6 Ağustos 2015 Perşembe

HDP'den BM'ye 'yargısız infazlar' başvurusu

HDP, yargısız infaz ve katliamlara ilişkin BM'ye başvurdu. Başvuru metninde, sivil katliamlarının artabileceği belirtilerek, sorumluların ve faillerin açığa çıkarılarak yargılanması istendi. Metinde, devletin sorumlu olduğu olaylardan da örnekler verildi.


HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, AKP hükümeti hakkında hukuk dışı, keyfi ve yargısız infazlara ilişkin Birleşmiş Milletler (BM) Özel Raportörü Christof Heyns'a inceleme başvurusunda bulundu.
Başvuru metninde, 20.07.2015 tarihinden itibaren başlayan olaylar ve katliamlar sonucu meydana gelen yargısız infazlar ve sivil kayıplarının  incelenmesi talep edildi.
DEVLETİN SORUMLU OLDUĞU İNFAZLARLAR HATIRLATILDI
Başvuru konusu olan olaylar hakkında bilgi verilen metinde, 23 Temmuz 2015 tarihinde Kilis’te Firas Feyad adlı Rojavalı kadının askerlerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybettiği belirtildi. 25 Temmuz 2015 tarihinde Şırnak’ın
Cizre ilçesinde meydana gelen yargısız infaza da değinilen metinde, "Cizre ilçesinde ise ağır yaralanan 23 yaşındaki Abdullah Özdal yaşamını yitirdi. Cizre’nin Yafes Mahallesi’nde yapılan protesto eylemlerine katılanlara yönelik silah kullanan polisin açtığı ateş sonucu yaralanan Abdullah Özdal ambulansla Diyarbakır Devlet Hastanesi’ne sevk edildiği sırada yaşamını yitirmiştir" denildi.
Metinde, şu örneklere de yer verildi: 26 Temmuz 2015 tarihinde Diyarbakır Bağlar ilçesi Öğretmenler Caddesi üzerinde polisin saldırısından kaçan 11 yaşındaki Beytullah Aydın, sığındığı bir apartmanın 7. katından düşerek yaşamını yitirmiştir.
26 Temmuz 2015 tarihinde Mersin ilinde yaşayan 35 yaşındaki Bülent Ecevit Güngör; Mersin'de Suruç katliamı, hava saldırıları ve gözaltıları protestosu sırasında balkonda otururken başına bir cismin isabet etmesi sonucu ağır yaralanmış ve  kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiştir. 
Mardin’in Nusaybin ilçesinde 26 Temmuz gecesi polisin protesto eylemi yapan kitleye saldırması üzerine açılan ateş sonucu üniversite öğrencisi Seyithan Dede yaşamını yitirmiştir.
29 Temmuz 2015 tarihinde Ağrı’da, Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polislerle Özel Harekat ekipleri Fevzi Çakmak Mahallesi'ndeki  bir eve baskın düzenlemiştir. Baskın sonucunda evde bulunan 3 kişi öldürüldü. Öldürülenler Ağrı’nın Diyadin İlçesi nüfusuna kayıtlı Sezai Yaşar ve Ahmet Yaşar adlı iki kardeş olduğu ve  Mirzettin Göktürk isimli kişilerdir. Polis iddialarının aksine ölenlerin aileleri bile birlikte yaşadıkları kendilerine ait evde öldürüldükleri açıktır. Olayın olduğu yerde herhangi bir çatışma izi bulunmadığı gibi öldürülenlerin  silahlı olduğuna dair hiçbir delil malzeme  ve emare bulunmamıştır.
Şırnak ili Cizre ilçesinde 29 Temmuz 2015 tarihinde saat 23:00-23:30 sıralarında içinde Hasan Nerse’nin de olduğu sivil araç Nusaybin Caddesi’ne çıktığı sırada polisin ateş açması sonucu kontrolü kaybedip kaldırıma çarparak durmuştur. Araç içerisindekiler araçtan inerken, güvenlik güçlerinin ateş açmaya devam etmesi sonucu Hasan Nerse adlı 17 yaşındaki çocuk vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanmıştır. Ağır yaralanması ve hareket edemeyecek, tıbben de hareket ettirilmemesi gereken bir durumda olan Hasan Nerse güvenlik güçleri tarafından elleri kelepçelenmiş ve ayakları bağlanmıştır. Bu esnada Hasan Nerse’ye tekrar ateş edilmiş ve elleri ayakları bağlı şekilde yarım saatten fazla, ambulans gelene değin yaralı ve kan kaybeder halde bekletilmiştir. Ayrıca güvenlik güçleri bu süre içinde Hasan Nerse’nin fotoğraflarını çekmiş, sosyal medyada kin ve nefret sözleriyle paylaşmıştır. Ambulans gelince ise, hiçbir sağlık görevlisi yaralıya müdahale etmemiş, araçtan dahi inmemiş, güvenlik güçleri yaralıyı bir çuval gibi ambulansın içine atmıştır. Yaralı Hasan Nerse olay sonucu hayatını kaybetmiştir. "
'SİVİL KATLİAMLARI ARTABİLİR!'
Yüksekdağ ve Demirtaş, söz konusu olaylar ile ilgili BM mekanizmaları içerisinde inceleme başlatılması gerektiğine dikkat çekerek, şunları kaydetti: "Olaylar ile ilgili ulusal mekanizmalar düzeyinde sorumluların ve faillerin açığa çıkarılarak yargılanması temel amacımız ve kaygımız olmakla birlikte yaşadığımız ülkede sivil kayıpları ve yargısız infazlar bakımından  yargı ve hükümet uygulamaları 'cezasızlık' politikasının halen çok güçlü bir şekilde uygulandığını göstermektedir. Yine en temel korkularımızdan biri de çatışmalı süreçte bu tür yargısız infaz ve toplu sivil katliamlarının bundan sonra da artarak yaşanabileceği ihtimalinin güçlü olmasıdır. Bu noktada uluslararası kurumaların ve işletilecek mekanizmaların yaptırım gücü ve önleyiciliğini önemsemekteyiz. Belirtilen bu sebepler itibariyle, başvurucu ve bildirimde bulunanlar olarak, Raportörlüğünüzün  belirtilenler başta olmak üzere bundan sonra gelişecek hukuk dışı, keyfi ve yargısız infazlar ile ilgili inceleme başlatması için tarafınıza çağrıda bulunmaktayız."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder