İsviçreli Avukat Olivier Peter, Türkiye’nin Kürtlere karşı yürüttüğü savaşta sivil katliamlar yaparak açıktan uluslararası savaş hukukunu çiğnediğini ifade ederek, şu anda devletin yöneticisi konumunda olan Erdoğan ve AKP’lilerin ileride UCM’de yargılanabileceğini belirtti. Türkiye’nin Öcalan’a yönelik uyguladığı tecrit ile uluslararası hukuku ihlal ettiğinin de altını çizen Peter, Öcalan’ın koşullarına ilişkin AİHM tarafından alınan kararları Türkiye’nin yerine getirmediğini söyledi.
Cenevre Hukuk Bürosuna bağlı İsviçreli Avukat Olivier Peter, AKP hükümeti ve Erdoğan’ın Kürtlere ve demokrasi güçlerine yönelik başlattığı savaşta Türk ordusu ve polisi tarafından yapılan yargısız infazlar ve sivil katliamların uluslararası hukukta ne anlama geldiğini ANF’ye değerlendirdi. Türkiye’de yaşanan savaş gerçekliğini, yapılan hukuksuzlukları yerinde görmek ve bir dizi temaslarda bulunmak için Kürdistan’a sık sık ziyaretlerde de bulunan Peter, Kürdistan’da yaşadığı izlenimleri ve insan hakları kurumları ile yaptığı görüşmeler sonucunda elde ettiği bilgileri de ajansımıza aktardı.
‘TÜRK ORDUSU VE POLİSİ AÇIKTAN İNSAN HAKLARI İHLALİ YAPIYOR’
Türkiye’den daha yeni döndüğünü belirten Peter, yaptığı görüşmeler ve ziyaretlerde edindiği bilgiler doğrultusunda yaşanan savaşın boyutunun korkunç bir boyuta ulaştığını aktardı. Türk ordusu ve polisi tarafından Kürtlere karşı yürütülen savaşta açıktan insan hakları ihlali yapıldığına dikkat çeken Peter, “Türk ordusu tarafından Kandil’e yönelik yapılan bombardımanda ve yine edindiğimiz bilgiler doğrultusunda kent merkezlerinde siviller açıktan katlediliyor. Yapılan savaşta devlet sivilleri koruma gereksinimi hissetmiyor. Katliama adeta kendileri yol acıyor. Suruç katliamı buna örnektir” dedi.
Sivil halka yönelik katliam yapan polisler cezalandırılmadığı gibi yapılanlar meşrulaştırılıyor diyen Peter, Türk ordusu tarafından Varto’da katledilen YJA Star gerillası Kevser Eltürk’e yönelik yapılanı savaş sucundan öte bir vahşet olarak tanımladı. Peter, Türk ordusu tarafından yapılan bu ve buna benzer birçok olayın açıktan insan hakları ihlali ve savaş sucu teşkil ettiğini vurguladı.
‘ÊZÎDÎLERE VE ROJAVA HALKINA YÖNELİK DE İNSAN HAKLARI İHLALİ YAPILIYOR’
Türkiye’nin yaptığı insan hakları ihlalinin sadece sivillere yönelik yapılan katliamlardan ibaret olmadığına dikkat çeken Peter, Güney Kürdistan ve Suriye’de yaşadıkları katliamdan kaçarak gelip Türkiye’ye sığınan Êzîdî halkına yönelik yapılan uygulamalarında insan hakları ihlali içerdiğini söyledi. Peter “Kamplarda kalan Êzîdîlere yönelik yapılan uygulamaları yakından takip eden insan hakları kurumları ile görüştük bunlardan aldığım bilgiler ve izlenimlerim, yaşanan ihlalin boyutunu ortaya koyuyor. Türkiye gelen bu insanların hiçbirinin iltica statüsü tanınmamış. Uluslararası insani yardım kuruluşları ve devletler tarafından Êzîdîlere yönelik yapılan yardım buradaki halka ulaştırılmamış. Türkiye, bu insanlara yardım etmek bir yana bu insanların normal bir şekilde yaşamasına engel konumdadır” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin başta Kobanê olmak üzere Rojava’ya yönelik uygulamalarının da insan hakları ihlali içerdiğini belirten Peter, Türkiye’nin Kobanê ve Rojava’ya geçirilmek istenen başta sağlık malzemeleri olmak üzere birçok yardıma izin vermeyerek orada yaşayan insanları, temel insani ihtiyaçlardan mahrum bıraktığını söyledi.
‘TÜRKİYE ULUSLARARASI SAVAŞ HUKUKUNU İHLAL EDİYOR’
Türkiye’nin Kürt halkına karşı yaptıkları ile 1949 yılında yapılan Uluslararası Savaş Hukukunu (Cenevre Sözleşmeleri) ihlal ettiğine vurgu yapan Peter, Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere uluslararası güçlerin yaşananları yerinde izlemek için harekete geçmesi gerektiğini söyledi. Özellikle BM Güvenlik Konseyi bu noktada girişimlerde bulunmalı diyen Peter, BM’nin geçmişte bazı devletlere yaptığı gibi Türk devletine karşıda ceza uygulamasına gitmesi gerektiğini belirtti. BM’nin bazı ülkelerle olan politik çıkarlarını bir yana bırakarak acilen harekete geçmesi gerektiğini işaret eden Peter BM’nin öncelikli olarak yapması gerekenleri şu şekilde sıraladı “BM, BM İstikrar Misyonuna bağlı Mavi Berelileri Türkiye’ye gönderebilir, yaşananları yerinde izlemek için özel bir raportör görevlendirebilir, Kürt halkının yaşadıklarına yönelik bir açıklama yaparak Türkiye’ye yönelik bir pozisyon alabilir. Uluslararası birkaç devletin bu konuda desteğini alabilir”
‘BM GÜVENLİK KONSEYİ ÇAĞRI YAPARSA UCM HARAKETE GEÇEBİLİR’
Türkiye’nin Roma statüsüne taraf olmadığı için hemen şimdi sivillere yönelik yaptığı katliamlardan ve PKK’lilere yönelik yaptığı işkencelerden kaynaklı Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)- Divanında yargılanamayacağını söyleyen Peter, BM Güvenlik Konseyi’nin duruma müdahale etmesi durumunda UCM’nin de harekete geçirilebileceğine dikkat çekti. BM Güvelik Konseyi’nin hukuki bir oluşumdan çok politik bir oluşum olmasından kaynaklı sivillere yönelik yapılan katliamdan kaynaklı harekete geçebileceğinden şüphe duyduğunu da sözlerine ekleyen Peter, “BM Güvenlik Konseyi de bazı devletlerin çıkarlarını gözetiyor. Ama böyle bir yol var bunu denemek gerekir” dedi.
‘ERDOĞAN VE AKP’Lİ YETKİLİLER UCM’DE YARGILANABİLİR’
Türkiye’nin taraf olmamasından kaynaklı UCM’nin harekete geçirilmesi için konuya ilişkin BM Güvenlik Konseyi’nin yapacağı çağrının önemini tekrardan hatırlatan Peter, bu durumun hep böyle gitmeyeceğini ileride Türkiye’de yaşanan savaşın ve sivil katliamların sorumlusu olarak Erdoğan ve AKP’li yetkililerin UCM’de yargılanabileceğini belirtti. Peter “UCM politik olmaması gereken bir kurumdu bu amaçla kuruldu ama zamanla bu kurumun zayıflığı kendini göstermeye başladı. Afrikalı diktatörlerin burada yargılanması çok fazla sorunla karşılaşmazken ama İsrailli yetkililerin veya birçok savaş suçu işleyen diktatörlerin yargılanması için caba sarf edilmedi. Ama bu demek değil NATO içerisinde bulunan bir devletin burada yargılanmayacağı. NATO’ya bağlı bir ülkede burada ileride yargılanabilir” dedi.
Uluslararası güç dengelerinden ve çıkar ilişkilerinden kaynaklı UCM’nin hala kendi işlevinden uzak kaldığını söyleyen Peter, Kürdistan’da yaşananların şimdiden başlanarak delilli bir şekilde UCM’ye taşınması gerektiğini belirtti. Bugün yaşanan sivil katliamlar, yargısız infazlar, ağır insan hakları ihlallerini içeren dosyaların şimdiden sunulmasında fayda var diyen Peter, bu olaylar yaşanırken devletin başında olanların yani Erdoğan’ın ileride burada yargılanması ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti. Peter “Unutulmasın ki Nazi subayları katliamın üzerinden yıllar geçtikten sonra yargılanmaya başladı. Yine Ermeni soykırımı 100 aradan sonra tanınma aşamasına geldi. Kürdistan’da yaşananlara neden olanlarda bir gün burada yargılanabileceği gerçekliği unutulmalı” şeklinde konuştu.
‘TECRİT ULUSLARARASI HUKUKUN AÇIKÇA İHLALİDİR’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik uygulanan tecridin uluslararası hukukun açıktan bir ihlali olduğuna vurgu yapan Peter, Öcalan’ın avukatları ve ailesi ile görüştürülmemesinin hukuksal hiçbir izahatının olmadığını söyledi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Öcalan’ın koşullarına yönelik aldığı kararların Türkiye tarafından uygulanmadığını altını çizen Peter, 10 milyonun üzerinde insanın özgürlüğünü istediği birine karşı yapılan uygulamanın hukuksal anlamda kabul edilemez olduğunu vurguladı. Avrupa Konseyi’ne sunulan 10 milyonun üzerindeki insanın özgürlük talebine karşılık uluslararası kurumların hala gerekeni yerine getirmediğini belirten Peter, “Sadece Kürt halkının mücadelesi ile Öcalan’ın özgürleşmesi durumu zor. Bu noktada uluslararası kampanyalar başlatılmalı, her kesimden insanlar bu kampanyaya dahil edilmeli ve bu kampanyalar aktif bir şekilde yürütülmeli” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder