sıradan bir durumdur.
Türkiye'de
Kürdistan'da yaşanan olayların yüzde biri gerçekleşse kamuoyu kıyamet koparır;
ancak sıra Kürdistan'a geldiğinde normal görülmektedir. İşte Türkiye'nin gerçek
sorunu budur. Bu da bir bakımdan yozlaşmayı ifade etmektedir. Türkiye'de
demokrasi var, her şey hukuk ve siyaset içinde halledilir diyenler her şeyden önce
bu gerçeği ve çelişkiyi görmelidirler.
‘KÜRDİSTAN HALKININ
ACISI VE TEPKİLERİ TÜRKİYE’NİN DİĞER BÖLGELERİNDE YETERİNCE PAYLAŞILMIYOR’
Cizre’de ve
Nusaybin’de gençler ve çocuklar katlediliyor, Türkiye basınından çıt çıkmıyor.
Silopi’de insanlar katlediliyor, evler yakılıp yıkılıyor Türkiye kamuoyundan
ciddi bir tepki gelmiyor. Giyadin’de gençler katledildiğinde bir savaş zayiatı
olarak görülüyor. Kürdistan halkının acısı ve tepkileri Türkiye'nin diğer
bölgelerinde yeterince paylaşılmıyor. AKP hükümeti Kürtlere tam bir işgalci
hükümet gibi yaklaşıyor. Devletin atanmış valileri ve kaymakamları o ilin
seçilmiş milletvekilleri tarafından arandığında bile bir yanıt alamıyor. Öyle
ki, atanmışlar seçilmiş milletvekillerine bile düşman gözüyle bakıyorlar.
Kürdistan'da ormanlar yanıyor, hiçbir devlet kurumu kılını kıpırdatmıyor.
Devletin askeri ve polisi evleri rahatlıkla yakıyor, hastaneye götürülen
yaralıların götürülüşünü engelliyor! Bu durum karşısında da halkın kendi
kendini yönetmesi ve savunması dışında bir çare kalmıyor. Kendini korumayan,
kendine saldıran devlete karşı öz savunma yapmak zorunda kalıyor.
Türk devleti
Türkiye'de yaşayan herkesin devleti olamıyor. AKP hükümeti ise sadece kendi
yandaşlarının hükümeti gibi hareket ediyor. Bu durum karşısında Kürtlere ve tüm
farklı toplumsal kesimlere kendi işlerini kendi yapmaktan başka seçenek
kalmıyor. Silopi ve Gever katliamları, Botan halkının, Gever halkının ve diğer
yerlerin kendi kendini yönetme kararlarının ne kadar haklı olduğunu gösteriyor.
Tüm Kürdistan halkı
ve Türkiye halkları bu katliamlar karşısında sessiz kalmamalı, Kürdistan'da
nerede halka bir saldırı varsa oranın halkıyla dayanışma mücadelesi içine
girilmelidir. Ne Botan halkı, ne Gever halkı, ne de Serhat halkı yalnız
bırakılmamalıdır. Türkiye'yi demokratikleştirmek ve Kürt sorununu çözmek
kesinlikle halklarımızın dayanışma içinde geliştirecekleri mücadelelerle
gerçekleşebilecektir. Tüm Kürdistan halkını, her yerde yaşayan Kürtleri ve
demokrasi güçlerini mücadele için ayağa kalkmaya ve AKP hükümetinin halkımıza
karşı geliştirdiği saldırıları durdurmaya çağırıyoruz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder