Komalên Ciwan Koordinasyonu üyesi Axin Mahir Dicle, “Halkın iradesi ile açığa çıkan öz yönetimlerin savunmasını yapmak ve Kürdistan’dan işgalcileri çıkarmak Kürt gençliğinin bu dönem ki zafer görevidir. Bu nedenle 15 Ağustos ruhu ile özgür yaşamı inşa etmek ve onu savunmak Kürt gençliğinin görevidir. Yine bu ruh ile açığa çıkan savunma bilincini geliştirmek, bunun zirveleştiği gerilla mücadelesini büyütmek bu onurlu yolda bu kahramanların izinde yürümek Kürt gençliğinin hem hakkıdır hem de görevidir” dedi.
Komalên Ciwan Koordinasyonu üyesi Axin Mahir Dicle, sorularımızı yanıtladı.
Size göre 15 Ağustos Atılımı Kürt halkının özgürlük mücadelesi içinde nasıl bir yere sahiptir?
15 Ağustos 1984 atılımının 31. yıldönümünü yaşarken, özgürlük mücadelemizin dirilişini temsil eden bugünün kahramanı olan büyük komutan Agit yoldaşı ve onun yılmaz ardılları olan şehitlerimizi saygıyla anıyorum.
Özgürlük mücadelemiz boyunca kısıtlı imkanlarla büyük direniş, cesaret ve fedakarlıklarla hem mücadelenin hem de Kürt halkının kaderini değiştiren dönüm noktaları hep var olmuştur. Bu dönüm noktaları ve bunda rol oynayan öncü kadrolar mücadelemizin karakterini ve ruhunu belirlemiştir. 15 Ağustos Atılımı da Kürdün destansı kahramanlığının diriliş günüdür. 15 Ağustosla askeri bir eylemin başarısının yanı sıra bunun da ötesinde sömürgeciliğe, işgale karşı ilk kurşun ile birlikte sömürgeciliğe ve işgalciliğe karşı bir başkaldırı ve süreklileşen mücadelenin tarihi olmuştur. Kürdün kara tarihi dediğimiz durumdan kurtuluşun cesaretini tüm Kürt halkının yüreğinde yeniden filizlendirmiştir. 15 Ağustos yüreklere ve beyinlere özgürlük hayalini en güçlü biçimde kazımıştır. Bu nedenle Kürdistanı 15 Ağustos öncesi ve sonrası diye tanımlamak, böyle bir ayrım koymak hiç de abartı olmayacaktır. Üzerine beton dökülmüş ve hiçbir özgürlük umudu kalmamış halk gerçekliğinden özgürlük bilinci ve cesareti gelişmiş tüm insanlığın özgürlük umudu olan bir halk gerçekliğine dönüşün miladı olmuştur 15 Ağustos.
Bugün Kürt halkı, kadını ve gençliği ile bu atılımdan aldığı güç ile Kürdistan’ın her tarafında özgürlük ve onurlu yaşam için mücadele kararlılığını büyüterek devam ettirebilmektedir. 15 Ağustos zaferi sayesinde başarma umudunu gösterebilmekte ve bu kararlılıkla, inançla özgürlüğe doğru yürüyebilmektedir.
15 Ağustos Atılımı’nın 32. yılına girerken bu mücadelenin ardılları olan Kürt gençlerinin mücadele tarzı ve düzeyini nasıl ele alıyorsunuz?
15 Ağustos Atılımı tüm Kürdistan’da büyük bir heyecan yaratsa da, bu heyecanı en coşkulu ve kararlı bir şekilde sahiplenen ve bu ruhla mücadele eden Kürt gençliği ve kadını olmuştur. Çünkü 15 Ağustos her türlü egemenlikçi zihniyete karşı bir başkaldırıdır. Kürt gençliğinin gerillalaşmadaki karar ve ısrarının düzeyini gösteren bu atılımdan bu yana Kürt gençliği özgürlük gerillası olarak mücadele saflarına akın etmiştir. Bu anlamda da değerlendirecek olursak; 15 Ağustos Atılımı Kürdistan gençliğine ruh ve cesaret kazandırdığı gibi gerilla mücadelesine de kanalize etmiştir. Özgürlüğe yürüyen gençliği yaratmıştır. Bu ruh ile 32 yıldır Kürt gençliği dağda, şehirde bir an bile durmadan özgürlüğüne sahip çıkmış, kendinde savunma bilinci geliştirmiş, yurtseverlik, toprağına, diline, kültürüne sahip çıkma ve bu uğurda mücadeleyi yükseltme düzeyine gelmiştir. Kürt gençliği bu atılımdan aldığı cesaretle Kobanê’de, Şengal’de, Kürdistan’ın her yerinde büyük bir fedakarlıkla özgürlüğü için direnişe geçmiştir. Ve her gün bu özgürlük için bedel vererek başarıyı ve özgür yaşamı halkına armağan etmiştir. İşte bu iradeyi yaratan da 15 Ağustos Atılım ruhudur.
Türk devletinin ve AKP hükümetinin 90’ları aratmayan özel savaş konseptine karşı halk devletin meşruiyetini tanımadığını öz yönetim ilanları ile öz savunmaya geçerek cevap vermiştir. Gençler bu sürece nasıl katılmalı?
Halkımızın kendi öz yönetimini, savunmasını alma kararlılığı 15 Ağustos’un nasıl bir dirilişe vesile olduğunun göstergesidir. İşgal altında olan, yok sayılan, soykırımlarla yüz yüze kalan, tüm gerçekliği ve varlığı üzerine beton dökülerek iradesi kırılan ve bir daha asla dirilemez denilen halk gerçekliğinden, varlık ve özgürlük savaşını her tür fedakarlığı göstererek bunda ısrar edip, bilinç ve irade kazanan bir gerçeklik açığa çıkmıştır. Şu bir gerçek ki artık Kürt halkı 15 Ağustos öncesi gibi yaşayamaz. Bunu kabul edemez. Bugün Rojava Devrimi ile Kuzey Kürdistan’da gösterdiği özyönetim iradesi ile bu ruhu zafere taşıma kararlılığındadır. En önemlisi de tüm bu mücadele düzeyi Kürt halkında büyük bir moral ve heyecan yaratmaktadır. Bu özgürlüğe yürüyen halkın heyecanıdır. Tabii bunda en önemli etken Kürt kadınının ve gençliğinin sonsuz direnişidir.
32. yılını yaşadığımız bu ruh, Kuzey Kürdistan’da en üst düzeyde yaşanmaktadır. Bu dönem de tıpkı 15 Ağustos gibi tarihi bir dönemdir. 15 Ağustos ile dirilişe geçen halkın bu dirilişi zaferle taçlandırma mücadelesinin dönemidir. Bu nedenle Kürdistan gençliği özellikle bu dönemde zaferi yaratmanın mücadelesini her zamankinden daha fazla vermeli, halkın açığa çıkardığı bu iradeyi en üst düzeyde savunmalıdır. Unutulmamalıdır ki 15 Ağustos dönemini başarıya götüren gençlerden daha fazla imkana ve mirasa sahibiz. Eğer Agit yoldaş komutasındaki bu gençler bu kadar kısıtlı imkanlarla bir halkı diriltebilmişse, Kürt gençliğinin onlardan aldığı ruh ile, yarattıkları miras ile dirilen halka özgürlüğü armağan etme gücü ve iradesini göstermesi tarihi bir sorumluluğudur. Halkın iradesi ile açığa çıkan öz yönetimlerin savunmasını yapmak ve Kürdistan’dan işgalcileri çıkarmak Kürt gençliğinin bu dönem ki zafer görevidir. Bu nedenle 15 Ağustos ruhu ile özgür yaşamı inşa etmek ve onu savunmak Kürt gençliğinin görevidir. Yine bu ruh ile açığa çıkan savunma bilincini geliştirmek, bunun zirveleştiği gerilla mücadelesini büyütmek bu onurlu yolda bu kahramanların izinde yürümek Kürt gençliğinin hem hakkıdır hem de görevidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder