11 Ağustos 2015 Salı

Bilgen: AKP'nin içine '90'ların ruhu kaçmış!

HDP Sözcüsü Bilgen, AKP'yi HDP'yi ve sivilleri hedef alan politikalarına son vermeye çağırdı. "İçinize '90'ların, Çiler ve Güreş'in ruhu kaçmış" sözleriyle AKP'ye tepki gösteren Bilgen, Kürt Halk Önderi Öcalan'a tecridin de sona ermesini istedi. 


Koalisyon kurulması ve bu koalisyonun çözüm sürecinde inisiyatif almasıyla ilgili beklentilerinin oluşmasını olumlu bulduklarının altını çizen Bilgen, AKP içerisinden HDP'ye yönelik nefret söylemlerinin hala sarf edildiğinin de bir o kadar kendilerini kaygılandırdığına dikkat çekti. AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu'nun HDP'ye yönelik "KCK'nin bir kanadı" ve "Demokrasinin istismarı" yorumlarına tepki gösteren Bilgen, "Demokrasiyi, özgürlükleri, hakları lütuf ettiğini sanan, kendi merhamet kapsamı içinde bir anlayıştır bu. Demokrasi kavramının istismar edildiği söz bizim bildiğimiz alışık olduğumuz bir teranedir" dedi.
'90'LARIN KARANLIK İLİŞKİLERİ AKP'DE TECELLİ ETTİ'
"AKP'nin içine '90'lı yılların, Doğan Güreş ve Tansu Çillerin ruhu kaçmış" diyen Bilgen, HDP'ye yönelik yapılan "Dökülen kanda HDP'ye oy veren seçmenlerin parmağı ve payı vardır" şeklindeki AKP'li vekillerin HDP seçmenini suçlayan açıklamalarına dair ise "Seçmen iradesine saygı duymayıp hoşunuza gitmeyen oylar sizi saltanatınızdan, tek parti iktidarınızdan, 400 milletvekilinden ayrı koyan seçmene saygı göstermek demokrasinin gereğidir" diye tepki gösterdi.
Siyasilerin kendi çıkar ilişkilerinin güvenlik konsepti ile üstünün örtüldüğü bir durumla karşı karşıya olduklarını dile getiren Bilgen, "Kendi siyasal hayatları, kendi toplumsal rolleri ve konumları ile ilgili aslında topluma hesap vermeleri gerekirken, '90'lı yılların kirli karanlık ilişkileri AKP'nin içinden bazı isimlerle yeniden tecelli etti" dedi. 
'SİVİLLER HEDEF ALINIYOR'
Toplumsal olaylarda sivillerin hedef alındığını belirten Bilgen, devletin sivillere verdiği zararların etkin soruşturma yürütmeyen bir hükümete AİHM karalarında yer alan savaş suçu ile ilgili maddeleri hatırlatarak, hükümetin bir an önce sivillere yönelik şiddet politikalarından vazgeçmesi çağrısında bulundu.
Türkiye'de hükümetin yargı üzerindeki baskısını hatırlatan ve yargı bağımsızlığından bahsedilemeyeceğini vurgulayan Bilgen, "Savcılar ve hakimler hakklarında iddia edildiği gibi suçlara karışmışlarsa eğer, bu savcı ve hakimler KCK davalarına da katılmışlardı. O zaman KCK davaları da dahil olmak üzere son 3-4 yılımıza damgasını vuran tüm davaların yeniden yapılması gerekiyor. Bunların hem toplum nezdinde hem de hukuki anlamında yeniden sorgulanması gerekiyor" dedi. 
'SARAY GLADYOSU' TARTIŞMASI
Erdoğan'ın "Saray Gladyosu" sözlerinden dolayı Demirtaş hakkında dava açmasına da, "Halep orada ise Arşın burada" sözleriyle yanıt veren Bilgen, şunları ifade etti: "Türkiye'de eğer Gladyo benzeri örgütler yoksa, eğer iftira ise iki şey istemek her yurttaşın hakkı ve görevidir. Birincisi işlenen cinayetler, bombalamalarla ilgili sorumlular bulunur etkin bir iradi soruşturma yargılama işletilir. Biz bu şekilde bizim dile getirdiğimiz gibi bir örgütlenmeye dayanmadığını görmüş oluruz."
Cumhurbaşkanlığının yargı denetimi dışında olmasını doğru bulmadıkları ve bunun 12 Eylül Darbesi alışkanlığı olduğunu vurgulayan Bilgen, "Cumhurbaşkanlığı'nın eylem ve işlevinin yargıya açılmasına dair bir düzenleme yapılır. Böyle kirli ve karanlık işler olup olmadığı ortaya çıkar hem Türkiye toplumu daha şeffaf bir yönetime kavuşmuş olur" dedi.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bilgen, koalisyona ilişkin yöneltilen soruya, "Görüşmenin devam etmesine yönelik bir tutum var. Biz bu zamandan dolayı kaygı taşıyoruz. Bu konuda bir biçimde kararlı ve sorumlu davranılması gerektiğine inanıyoruz. Başından beri biz ilkesel yaklaşıyoruz. Ülkeyi kimin yönettiğinden çok nasıl yönetildiği bizim için önemli" diye cevap verdi.
TECRİDE TEPKİ
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan tecride de tepki gösteren Bilgen, görüşmelerin gerçekleşmesi için başvurularının devam ettiğini dile getirdi. Bilgen, "Hem heyetin hem üçüncü taraflarla görüşülmesinin önünün açılması için çabalıyoruz" dedi. Barış süreci için hiçbir ayrım gözetmeksizin barış için deklerasyon yayınlayan herkesi ve bu açıdan her çabayı önemli bulduklarını belirten Bilge, barış konusunda herkesin sorumlu olduğunu belirtti. 
'DEMOKRASİ GÜVENLİK GEREKÇESİNE KURBAN EDİLMEMELİ'
Bilgen, HDP'nin taraflar arasına bağlayıcı güç olmadığını ve bu yüzden üçüncü bir hakem heyetin kurulması gerektiği üzerinde durduklarını belirterek, "Karşılıklı güvensizlikten kaynaklı ilk adımı atacak ve üzerine düşen sorumluluğu yapacak bir akım ortaya çıkmış değil. Demokrasi, demokratikleşme ve haklar asla hiçbir güvenlik gerekçesine kurban edilmemeli. Barışın güvenliğin bir zemini olarak görülmeli. Bunu şiddetin ortadan kaldırılması olarak görülmeli. Bu devleti küçültmez, devletin vatandaşına karşı yasal sorumluluğudur. Çözüm sürecinde karşınızdaki muhatabınıza güvenmekten çok kendinize güvenmeniz gerekiyor. Bir devlet kendine güvenip demokrasinden korkmuyorsa üzerine düşen sorumluluğu yerine getiren bir devlet olduğunda, Kürt silahlı hareketin çatışmada devam edeceğine inanmıyoruz" diye konuştu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder